Written by 14:10 Allgemein

Gerçeklerin aynası devrimci propaganda ve ajitasyon

Ali Çarman

 

Propaganda, bir düşünceyi, bir öğretiyi en geniş kesimlere yayma, bu fikre insan kazanmak için girişilen eylemdir. Bunu gerçekleştirmenin genel olarak iki yolu vardır: Yazılı ve sözlü propaganda!
Ve propaganda, siyaset dünyasında sınıf mücadelesinin önemli bir boyutu olagelmiştir; bir tarafta, zor ve şiddet üzerine kurulu sömürücü düzeni savunan burjuva politikacılar; diğer taraftaysa işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin menfaatlerini, ihtiyaç ve yaşamlarını merkeze alan devrimci propagandacılar.
Burjuvanın propagandası iktidarının ebedi olduğunu esas alarak, kölece boyun eğişi dayatan, gerçeklerin üstünü örtmeyi hedefleyen yalan ve dolana dayanır. Devasa medya araçları, paralı kalemşorları, kendi sanatçıları, yazarları yani egemenlerin bilcümle tayfası her an, her saniye durmaksızın işbaşındadırlar. Tirajı yüz binleri bulan gazeteler, dergiler, kitaplar, loto -totto benzeri kumar oyunları, sürekli hale getirilen piyangolar , adım başı karsılaştığımız oyun salonları hepsi milyonları aldatmanın araçları durumundadırlar. Ayrıca uluslararası konjonktüre bağlı olarak son yıllarda buna ustaca kullanılan din hususunu da ekleyebiliriz. Vaatlerini yerine getirmeleri çok ender olduğundan emekçiler arasında propaganda sözcüğü genellikle olumsuz bir çağrışım yapar. Herhangi bir konuda görüşlerin biraz detaylandırılması halinde karşıdaki hemen: ‚bana propaganda yapma‘ der.
Propagandanın anlaşılır olması
Kuskusuz yazımızın konusu genel olarak propaganda ve ajitasyondan söz etmek değil. Otuz yıldır düzenli faaliyet içinde olan bir örgütün yaratmış olduğu güven ve etkinin yeterince değerlendirebilmesi, örgütün güçlendirilmesi ve emekçilerin ihtiyacına cevap verilebilmesi sorunudur. Propaganda, işçi sınıfının dünya görüşü ve bakış açısının toplumda güç haline gelmesine hizmet eder. Nesnel durumu iyi gören ve buna uygun adımlar atan propaganda ve ajitasyon çalışması dikkatleri üzerine çekecektir. Çok gerilere gitmeden yakın dönemde bölgelerimizin çıkarmış oldukları; bildiriler, toplantı çağrıları, söyleşi ve anmalar için dağıtılan el ilanları bizlere yeteri kadar olumlu örnekler sunuyor. Somut sorunlardan somut durum dikkate alınarak hareket edildiğinde, çalışma buralarda yoğunlaştırıldığında her bakımdan iyi sonuçlar alınabiliyor. Hamburglu arkadaşlarımızın semt ve eğitim alanında göstermiş oldukları duyarlılık, çalışmayı örgütlerken en geniş yelpazeyi kapsamasında göstermiş oldukları hassasiyet pozitif sonuçlarıyla gündeme gelmişti. İki dilden yayınlanan ve anlaşılır olmasına, bilimsel yanlarına dikkat edilen eğitim bültenleri çalışmalarında önemli rol oynamıştır. Frankfurt’ta konut sorunlarından hareketle dikkatleri çeken semt çalışması için çıkarılan el ilanları ve yapılan toplantılar da bir başka örnekti.

 

Sözlü propagandanın önemi ve ev gezileri
‚Bir musibet bin nasihatten iyidir‘ deyişi aslında pratikte görerek, yasayarak bir şeyin doğruluğunun farkına varılmasını çok güzel ifade ediyor. Hareketin dışında ahkam keserek işçi ve emekçilere emirler yağdırarak nasihat vermenin anlamsızlığını da yansıtıyor . Bugünlerde birçok bölgede kiralık işçilere yönelik bir çalışma söz konusu. Köln ve Stuttgart ‚a bu konuda atılmış adımlar var. Gerçekleşen toplantılarda görüldü ki; yazılı propagandanın doğru ve anlaşılır olmasının yani sıra sözlü propaganda da çok önemli. Hareketin biraz geriden seyrettiği dönemlerde birebir ilişkiler, sendikanın tutumu neredeyse belirleyici olabiliyor. Dağıtılan bildiriler veya bir iki konuşmayla tedirginlik içinde olan geleceği karartılmış kiralık işçiler hemen ikna olmuyor, olmaz da. Aceleci davranmadan, büyük bir sabırla doğru olarak tespit ettiğimiz çalışmayı düzenli kıldığımızda dönüp geriye bakarak değerlendirmelerde bulunabiliriz. Diğer türlüsü piyasada egemen olan işçi ve emekçiye güvensizliğin ifadesi olan kendini beğenmişlik, tepeden bakma tutumuna kapılmaktır.
Sözlü propagandanın dikkat çektiği bir diğer çalışma ise ev gezilerinde ortaya çıkan tablodur. Zira ev gezileri kitle çalışmasında bir zorunluluktur. Emekçilerin sorunlarını, yaşamlarını daha yakından görmek, onlardan öğrenmesini bilmek, karşılıklı güven oluşmasına katkıda bulunmanın yani sıra ev gezileri zaman zaman küçük birim toplantılarına dönüşebiliyor. Öyle ki bu küçük birim toplantısında koyu sohbete ev halkının tümü şu ya da bu şekilde katılabiliyor.
Gücünü doğrudan alan propaganda
Kapitalizmin gelip dayandığı nokta zengin ile yoksul ayrımının korkunç denecek bir safhaya varmasıdır. Krizden bugün nefes alsa da yarın yine kapısını çalacaktır. Karsılaştığımız her olay, her sorun sistemi teşhir etmede elimize malzeme olabilir. Kiralık işçilik, TIS süreci, seçimler, artan ırkçılık, savaş tehdidi gibi sorunlar propagandacının çok rahat işleyebileceği konulardır. Propaganda ister sözlü ister yazılı olsun her şeyden önce gerçekçi olmalıdır. Propagandacı yöneldiği birimin, semttin, okulun vs. tüm bilgisine sahip olmayı ilke edinmelidir. Kendi duygularıyla hareket etmek yerine seslendiği kişilerin içinde bulunduğu şartları görebilmeli, duygu ve ruh halini hesaba katmalı ki dışarıda kalmasın. Ölçülü konuşurken bilgisi ve kişiliğiyle çevresine güven veren özellikler bir propagandacıda olması gereken diğer özelliklerdir. Temeli çok öncesine dayanan, yoğun bir bilgilendirme ve propagandanın ardında gerçekleşen „Stuttgart 21“ hareketi bu konuda öğretici derslerle doludur. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en uzun soluklu bir sosyal hareket olmasında bunun da önemli bir payı olmuştur.
Propagandacı ve ajitatörler
İşçi sınıfının dünya görüşü ve örgütlenmesinin toplumda ete kemiğe bürünebilmesi konusunda örgütümüzün eli ayağı durumunda olan gruplar ve tek tek kişilerin propaganda ve ajitasyon faaliyetinde gösterecekleri yetenek olmazsa olmazlarımızdandır. Her yıl 1 Mayıs’tan sonra tek tek görüştüğümüz arkadaşlar eylemlerde göçmenlerin ne kadar çok olduklarını, buradan hareketle Alman işçi ve emekçilerinin duyarsızlıklarını belirtirler. Almanya’daki sınıf hareketinin içinde bulunduğu durumu yeniden tahlil etmeye gerek yok. Ancak gerçek söylendiği gibi de değil. Toplam olarak dört-beş yüzbin işçi ve emekçinin katıldığı eylemde göçmenlerin çoğunlukta olduğu söylenemez. Değerlendirmelerde bulunurken sadece bulunduğumuz fabrikadan ya da şehirden bakarsak hep eksik kalırız. Bütüne bakarak olguları değerlendirmek propagandacı için gerçekçi ve doğru olur. Çevremizde, şehrimizde, ülkede ve dünyada olup biteni titizlikle takip ettiğimizde, günümüzde neredeyse atılan her adımın uluslararası yanı olduğunu hesaba kattığımızda propagandanın olumlu etki yarattığını görebiliriz. Burjuva sınıfın gerçek yüzünü sergilerken, emperyalist kapitalist sistemin açmazlarını, çürüyen kokuşan yanlarını teşhir ederken bu yazıda belirtilen basit hususlar önemlidir. Hareketin ihtiyaçlarını ve olabilecekleri dikkate aldığımızda çalışmanın içinde karsılaştığımız zorlukları rahatlıkla aşabileceğimiz görülecektir. Alışılagelmiş genel çalışmadan kurtulup belirlenmiş bir semt, okul veya birime yönelik hedefli, planlı ve süreklilik kazanmış bir çalışma eninde sonunda olumlu sonuçlar verecektir…

Close