Written by 16:23 Allgemein

İrlanda, tepkisini sandığa gitmeyerek gösterdi

Avrupa Birliği üyeleri arasında sadece İngiltere ve Çek Cumhuriyeti’nin ‚hayır‘ dediği, 25 üye ülkenin de ‚evet‘ diyerek parlamentolarına sunacakları Avrupa Mali Disiplin Paktı (Fiskalpakt) için tek referandum yağan İrlanda’da halk tepkisini sandığa gitmeyerek gösterdi.

 

31 Mayıs’ta İrlanda’da Avrupa Mali Disiplin Paktı hakkında yapılan referanduma katılım beklenin çok altında oldu. Katılım oranı yüzde 50 civarında olan seçimde, özellikle gençlerin tepkilerini sandığa gitmeyerek gösterdikleri belirtildi. Örneğin başkent Dublin’de katılım oranı yüzde 38’de kaldı.

3.1 milyon seçmenin ancak 1.5 milyonun sandığa gittiği ifade edilirken, bunların yüzde 60.3’ü Disiplin Paktı’na “Evet”, yüzde 39.7’sinin ise “Hayır” yönünde oy kullandığı açıklandı.

Referandum öncesinde AB kurumları ve tek tek ülkelerin yöneticileri sandıktan “Evet” çıkması için yoğun girişimlerde bulundu. Öyle ki, Almanya’nın İrlanda Büyükelçisi Eckhard Lübkemeier de “Evet” kampanyasına yoğun bir destek verdi. Büyükelçi, katıldığı toplantılarda “Evet” sonucunun çıkmaması durumunda İrlanda’nın AB İstikrar Mekanizması’ndan yardım alamayacağı tehdidinde de bulundu.

Hükümet ve anamuhalefet partileri de “hayır” denilmesi durumunda yabancı sermayenin ülkeden çekileceği ve krizin daha da derinleşeceği tehdidinde bulunarak, halkı “evet” oyu kullanmaya çağırdı. Sendikalar ve ilerici sol partiler ise halkı Disiplin Paktı’na karşı oy kullanmaya çağırmışlardı.

 

SONUCUN ETKİLİ OLMAYACAĞI İLAN EDİLMİŞTİ

İrlanda’da AB’nin dayatmalarına karşı çıkan geniş kitlelerin sandık başına gitmemesinde, sandıktan çıkacak sonucun ‘belirleyici’ olmayacağı da etkili oldu. 2001 ve 2008 yıllarında İrlanda’da AB tarafından hazırlanan AB Anayasası ve Lizbon Sözleşmesi için yapılan referandumlardan önce “Hayır” oyu çıkmıştı. Ancak bu sonucu beğenmeyen ulusal hükümetler ve AB kurumları, ikinci kez referanduma gidilmesini dayatmış ve ikinci referandumda istediği sonucu almıştı.

Geçmişte yaşanan bu durumun İrlanda halkının verdiği kararın geçersiz ilan edilmesi anlamına geldiğini düşünenlerin çoğu bu kez evde kalıp sandık başına gitmemeyi tercih etti.

İrlanda Başbakanı Enda Kenny, bu kez ikinci bir referandumun yapılmayacağını önceden ilan etmişti.

Alman basınında yer alan haberlerde de İrlanda’da sandıktan ‚hayır‘ çıkması durumunda da bunun pratik bir değerinin olmayacağı açık bir şekilde ifade edilmişti.

Keza Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin Mali Disiplin Paktı’nda değişikliklere gidileceğini ilan etmesi ve bu konuda görüşmelerin yapılması da “evet” sonucunun çıkmasında etkili olduğu dile getirildi. Referandumdan önce yapılan kamuoyu yoklamalarında da “Evet”ler önde gösteriliyordu.

AB Zirvesi’nde 25 üye ülke tarafından kabul edilen AB Mali Disiplin Paktı, açık olarak ülke bütçelerinin doğrudan Brüksel tarafından denetlenmesini, belirlenen borçlanma sınırlarını aşanların cezalandırılmasını öngörüyor.

İngiltere ve Çek Cumhuriyeti’nin AB Zirvesi’nde imzalamaya yanaşmadığı Mali Disiplin Paktı, halen 17 Euro bölgesi ülkenin 12’sinde imzalanmış durumda. İmzalamayan ülkeler arasında paktın kararlı savunucusu Almanya da bulunuyor. Başbakan Angela Merkel’in Federal Parlamento’da üçte iki çoğunlukla kabul edilmesi gereken pakt için anamuhalefet partisi SPD’nin desteğini alması gerekiyor. Ancak, SPD yönetimi bazı değişiklerin yapılmasını gerekçe göstererek bu haliyle paktı onaylamayacakları mesajını verdi ve oylamanın yaz tatilinden sonra yapılması teklifinde bulundu.

AB üye ülkelerinde bir tek İrlanda’da Anayasa’da yer alan bir madde dolayısıyla halkoyuna sunulması gerekiyor. Diğer ülkelerde parlamentolar veya hükümetler AB Zirvesi’nde alınan kararlara onay veriyor.

AB’de son iki yıldır etkisini açık bir şekilde hissettiren bütçe açığının en etkili olduğu ülkeler arasında İrlanda da yer alıyor. Geçen yılın başında halkın protestoları sonucunda hükümet devrilmiş ve erken seçim yapılmıştı.

İrlanda, bütçe açığı nedeniyle AB’den 85 milyar Euro kredi almıştı. (YH)

Close