Yücel ÖZDEMİR / Köln
Geçen yıl Avrupa Birliği’nin (AB) aday ülkeleri arasına giren Gürcistan, birkaç haftadır binlerce insanın katıldığı gösterilere sahne oluyor. Rusya’yla yakın ilişkileri önemseyen Başbakan İrakli Kobahidze Hükümeti tarafından hazırlanan ve parlamentoda kabul edilen “Yabancı Ajanlar Yasası”yla Batı’nın ülke siyaseti üzerindeki etkisini azaltmayı hedeflenirken, binlerce kişi AB bayraklarıyla başta başkent Tiflis olmak üzere birçok yerde protesto gösterileri düzenledi. Yasada, özellikle sivil toplum örgütlerinin yurt dışından mali kaynak alması sınırlandırılıyor. Buna göre sivil toplum örgütleri bütçelerinin yüzde 20’sinden fazlasını yurt dışındaki fonlardan sağlayamayacaklar.
AB yanlısı kurumlar bütçelerinin büyük bir bölümünü yurt dışından sağladıkları için hükümetin bu yönde bir düzenleme yaptığını ileri sürüyor. Parlamento tarafından kabul edilen yasa 18 Mayıs’ta AB yanlısı olduğu bilinen Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili tarafından reddedildi ve hükümete geri gönderildi. Ancak bu reddedilmenin meclis tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Meclisin hazırlanan yasada değişiklik yapmadan yeniden Zurabişvili’ye iade etmesi söz konusu olabilir. Bu sürece kadar ülkede AB yanlısı gösteriler dolayısıyla Rusya ve AB-ABD yanlıları arasındaki gerilimin devam etmesi bekleniyor.
İKTİDAR TAHTEREVALLİ GİBİ…
3.7 milyon nüfusuyla, bölgesel aktörler Rusya, Türkiye ve Azerbaycan ile komşu olan Gürcistan’da uzun yıllardır AB-ABD yanlıları ile Rusya yanlıları arasında bir iktidar savaşı sürüyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra uzun bir süre Rusya ile yakın ilişkiler içinde olan Gürcistan’da AB ve NATO’nun desteğiyle Kasım 2003’te yapılan seçimlerin ardından renkli devrimlerden biri gerçekleşti. Batı’nın desteklediği Mihail Saakaşvilli seçimlere hilenin karıştırıldığını ileri sürerek halkı sokağa çağırdı ve aylarca süren gösteriler başladı. Bunun sonucu olarak yenilenen seçimleri Saakaşvilli kazandı.
Saakaşvilli’nin ülkeyi Batı eksenine çekmesine tepki gösteren Rusya, 2008’de Gürcistan’a savaş ilan etmiş, özerk bölgeler Güney Osetya ve Abhazya’yı kopararak topraklarına katmıştı.
Rusya’nın “arka bahçesini” koruma adına girdiği bu ilk savaşın ardından Devlet Başkanı Vladimir Putin ülke üzerindeki egemenlik planlarından vazgeçmedi. Her fırsatta geri dönmenin imkanlarını aradı. 2012’deki seçimleri bu kez Rusya’nın desteğini alan oligark Bidsina İvanişvili kazandı. Birçok parti ile kurulan koalisyon hükümetinin başbakanı olan Ivanişvili, kabinenin önemli bakanlıklarına kendi şirketlerindeki yöneticileri atadı. İçişleri Bakanlığına atadığı, sonradan başbakanlık koltuğuna oturan Irakli Garibashvili, İvanişvili’nin şirketlerinden biri olan Cartu Grubunda yöneticiydi. Şimdiki Başbakan İrakli Kobahidzede kabinede çeşitli görevlerde bulundu. İvanişvili’nin Avukatı Archil Kabilaşvili başsavcı oldu.
GÜRCİSTAN’IN BATI İÇİN STRATEJİK ÖNEMİ
2013’te aktif siyaseti bıraktığını açıklayan İvanişvili, kurduğu ve finanse ettiği parti üzerinden göreve getirdiği grubu arkadan yönetmeye ise devam etti. ABD ve AB iş birlikçisi Saakaşvilli ve döneminin yetkilileri hakkında tutuklamalar gerçekleştirildi. AB’nin geçen yıl verdiği aday üyelik statüsüyle etkisini artırmak istediği Gürcistan, stratejik konumu nedeniyle NATO’nun da potansiyel üyelerinden birisi olarak sayılıyor. Karadeniz ve Rusya ile sınırı olması Batı açısından küçük ülkenin stratejik önemini büyütüyor.
Bu nedenle Putin’in Gürcistan’daki kolu durumundaki İvanişvili Batılı ülkelerin hedefinde. İki milyar dolarlık mal varlığı fiilen dondurulmuş durumda. İvanişvili bu nedenle Batı’nın Gürcistan’daki uzantılarının bir daha iktidara gelmemesi için siyasi otoriteyi pekiştiriyor. Batı’ya iş birliği içinde olanların açıktan hedef halinde getirildiği, mal varlıklarına el koymayı yasallaştıran düzenleme bu nedenle sıradan bir hamle değil. Tersine Rusya ile NATO ve AB arasındaki çıkar çatışmasının bir sonucu.
Her iki güç arasında Gürcistan üzerinde çatışmanın sertleşmesi doğal olarak ülkenin iç politikasını da etkileyecek. Bu yönüyle şartlar bir yanıyla 2014’teki Euromaidan darbesi öncesindeki Ukrayna’ya benziyor. Ancak, bugünkü koşullarda Gürcistan üzerinde de Ukrayna’dakine benzer bir savaşın çıkma olasılığının zayıf olduğunu gösteriyor. Zira, Rusya’nın ikinci bir cephe açacağına ihtimal verilmiyor.
Bu arada Ukrayna ve Gürcistan’daki AB ve NATO yanlıları arasında sıkı bağlar var. Euromaidan darbesinden sonra Ukrayna devlet başkanı olan Petro Poroşenko döneminde çok sayıda Gürcü siyasi Ukrayna’da önemli görevler üstlendi. Ülkesinden kaçan Eski Cumhurbaşkanı Mikhail Saakaşvili Odessa valisi oldu. Khatia Dekanoidze ve Eka Sguladze polis teşkilatında reform girişiminde bulundu. Tarihçi Alexander Kaitaşvili Sağlık Bakanı, David Sakvarelidze ise başsavcı yardımcısı oldu. Bir başka Eski Gürcü Devlet Memuru Gia Getsadze ise Ukrayna adalet bakan yardımcısı oldu. Savaştan sonra yeniden Gürcistan’a dönen Saakaşvili tutuklandı.
Bu kesimler Gürcistan’da Rusya’nın etkisini azaltarak Ukrayna’nın elini güçlendirmek için bundan sonra daha fazla yoğun bir çaba içerisinde olabilirler.