Written by 08:18 Allgemein

Göçte pembe tablo

 

Almanya’da yaşayan göçmenlerin ekonomik, sosyal ve hukuksal konumları yıldan yıla daha kötüye giderken, Federal Hükümet açıkladığı “9. Almanya’da Yabancıların Durumu Raporu”nda pembe tablo çizmeyi tercih etti. Bu da var olan sorunların hafifleme yerine ağırlaşacağı anlamına geliyor.

 

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Federal Hükümet, önceki yıllarla karşılaştırmalı bir şekilde ülkede yaşayan göçmenlerin durumunu içeren bir rapor yayınladı. Her ne kadar raporun içeriğinde ülkede yaşayan “saf Alman olmayan”lardan “göçmen” olarak söz edilse de, ana başlıkta “9. Almanya’da yabancıların durumu” tanımlamasının kullanılması, aynı zamanda göçmenliğin halen özümsenmediği anlamına geliyor.

Yaşanılan ülkenin parçası yerine gelip geçici “yabancı” tanımlamasının kullanılması bu açıdan bir tesadüf ya da şaşkınlığı ifade etmiyor. Tam tersine, hükümetin, dolayısıyla devletin temel anlayışının değişmediği görülüyor.

Bir diğer önemli nokta ise yapılan karşılaştırmalarda, göçmenlerin yaşadığı ekonomik, sosyal ve hukuksal eşitsizliklerin üzeri örtülürken, her türden engellere rağmen önceki dönemlere göre sağlanan doğal ilerlemeler ise, hükümetlerin başarısı olarak propaganda edilip, “şans eşitliği”nde sağlanan büyük ilerlemeler olarak sunuldu.

Federal Hükümet Göç ve Uyum Müsteşarı Prof. Maria Böhmer öncülüğünde hazırlanan ve bakanlar kurulu tarafından kabul edilen Bahar 2010 – Bahar 2012 dönemini kapsayan “9. Almanya’da Yabancıların Durumu Raporu”nda söz konusu süre içerisinde en önemli gelişmelerin yabancı diplomaların tanınması ve iyi derecede Almanca bilen ve uyum sağlama konusunda büyük gayret gösteren genç ve yetişkin sığınmacılara kalıcı oturumun verilmesi gösterildi.

Bir diğer önemli gelişme olarak da kreşe giden 3-6 yaşındaki göçmen çocuklarının oranın artması gösterildi. Buna göre 2008 yılında 3-6 yaşındaki göçmen çocukların yüzde 81.8’i kreşe giderken, 2010 yılında bu oran yüzde 85.7’ye çıktı.

 

RAKAMLAR HER ŞEYİ ORTAYA KOYUYOR

Hükümetin hazırlamış olduğu raporda yer alan rakamlar dahi, bu ülkede her yaştan göçmenin yerlilere göre pek çok alanda Almanlar ve göçmenler arasında önemli farklılıkları gözler önüne seriyor.

Rutinleşmiş, gelenek haline gelmiş “Yabancılar Raporu”nun olumlu olarak sunulması için neredeyse bin dereden su getiriliyor.

Yıllardan beri süren bu farkların giderilmesi yerine, bir kaç puan yakınlaşmasını “büyük bir başarı” olarak sunan hükümetin, fazla bir şey yapmaya niyetli olmadığı rapora da bakıldığında görülüyor.

Prof. Maria Böhmer ve hükümet, düzenlenen Uyum Zirveleri’nde alınan kararların yerine getirilmesi durumunda göçmenlerin pek çok sorununun çözüleceğinden söz etmiş, bu temelde vaatlerde bulunmuştu. Gelinen aşamada uyum zirvelerinde karar altına alınan “Ulusal Uyum Planı”nın birçok ayağı da tamamlandığı halde ortada ciddi bir ilerlemenin olmadığı açıktır.

 

ASIL SORUN SOSYAL VE SİYASAL HAKLARIN VERİLMESİNDE

Bu nedenle, göçmenlerin bugün Almanya’da karşı karşıya olduğu, -rakamlarla da bir kez daha görülen-, eşitsizliğin, ayrımcılığın kaldırılması, bu temelde adımların atılması büyük bir önem kazanmıştır. Eğitim, çalışma hayatı ve hukuksal alanda iyileştirmelere gidilmediği sürece, elbette bundan sonra açıklanacak raporlarda da bir değişiklik olmayacaktır.

Bu nedenle, genel olarak uyum ve göç sorunlarına yaklaşımda köklü bir değişikliğe gidilmediği taktirde, bu ülkede yaşayan, aynı sınıfa mensup yerli ve göçmen emekçiler arasında bir eşitliğin sağlanması zor görünüyor. (YH)

 

 

 

Hükümet göçmenleri yoksulluğa mahkum ediyor

 

Federal Hükümet Göç ve Uyum Müsteşarı Prof. Maria Böhmer tarafından kamuoyuna açıklanan raporu değerlendiren Sol Parti Federal Parlamento Meclis Grubu Göç ve Uyum Politikası Sözcüsü Sevim Dağdelen, yıllardan beri muhafazakar, liberal, sosyal demokrat partilerin izlemiş olduğu politikaların göçmenleri yoksulluğa mahkum ettiğini söyledi.

Dağdelen yaptığı açıklamada; “Federal Hükümetin izlemiş olduğu uyum karşıtı politikalarla göçmenler arasında yoksulluğu perçinlemesi tam anlamıyla bir skandaldır. Eğitimden çalışma yaşamına kadar bir çok alanda göçmenler diğer emekçilerden çok daha kötü durumda bulunuyor. Hartz IV yarımı almak zorunda kalanlar arasında göçmenler yerlilerden üç kat daha fazla. Özetle bütün önemli alanlarda göçmenlerin durumunda öncesine göre bir iyileşme söz konusu değildir. Keza kısmen de olsa yerliler ile göçmenler arasındaki uçurum büyüyor. Bu elbette ne kaderdir ne de göçmenlerin yarattığı bir durumdur. Kaynağında hükümetin izlemiş olduğu sosyal ayrımcı politikalar bulunuyor ve bu politikalar göçmenleri yoksulluğa zorluyor” dedi.

 

Rakamlarda Almanya’daki göçmenler

 

650 sayfadan oluşan hükümetin göçmenler raporundan göçmenlerin durumunu bazı başlıklar altında rakamlarla şu şekilde ifade etmek mümkün:

 

NÜFUS: 82 milyonluk Almanya’da 2010 yılı itibariyle 15.7 milyon göçmen yaşıyor. Bu rakam iki yıl öncesine göre 100 bin daha fazla. En büyük göçmen grubunu Türkiye kökenliler oluşturuyor. Göçmenlerin yarısından fazlası Alman vatandaşı, Ancak, son yıllarda Alman vatandaşlığına geçenlerin sayısında bir azalma ya da yavaşlama söz konusu. Bir ara her yıl 150 binden fazla göçmen Alman vatandaşlığına geçerken, şimdi bu rakam 100 bin sınırında seyrediyor. 2008’de 94 bin 470, 2009 yılında 96 bin 122, 2010 yılında 1001 bin 570 göçmen Alman vatandaşı oldu.

 

YAŞ DURUMU: Göçmen nüfusu Alman nüfusuna göre ortalama olarak çok daha genç. Rapora göre göçmenlerin yaş ortalaması 35, Almanların 45.9. 5 yaşından küçük çocukların üçte biri göçmen kökenli ve bunların sayısı yıldan yıla artıyor. En çok da büyük kentlerde göçmen çocukların oranı hızla artış gösteriyor.

 

GÖÇ: 2011 yılında Almanya’ya 240 bin kişi göç etti. Ancak bu kadar nüfus da Almanya dışına gitti. Gelenlerin sayısındaki artış Mayıs 2011’de, AB üyesi Doğu Avrupa ülkelerine serbest dolaşım hakkının verilmesi ile oldu. Son yıllarda ekonomik krizle birlikte Yunanistan, İspanya ve Portekiz’den 2010 yılına göre daha çok insan çalışmak üzere geldi.

 

KREŞ VE BAKIM: Kreşlere giden göçmen çocukların sayısı önceki yıllara göre arttı. Buna göre, 2008-2011 yılları arasında kreşe giden göçmen çocuklarının oranı yüzde 9.1’den yüzde 14’e çıktı. Ancak, halen okul öncesinde çocuğunu kreşe vermeyen aileler de bulunuyor. Erken yaşlarda çocuğunu kreşe verenlerin sayısında ciddi bir artış söz konusu değil. Bütün bunlara rağmen 2011’de 3-6 yaşları arasındaki göçmen çocukların yüzde 87’si kreşe gitti. Bu oran Alman çocuklarda yüzde 97. Özellikle Hamburg ve Schleswieg-Holstein eyaletlerinde kreşe gönderme konusunda göçmen ve Alman çocuklar arasında fark oldukça yüksek.

 

OKUL: Hükümet tarafından hazırlanan raporun giriş bölümünde göçmen çocukların eğitiminde önemli gelişmelerin olduğundan söz edilirken, gerçek rakamlarda bu hiç de öyle değil. 2010 yılı itibariyle göçmen gençlerin yüzde 39’u diploma almadan okuldan ayrılıyor. Bu oran Alman gençlerde yüzde 12.8. Yine okul biçimlerine göre Alman-göçmen ayrımı önemli ölçüde farklılığını koruyor. Alman vatandaşı olmadığı için “yabancı” olarak kayıtlara göçen göçmen gençlerin yüzde 33’ü en alttaki okul biçimi olan Hauptschule’ye gidiyor. Bu oran Alman gençler için yüzde 12. En iyi okul biçimi olan Gymnasium’a giden göçmen öğrenci sayısı ise alt seviyede devam ediyor. Gymnasuim’a giden göçmen öğrenciler arasında Rusya’dan gelen Alman kökeniler ilk sırada yer alıyor. En az ise Türkiye kökenliler ve İtalyanlar. Veriye göre ortada yer alan Realschule’ye giden Alman ve göçmen öğrenci oranı eşit. Üniversiteye giden göçmen öğrenci sayısında da önceki döneme göre büyük bir farklılık oluşturmadı.

 

MESLEK EĞİTİMİ: Keza, aynı şekilde meslek eğitiminde de göçmen gençler azısından şans eşitsizliği olduğu gibi devam ediyor. 2010 yılında meslek eğitimi yapan gençlerin sadece yüzde 5.1’i göçmen iken, 15-24 yaşları arasındaki nüfusun yüzde 10.6’sını göçmen gençler teşkil ediyordu. Bu da meslek yapanların sayısının ne kadar düşük olduğunu bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Meslek eğitimi yapanların sayısındaki bu düşüklük doğrudan okuldaki başarıyla ilintili. Hükümetin raporunda 25-35 yaşları arasındaki göçmen gençlerin üçte birisinin (yüzde 30) mesleğinin olmadığı da belirtildi. Bu oran aynı yaşlardaki Alman gençler arasında yüzde 10 civarında.

 

İŞSİZLİK: Yerli ve göçmenler arasındaki eşitlik, uyum, yaşadığı topluma ait olup olmama gibi temel konularda başrolü oynayan “sosyal konum” konusunda göçmenler halen en alt grupta kalmaya devam ediyorlar. Hükümetin raporunda, göçmenler arasındaki 2005-2010 yılları arasında göçmenler arasında işsizliğin yüzde 18.1’den yüzde 11.8’e düştüğü ileri sürülse de, bunun gerçek boyutları üzerinde durulmadı. Çünkü, düştüğü ileri sürülen rakamın önemli bir bölümü düşük ücretli işlerde, taşeron firmalarda çalışma şeklinde oluştu. Rakamlara göre Almanya genelinde işsizlik 2005-2010 yılları arasında yüzde 11.3’den yüzde 7.1’e geriledi. Ancak, buna rağmen özellikle Alman vatandaşı olmayan göçmenler arasında işsizliğin ileri sürüldüğü kadar yüksek bir oranda düşmediği de kabul edildi. Buna göre, ülke genelinde işsizlik yüzde 7.1 iken, “yabancılar” arasında bu oran yüzde 16.9 olarak saptandı. Dolayısıyla, bu alanda da göçmenler açısından çizilen pembe tablonun ne kadar gerçeğe aykırı olduğu bir kez daha görülmüş oldu.

 

YOKSULLUK: Göçmenler arasında yoksulluk Almanlara göre üç kat daha yüksek. Hükümet raporuna göre, göçmenler arasında düşük ücretli işlerde çalışan göçmenlerin oranı Almanlara göre iki kat daha fazla. Başka bir değişle göçmenlerin yüzde 26.7’si, Almanların ise yüzde 11.7’si düşük ücretli işlerde çalışıyor. 2010 yılında göçmen ailelerinin yüzde 60’nın aylık geliri 2600 Euro’nun altında kaldı. Bu oran Alman aileler arasında yüzde 44 olarak tespit edildi. Böylece, işsizlik ve yoksulluk gibi iki temel konuda göçmenlerin durumu önceki döneme göre iyileşmezken, yerli ve göçmenler arasındaki gelir uçurumunun da sürdüğü hükümetin raporuyla da teyit edilmiş olundu.

 

Close