Written by 12:45 uncategorized

Heine ve Karl Marks dostluğu

Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi şairimiz Heine, sosyalist içerikli düşünceleri ve özellikle Yahudi kökenli olması yüzünden birçok hasım edindi Almanya’da… Onların iftiralarından bıkıp usandı. Fransa’daki 1830 Devrim Hareketi de onun imdadına yetişti: Göçmen bir yazar, şair ve gazeteci olarak hemen gidip Paris’e sığındı. Ne var ki hasımları boş durmadılar; asılsız dedikodu ve iftiralarını aralıksız sürdürdüler.
Heine çok doğal olarak Paris’te emekçilerle, sosyalizmi özümsemiş tanışlarıyla içten dostluklar kurmaya başladı. Çünkü onun bu yeni arkadaşları, kendisine düşman olan nasyonalist Alman Hıristiyanların da düşmanıydılar. “Zaten bütün yaşamım boyunca o nasyonalistlerden hep nefret ettim” diye yazıyordu bir dostuna, “ve onlarla hep savaşım içinde oldum. Artık şu anda da takke düşmüş kel görünmüştür : İnsanlığın bir yazgısı olan sosyalizmin mutlaka geleceği inancıyla avunuyorum. O büyük sosyalizm devi geldiğinde de zaten yolu üstündeki bu sürüyü savurup atacak… “
Paris’te sığınmacı olarak yaşayan ve daha önceden birbirlerini uzaktan da olsa tanıyan Marks’la Heine, orada daha da içli dışlı oldular. -Ne var ki onların Paris’e yerleşmeleri ve ilişkileri konusunda çok ayrıntılı ve kesin belgeler bulunmamaktadır. Yalnız Heine’nin bir gazeteci arkadaşı aracılığıyla Marks’la yüz yüze tanıştığı bilinmektedir…
1844 yılında, bu tanışmanın da coşkusuyla Heine’nin, Paris’te yazdığı “Almanya – Bir Kış Öyküsü “adlı satirik şiiri, gerçekten de büyük bir ün kazandı. Bu şiirinde, bir sosyalist olduğunu bütün içtenliğiyle açıkladı. Zaten “bütün insanların doyasıya yiyip içme hakkı vardır” düşüncesi ve gerçekliği, özellikle onu çok rahatsız ediyordu. “Bu gerçeğin gerçekleşmediğini düşündükçe aklımı yitirecek gibi oluyorum” diye yazıyordu defterine. “O anda bütün cinler çevremde çığlıklar ataraktan dönmeye başlıyorlar. Haliyle ben de bütün gücümle gürleyip, ‘Bu köhne toplumun çürümüşlüğü zaten bütün açıklığıyla ortaya çıktı,’ diyorum sık sık kendi kendime. ‘ Çünkü bu toplumda hep bencillik düdüğünü öttürdü; insan insanı habire sömürdü. Artık adalet gelip yerini alsın ve insanlığın Altınçağ’ı başlasın!…”
Heine ve Marks
dostluğunun nedenleri
Marks’la Heine arasındaki büyük ve içten dostluğun yalnızca sosyalizm öğretisi üzerindeki görüş ortaklığından kaynaklandığını söylemek hatalı olur. Marks’ın kızı Eleanor Aveling; aile yaşamlarını anlatan anılarında, Heine ile babası Marks’ın dostluğunun çok sıcak insani ilişkiler üzerine kurulu olduğunu açıkça anlattı. Çağın bu iki büyük dehası arasındaki o sıcak dostlukta; şiir ve aile ilişkileri,“politika” öğesinden daha büyük bir rol oynuyordu. E. Aveling’in anlattığına göre, çok zaman Heine her gün evlerine geliyor, son yazdığı şiir üzerinde babası Marks’la karşılıklı tartışıyorlardı. Şiiri birçok kez okuyorlar; bir tek sözcük üzerinde bile uzun uzun tartıştıktan sonra birlikte gerekli düzeltmeleri yapıyorlardı. Gerçekten de Karl Marks, şair Heine’nin belki de en büyük hayranıydı. Şiirlerine, yazılarına tutkun olduğu gibi, kişisel olarak da onu seviyor, kendine çok yakın bir dost olarak algılıyordu. Ve gene Marks, Heine’nin politika yönündeki zayıflıklarını da anlayışla karşılıyordu. Bir gün dostlarına, onun şairliği üzerinde bir değerlendirme yaptıktan sonra; “Şairler sıradışı insanlardır,” demişti. “Onları tuttukları yoldan döndürmeye çalışmamak gerekir… Gene sıradan birilerinin yada kendi alanlarında son derece ilerlemiş bilim adamlarının kalıplarına sokup onları değerlendirmeye kalkmak çok büyük hata olur… ”
Yaşar Atan

Buradan da anlaşıldığı gibi “komünistler”, şair Heine ’nin hep en yakın dostları oldular… Ve Heine de, bütün dünya halklarına ve yoldaşlarına, sosyalizmin gelecekte insanların bağlanacağı tek inanç ve gerçeklik olacağını söylüyor ve onu şiirlerinde de sık sık dillendiriyordu:

Bir şarkım var yoldaşlarım sizlere
Ve bir sözüm, hiç unutmayın:
Ne olacaksa bu dünyada olacak
Bu dünyada kurulacak gene
O güzelim saltanatımız,
El ele…

Ne açlık olacak ne yoksulluk
Olmayacak eksiğimiz gediğimiz
Har vurup harman savurtmayalım yeter ki
O hazırcı egemenlerimize
Ne varsa ürettiğiniz
Güzelim ellerinizle, alın terinizle

Herkese yetecek ekmek var bu dünyada
Güller var, nice güzellikler var
Naneden tutun da istediğiniz herşey
Herkese yetecek kadar
Hepsinden bol bol var.”

( Türkçesi, Y. Atan)

Close