Written by 13:32 HABERLER

Göğün yarısı-99 Kadın ve Sen

Semra Çelik

 

Kadına yönelik şiddet hiç de nadir görülen bir olay değil. Federal Aile Senyörler Kadınlar ve Gençlik Bakanlığı’nın siparişi üzerine yapılan ‚ Almanya’da kadınların güvenlik, sağlık ve yaşam durumları‘ adlı araştırmanın sonuçlarına göre bu ülkede yaşayan dört kadından biri hayatında en az bir defa partnerinin şiddetine maruz kalmış. İşte ‚Göğün Yarısı-99 Kadın ve Sen‘ fotoğraf sergisi bu durumu gözler önüne seriyor ve aydınlatma çalışması yapmakta büyük bir rol oynuyor. Annette Schiffmann ve Claudia Ewerhardy’nin fotoğraf ve röportajlarından oluşan sergi ilk kez 2010  yılında Heidelberg’te gösterime sunuldu. O zamandan beri ‚gezer sergi‘ olarak Almanya’nın değişik şehirlerinde, değişik vesilelerle kadına yönelik şiddete dikkat çekti, tartıştırdı ve kamuoyunu duyarlı kılmaya çabaladı.

Sergide yaşları 15-92 arasında 99 kadının portresi yer alıyor. Değişik mesleklerden, değişik yaşlardan, değişik ülkelerden, yerlilerden, göçmenlerden 99 kadın kendilerinin yaşadıkları ya da yanlarında gerçekleşen şiddeti anlattılar. Kadınlarla yapılan röportajlar, her resmin önüne geldiğinizde, serginin bir parçası olan kulağınızdaki aygıtlarla size yansıtılıyor. Şiddetin en kötüsünü gören kadınlar da var aralarında hiç şiddet görmemiş olanları da.  İşsizi, işçisi, doktoru, öğrencisi, emeklisi, berberi, rahibesi, vb… Almanya’da kadının durumu, son yüzyıldaki gelişmeler, elde edilen ya da gasp edilen haklar üzerine konuşuyorlar, yaşadıklarını, gördüklerini anlatıyorlar. 99 kadın portresinin ardından yüzüncü tablo bir ayna. Bakınca kendinizi görüyor ve o zaman kadar dinlediğinizi röportajların sorularını kendinize sormaya başlıyorsunuz. neler yaşadım, nasıl tepkiler verdim, yardım eden, yol gösteren  oldu mu?…

‚Dövülme, işkence edilme, hapse atılma anını, kısacası şiddeti göstermeyen bir sergi kadına yönelik şiddeti anlatabilir mi?‘ sorusu geliyor hemen aklınıza. Buradaki kadınların hiç de şiddet görmüş gibi bir halleri yok. Ama gerçek hayatta da öyle değil mi? Kaçımız komşumuzun, arkadaşımızın şiddetle karşı karşıya olduğunu biliyoruz, görüyoruz? Görüp sorduğumuzda bile aldığımız cevap; ‚merdivenden düştüm, kapıya, dolaba çarptım, yolda ayağım kaydı‘ şeklinde olmuyor mu? Bazılarımız ise görse dahi görmezden gelmiyor, ‚aile içi olay beni ilgilendirmez‘ demiyor mu?  Serginin amacı kurbanları teşhir etmek değil,  kadına yönelik şiddetin etnik, dini, sınıfsal konumdan bağımsız toplumsal bir sorun olduğuna dikkat çekmek,  kadınların kırılganlıklarını, acılarını ve güçlerini, röportajlarla göstermek, aydınlatmak, cesaretlendirmek ve yeter artık deyip karşı çıkmalarını sağlatmak.

 

Şiddet herkesin başına gelebilir ama kimsenin başına gelmemeli

99 Kadın ve Sen sergisinde portreleri yer alan kadınlardan 19’u yaşamının hiçbir döneminde şiddetle karşılaşmamış. 23’üne tecavüz edilmiş, 14’ü çocukluğunda cinsel taciz ve tecavüzle karşılaşmış. 12’si çocukluğunda ‚eşek sudan gelinceye kadar‘ dövülmüş. Biri 11 polis tarafından bilincini kaybedinceye kadar işkence görmüş. Biri, ’namus cinayeti’nden kurtulmuş, ikisi çocukluğunda kadın sünnetinin kurbanı olmuş, 9’u savaşlarda en az bir yakınını kaybetmiş. Somali, Etyopya, Kolombiya, Eritre, Afganistan, Türkiye, Almanya, Filistin vb. ülkelerde doğmuş kadınlar bunlar. Şimdi hepsi Almanya’da yaşıyor. 81’i cinsel şiddet nedeniyle korkulu anlar, günler yaşamış. 26’sı travmasını aşabilmek için 4 bin 600 saat psikoterapiye gitmiş ve 35 bin 310 Euro harcamış. 17’si hala yaşadıklarının etkisinden kurtulamadığı için uykusuzluk çekiyor, uyursa kabuslar görüyor, yaşamını düzene sokmakta zorlanıyor. Ama hepsinin hemfikir olduğu nokta, arkadaşları, dostları sayesinde sorunlarıyla baş edebildikleri. İşte bu nedenle ‚Hey aynadaki 100. kadın, susma, paylaş, yalnız değilsin, güçsüz değilsin, yanındayız, bizimlesin, bizim başarabildiklerimizi sen de başarabilirsin!‘ diyorlar…

 

Close