Written by 15:00 POLITIKA

Göçmenler buradaki çıkarlarına göre oy vermeli

Sol Parti Eşbaşkanı Bernd Riexinger, yaklaşan genel seçimler öncesinde partisinin taleplerini, göçmenlerin neden Sol Parti’ye oy vermesi gerektiği ve Erdoğan’ın kışkırtmalarına karşı ne düşündüklerini gazetemizde anlattı.

YÜCEL ÖZDEMİR

Sayın Riexienger, öncelikle seçimlerde Sol Parti olarak hangi talepleri öne sürüyorsunuz ve neyi hedefliyorsunuz?

Öncelikle Merkel’in başbakanlıktan düşürülmesini istiyoruz. Köklü bir politika değişikliğinden yanayız. Biz, Merkel’in politikasına açık alternatif sunan tek partiyiz.

Herkes toplumsal eşitsizlikten söz ediyor. Size göre bu açıdan Almanya’da toplumsal durum nasıl?

Toplum sosyal açıdan bölünmüş durumda. Son yedi yıldaki atılım ve ekonomik denge halkın yarısının yaşamını olumlu etkilemedi. Yüzde 40, 20 yıl öncekinden daha düşük reel ücrete sahip. Alt tabakalardaki yüzde 20’lik kesim, ortalama yüzde 6-7, daha alttakiler yüzde 10, zaten az kazananlar da yüzde 11 daha az kazanıyor. Merkel, istihdam oranının artmasından övgüyle söz ediyor ama giderek daha fazla insanın sigortasız, güvencesiz işlerde çalışmakta olduğunu, ücret sözleşmelerinin uygulanmadığını, düşük ücretlerin yaygınlaştığını görmezden geliyor. Emeklilikte de aynı durumu görüyoruz. Şimdi de yaşlılıkta yoksulluk var ama müdahale edilmezse daha da büyüyecek. Kamu alanında da hastaneler, okullar ve anaokullarında durum iyi değil. Oralara çok az yatırım yapıldı ve şimdi sonucunu görüyoruz. Personel açığı var. Bu politik çizginin sürdürülmemesi gerektiğini gösteren yeterince dayanak noktamız olduğuna inanıyorum.

Sol Parti bu kadar tartışma arasında sosyal profilini öne çıkarabildi mi?

Evet, sokaktaki insana Sol Parti ile bağlantı kurdukları konu sorulduğunda verilen cevap, “daha fazla sosyal adalet”, “küçük insanlar için birşeyler yapmak istiyorlar” şeklinde oluyor. Bu kafalara yerleşmiş durumda.

Merkel ile Schulz arasında televizyonda yapılan düelloda göç, mülteciler ve terör ana konulardı. Toplumsal sorunlardan ise neredeyse söz edilmedi bile. Ne diyorsunuz?

Evet, bu Schulz’un büyük bir hatasıydı. Moderasyon çok kötüydü. Bir saat boyunca şüphesiz önemli ama halkın canını yakan sorular sorulmadı. Ücretler, emeklilik, kamu, vergi adaleti üzerine konuşulmadı. Schulz da buna izin verdi. Bu en büyük hatasıydı. Ancak bu sayede SPD’nin Merkel’in alternatifi değil bir türü olduğu da ortaya çıktı.

Erdoğan Almanya’da partilerin Türk düşmanı olduğunu söylüyor. Partilerin Türkiye’ye yönelik tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz, Sol Parti’nin bunlardan farkı ne?

Hiçbir zaman Türkiye düşmanı politika yapmadık. Erdoğan’ı eleştirdik. Yoldaşlarımızı, farklı düşünenleri hapse atıyor. Eleştirenleri kamu alanındaki görevlerden uzaklaştırıyor. Biz bunu eleştirdik, aynı zamanda Merkel ve büyük koalisyonun Erdoğan’a yönelik yumuşak tavrını eleştirerek bunun iyi olmadığını, durumu kötüleştireceğini söyledik. Şimdilerde Erdoğan’ın bu tavırlarını istismar ettiğini, politikalarının işe yaramadığını fark ediyorlar.

Türkiye kökenli bir seçmen bu seçimlerde neden Sol Parti’yi seçmeli?

İşçi, serbest meslek sahibi ve işsiz olanların çıkarlarını en iyi şekilde Sol Parti savunduğu için. Türkiye’de değil burada yaşıyor ve adil koşullarda yaşamak istiyorlar. Birçok Türkiye kökenli seçmenin Erdoğan’a yönelik eleştirilerimiz ve Kürtlerden yana tavrımız nedeniyle bize oy vermeyi düşünmediklerini biliyorum. Bu yanlış. Burada yaşayan Türkiye kökenliler buradaki sorunları öne çıkarmalılar. Onları, en azından zengin olmayanlarını en iyi şekilde biz temsil ediyoruz.

Erdoğan seçim boykotu çağrısını yineledi. Alman vatandaşı olmalarına rağmen seçime katılmayacak olan AKP sempatizanlarına ne söylemek isterdiniz?

Burada sürdürülen politikayla ilgilenmeleri gerekir. Hangi partinin çıkarlarını savunduğuna dikkat etmeliler. Bunu Türkiye’de olan bitenden bağımsız yapmak zorundalar. Çünkü yaşam merkezleri Almanya. Belki daha yüksek emeklilik maaşı ve ücret istiyorlar. Belki çocuklarının daha iyi eğitim fırsatına sahip olmasını ve kolayca meslek hayatına atılmasını istiyorlar. Biz, hala entegrasyonu gerçekleştiremedik. Okul sistemi en fazla göç kökenli ailelerin çocuk ve gençlerini mağdur ediyor. Seçimle ilgili kararlarında bu sorunları öne çıkararak karar vermelerini tavsiye ederim.

İkinci Dünya Savaşı sonrası ilk kez aşırı sağ bir parti de meclise girecek. Medya ve büyük partiler AfD’yi meşrulaştırdılar mı?

Bu seçimler bir dönüm noktası olacak. İlk defa Federal Parlamento’ya güçlü faşist bölümü olan aşırı sağ bir parti girecek. Neofaşistlerin parlamentoda olması Sol Parti için de bir meydan okuma ve tehdit. Diğer taraftan sağa karşı mücadele yeni bir boyut kazanacak. Yabancı düşmanı, mülteci düşmanı ve ırkçı pozisyonların mecliste bir forum bulması basit bir şeymiş gibi görülmemeli.

Close