Written by 11:45 uncategorized

HRE’ye 40 milyar Euro daha verilecek!

Almanya’da krizden en fazla etkilenen bankaların başında gelen Hypo Real Estate (HRE) bankasının “kurtarılması” vatandaşa pahalıya mal oluyor. “Almanya’daki mali piyasanın güvenceye alınması ve bankaların birbiri ardına iflas etmemesi için HRE’yi devletleştirmekten başka çaremiz yok” denilerek 5 Ekim 2009’da, hissedarlara ödenen tazminatla “kamulaştırılan” HRE bankası düzeleceğe benzemiyor.


KÂR CEBE – ZARAR EMEKÇİYE!
ABD’deki emlak piyasasında spekülasyon yapan Alman bankalarının başında gelen HRE, yıllarca milyarlarla ifade edilen kârlar yapmıştı. Spekülasyonları daha dizginsizce yapabilmek için İrlanda’da merkezi bulunan Depfa Bank plc.’yi kurmuştu. Bunun yanı sıra Almanya’nın devlet tahvillerinin de en büyük aracısı konumunda olan Deutsche Pfandbriefbank AG de HRE’ye aitti.
Eylül 2008’de ABD’deki Lehmann Brothers bankasının batmasıyla birlikte açıklanmayan bir düzeyde para kaybeden HRE bankasının şefleri derhal devleti yardıma çağırmışlardı. 29 Eylül 2008’de düzenlenen birinci HRE kriz zirvesinde Deutsche Bank şefi Josef Ackermann, Commerzbank şefi Martin Blessing, “HRE bankası kendi kaderine terk edilemez” kararını aldırmışlardı. Zirveye “başkanlık” eden dönemin Federal Maliye Bakanı Peer Steinbrück (SPD), “Sadece Almanya’nın finans sistemini değil, bütün Avrupa’nın hatta AB dışındaki ülkelerin de finans sistemini güvenceye almak için HRE’ye yardım etmek zorundayız” diye bankaya verilecek yardımları haklı çıkarmaya çalışıyordu. Buna göre HRE’ye toplam 35 milyar Euro güvence gerekiyordu. 14 milyar Euro nakit (yüzde 40 devlet yüzde 60 bankalar) 21 milyar Euro ise (yüzde 100 devlet) güvence olarak bankaya verilecekti.
Fakat yapılan açıklamadan birkaç gün sonra, 2 Ekim 2008 günü HRE’ye verilen paranın ve güvencenin “devede kulak” misali bir işe yaramayacağı açıklandı. Bunun üzerine bankalar verdikleri yardım sözünü derhal geri çektiler ve “İkinci Krizi Zirvesi” talep ettiler. 5 Ekim’de aynı kişilerle toplanan zirvede yine “HRE bankası kendi kaderine terk edilemez” kararı alındı. Ama bu kez bankalar nakit vermek yerine sadece güvence verebilecekleri açıkladılar. Fakat bankalar yaptıkları bir anlaşmayla verecekleri “güvenceyi” her an geri çekme güvencesi almayı da ihmal etmediler.
HRE’nin yan kuruluşu Depfa Bank plc.’yi kurtarmak için oluşturulan fona ilk etapta 20 milyar Euro aktarıldı.11 Şubat gününe kadar fona aktarılan nakit para 52 milyar Euro’yu bulmuştu. Devlet ve bankalar tarafından verilen güvenceyle birlikte toplam miktar (87’si devlet ve 15’i bankalardan olmak üzere) 102 milyar Euro’ya çıktı.
İlerleyen aylarda mali piyasaların “rahatlaması” bir yana kriz giderek derinleşti ve hükümet HRE’yi kamulaştırma kararı aldı. 5 Ekim 2009’da HRE kamulaştırıldı. Her ne kadar kamuoyunda, “devlet hissedarlara verilebilecek en düşük tazminatı ödedi” denilse de bunun gerçeği yansıtmadığı tahmin ediliyor. Nitekim yüzde 21,7 ile HRE’nin en büyük ortaklarından olan ABD’li yatırım firması J.C. Flowers, Alman devletine karşı uluslararası mahkemelere dava açacağını açıklamıştı. Bu arada ABD hükümeti de, ülkesinin bir yatırım firmasının zorla mülksüzleştirilmesine sıcak bakmadığını açıklamıştı.


40 MİLYAR EURO YETECEK Mİ?!
Bankanın “zararlarının kamulaştırılması”na ve 100 milyar Euro’dan fazla nakit ve güvence verilmesine karşın sorun hala çözülmedi. HRE’nin kamulaştırılmasından sonra banka çevrelerinin kaynak gösterildiği haberlerde bankanın toplam 1 trilyon Euro çürük kredisi olduğu basına yanmıştı. Fakat bu haber daha sonra sermaye yanlısı basın tarafından takip edilmedi. Sadece birkaç gazete HRE ve yan kuruluşlarının gerçekten ne kadar nakit paraya ve güvenceye ihtiyaç duyduğunun bilinmediği üzerine haberler yaptılar.
Geçtiğimiz 9 Eylül günü basına bir açıklama yapan HRE’nin şefi Manuela Bretter, bankanın 2011 yılında yeniden kâr edeceğini söyledi. “Çok iyi bir yoldayız” diye konuşan Bretter, 2011’de devletin yakasından düşüleceğini söylüyordu. Bunun üzerine bir süre öncesine kadar HRE’nin Denetleme Kurulu’nda olan ve işçi düşmanlığı ile tanınan Hans Werner Sinn, “Hükümet en kısa sürede banka alanından elini çekmeli ve bankanın piyasanın kurallarına göre çalışmasını sağlamalı” dedi. (Aynı Sinn, Şubat 2009’da, “Devlet HRE’nin batmasına göz yumamaz, derhal bankayı devletleştirmeli ve piyasaların sakinleşmesini sağlamalı” demişti.)
Fakat tam bir gün sonra, 10 Eylül günü HRE devlete yaptığı başvuruda tam 40 milyar Euro güvence talebinde bulundu. Başvuruda, “Bankayı iyi banka ve kötü banka olarak bölme işlemlerinde ortaya çıkabilecek teknik sorunlara karşı böyle bir güvenceye ihtiyaç duyuluyor. Bize göre bu güvencenin en fazla 20 milyar Euro’su gerçek anlamda gerekecek” deniliyordu.
2010 yılının başında HRE’nin “iyi banka” (good bank) ve “kötü banka” (bad bank) ikiye bölünmesi karar altına alınmıştı. Bu karara göre bankanın çürük krediler “bad bank”a aktarılacak ve süreç içinde kredilerde fazla değer kaybı olmaması gözetilerek yeniden piyasaya sürülecekti. Geri kalan bölüm ise “good bank”a aktarılacak ve banka yeniden kâr eder duruma geldiğinde ise tekrar özelleştirilecek!
Kısacası bu yolla zararlar ebediyen vatandaşın sırtına yüklenecek ve bankanın kârlı bölümü yeniden sermayeye peşkeş çekilecek. (YH)

Close