Almanya’da 2000-2007 yılları arasında işlenen seri cinayetlerin arkasında, istihbarat örgütleriyle bağlantılı ırkçı terör şebekesi NSU’nun olduğunun anlaşılmasının üzerinden iki yıl geçti. Bu olayla birlikte başta demokratik kamuoyu olmak üzere ırkçılık, bütün ülkede bir kez daha geniş bir tartışma konusu haline gelirken, ırkçılığa karşı mücadele ve toplumun bu konudaki duyarlılığı tartışmaların ön sırasında yer aldı.
‘NSU Skandalı’nın, ırkçılığa ve ırkçı örgütlere karşı tutumda bir değişime yol açıp açmayacağı da en çok sorulan sorulardan biriydi; ve Türkiye kökenli göçmenler arasında yaygın olan kanı, resmi makamların tutum ve uygulamalarında bir değişiklik olmayacağı yönündeydi. Gerek öncesi gerekse skandaldan sonra yaşanan süreç bunun çok da haksız bir yargı olmadığını ortaya koyuyor. Ancak resmi makamların dışında, Alman halkının ve demokratik örgütlerin ırkçılığa karşı gerek geçmişte gerekse günümüzde azımsanmayacak bir duruşu ve duyarlılığını da görmek durumundayız. Karanlık bir faşizm dönemini tecrübe etmiş Alman halkının bu duyarlılığı nedensiz değil elbette.
Irkçılığa ve ırkçı örgütlere karşı mücadeledeki bu duyarlılığa mütevazi ama anlamlı bir katkı sunan inisiyatiflerden biri de Berlin’de “Apabiz” (Antifaşist Basın Arşivi ve Eğitim Merkezi) adlı bir dernek oldu. NSU ile ilgili Münih’te başlayan davanın bütün duruşmalarının tutanaklarını farklı dillerde yayınlayarak, sürecin şeffaflaşmasına katkı sunmak isteyen derneği daha yakından tanımak üzere bir söyleşi yaptık.
Apabiz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Frank Metzger: Apabiz 1990’lı yılların başında Batı Berlin antifaşist hareketinin bir parçası olarak kuruldu. Hedefimiz bir bölgedeki Neonazi ve diğer aşırı sağ gruplarla ilgili bilgileri toplamak, arşivlemek ve başlangıçta kendi politik faaliyetimiz, daha sonra da herkes tarafından kullanılmasını sağlamaktı. Konularımız muhafazakar sağdan şiddet eğilimli Neonazi’lere kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Çalışmamızın temelini arşiv oluşturuyor, topladığımız bilgileri çalışmalarımız, analizlerimiz ve bilirkişi raporlarımız için kullanıyoruz. Bunlar daha sonra eğitim çalışmamıza, çıkardığımız yazılı materyallere ve danışma hizmetimize aktarılıyor.
Ağırlıklı olarak ne tür materyalleri topluyorsunuz? Arşivinizdeki en önemli materyaller hangileri?
Frank Metzger: Nazilere ait herşeyi topluyoruz. Bildiriler, gazeteler, dergiler, giysiler, CD’ler…Elimize geçen herşeyi arşivliyoruz. Ayrıca gittikçe zenginleşen bir koleksiyonumuz var. Birkaç yıl önce Berlin Özgür Üniversitesi Otto Stammer Merkezi’nden Prof. Dr. Richard Stöss’e ait bir arşivi üstlendik. Bu konuda Almanya’nın herkesin hizmetine açık en büyük arşiviyiz.
Almanya’nın geçmişten öğrendiği doğru mu? Gerçekten toplumda bir antifaşist bilinç var mı?
Ulli Jentsch: Almanya’da tabi ki çok sayıda insan geçmişten ders çıkarıp faşizmin bir daha iktidar olmaması için çaba harcıyor. Değişik ve güçlü antifa hareketleri var ve Nazi eylemlerini engellemek için çaba harcıyorlar. Ancak toplumda ırkçı düşünceler hala çok yaygın ve ‚yabancılar‘, ‚mülteciler‘ veya ‚Yahudi‘ lere yönelik popülist söylemler çok sayıda insan tarafından onaylanıyor. Bu konular üzerine tartışmaların sürdürülmesi zorunlu…
Çalışmalarınızı kim destekliyor? Bu destek yeterli mi ve ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz?
Frank Metzger: Kararlar alan, projede ağırlıklı çalışan sekiz kişilik bir ekibiz. Bunun dışında yardımcı olan arkadaşlarımız da var. Bu sekiz kişinin sadece dördü Apabiz’de sözleşmeli çalışıyor, diğerleri ya gönüllü ya da sözleşmesiz çalışmakta. Çalışanların üçünün maaşlarını Berlin Senatosu karşılıyor. Ancak bu kişilerin sözleşmeleri de uzun süreli değil, her yıl dilekçe vererek bu iş alanlarını garanti etmek durumundayız. İşte bu parasal güvencesizlik işlerimizi zorlaştırıyor. Ayrıca arşiv büyüdükçe işlerimiz artıyor ve daha fazla elemana ihtiyaç duyuyoruz.
NSU cinayetleri toplumu, özellikle de Türkiye kökenlileri oldukça sarstı. Siz duruşmalara katılıyor, söylenenleri tutanaklara geçiriyor ve bu tutanakları Almanca, Türkçe ve İngilizce olarak kamuoyuna sunuyorsunuz. Amacınız ne?
Eike Sanders: NSU Watch’dan bir kişi duruşmalara katılıyor ve detaylı bir tutanak hazırlıyor. Tutanak hazırlamamız ve bunu değişik dillerde yayınlamamızın amacı isteyen her kişinin ne olup bittiğini ayrıntılarıyla öğrenmesini sağlamak. Medya kendi dinamikleri ve çıkarlarına boyun eğmek zorunda olduğundan herşeyi olduğu gibi ve gereken uzunlukta verme olanağına sahip değil. Protokollerimiz çok detaylı ve uzun, çünkü hiçbir şeyin gözlerden gizlenmesini istemiyoruz. Başlangıçta önemsiz gibi görünen ayrıntılar sonradan önem kazanabilir ve üzerinde araştırma yapmayı gerektirebilir. Faşizm ve ırkçılık karşıtları açısından NSU’ya sadece ceza hukuki çerçevesinde bakmak yetersiz olduğundan sadece protokol yayınlamakla yetinmiyor, değerlendirme ve analizlere de yer veriyoruz.
NSU cinayetlerinin açığa çıkmasının üzerinden iki yıl geçti, 50 duruşma yapıldı. Davanın gidişatıyla ilgili beklenti ve umutlarınız neler?
Eike Sanders: Frank Metzger: Davanın bir ceza davası olduğunu ve biçimsel olarak beş sanığın savcılığın iddianamesindeki beş konuda suçlu olup olmadıklarının ortaya çıkarılmasından başka bir anlam taşımadığını biliyoruz. Dava süresinde durumu aydınlatacak ve arka plan bilgileri verecek yeni bilgi ve bağlantıların çıkmasını diliyoruz. Ancak bu davanın NSU nedir, nasıl kuruldu, nasıl çalıştı, devlet kurumlarının rolü, toplumsal ırkçılığın işlerin kolaylaşmasındaki katkısı ve bu caniler nasıl bu kadar uzun süre gizli kalabildi, onlara nasıl karşı çıkılabilir gibi can alıcı sorulara aydınlık getirmeyeceğini çok iyi bilmekteyiz. Bu dava kurbanların yakınları açısından önemli bir adım. Sesleri hem toplum içinde hem de mahkeme önünde dinlenmek zorunda. Konunun toplumsal olarak işlenmesinin ise henüz başlangıcındayız. Münih’te görülen davanın yukarıdaki sorulara cevap sunacak tartışmaları arttıracağını umuyoruz. Sanık ve tanıkların ifadeleri ve duruşma sorunun çözümündeki puzzle parçalarından başka birşey değil…
Sadece bir arşiv değil aynı zamanda eğitim merkezisiniz. Tam olarak ne yapıyorsunuz? Eğitim çalışmalarınızdan örnekler verebilir misiniz? Neler sunuyorsunuz, hedef kitleniz kimler?
Frank Metzger: Çalışmamızın büyük bir bölümünü eğitim oluşturuyor. Her yıl 100-130 toplantı yapıyoruz. Çoğunluğunu sunumların oluşturduğu bu toplantılar arasında iki saatlik atölye çalışmaları ve seminerler de var. Değişik konuları ele alıyoruz. Örneğin Neonazilerin yapısı, görünüşü ve bu örgütlerde kadın erkek rolleri üzerine bilgi veriyoruz. Son iki yıldır NSU cinayetleri, bu faşist çeteyi destekleyenler, Anayasayı Koruma Kurumu ve polisin cinayetlerdeki rolü en fazla işlediğimiz konular. Medyanın rolü, toplumsal ırkçılık, duyarsızlık ve sol grupların analizleri eleştirel olarak gözlenip anlatılmakta. Çalışmalarımızdan gençlik örgütleri, sendikalar, partiler, vakıflar ve okullar yararlanmakta.
Irkçılıktan Arınmış Okul (Schule Ohne Rassismus) projesinin partnerisiniz. Beraber ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Okullarda bu türden çalışmalar yapmanın önemi ne?
Frank Metzger: ‚Schule ohne Rassismus/Schule mit Courage (SoR/SmC)‘ ile yıllardan beri özellikle de Berlin’de beraber çalışmalar sürdürüyoruz. Çalışmalarımızın yüzde 10’unu Ayrımcılıkla Mücadele Günleri’nde yaptığımız atölye çalışmaları oluşturuyor. Gençlerle bu konuda çalışmalar yapmak çok önemli, gençler henüz politik olarak fikirlerini oluşturmuş olmadıklarından ve aşırı sağ propagandalara açık olduklarından hedefi olarak aşırı sağ grupların hedef kitlesi haline gelmiş durumda. Neonazileri, ideolojilerini ve tehlikelerini erken yaşta tanımak ve karşı tavır almak bu açıdan çok önemli. Aşırı sağla mücadele etmek isteyenleri ve edenleri cesaretlendirmek ve desteklemek istiyoruz.
Özge Pınar Sarp, Çeviri: Semra Çelik
Apabiz
Apabiz, 1991 yılından bu yana aşırı sağa karşı açıklamalar ve analizler yapıyor ve bunları düzenli olarak „monitor“ adlı bültende yayınlıyor. Şu anda Apabiz’in en önemli çalışmalarının başında Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi’nde devam eden NSU Davası’nı izleyerek, tutanakları değişik dillerde yayınlamayı öngören „NSU-Watch“ geliyor. Apabiz’in arşivinde şunlar bulunuyor: 51 bin 514 materyal. 29 bin 756 dergi nüshası. 15 bin 506 kitap.