2009’un başından buyana Wilhelm Brandenburg (WB) et fabrikasında çalışıyorum. Bir buçuk yıl taşeron firma üzerinden çalıştım. Yaklaşık üç yıldır ana firma da çalışıyorum. Fabrikamız REWE Grubu’na ait ve 1600’ün üzerinde çalışanı var.
İki yıl öncesine kadar “erken vardiya” ve “geç vardiya” olmak üzere iki vardiya halinde çalışıyorduk. “Erken vardiya” 06.00 – 14.20, “geç vardiya” 14.20 – 22.40 saatleri arasında 8 saat üzerinden çalışıyorduk. Daha sonra ise “sabah vardiyası”ve “gece vardiyası” 07.00 – 17.30 ; 20.30 – 07.00 saatleri arasında çalışmaya başladık. Bu yıl kasım ayının başından itibaren yeniden değişiklikler yapıldı. Örneğin Paketleme servisinin Köln bölümü ve bazı bölümler 8 saat üzerinden üç vardiya çalışmaya başladı. Bunun yanı sıra bazı bölümler ise 10.00-20.30 saatleri arasında başka bir vardiya olarak çalışmaya başladılar. Her vardiya düzenlemesinden sonra kadrolu işçilerden ‘gönüllü’ olarak işten ayrılanlar yani çıkışını alanlar oluyor.
Et fabrikası olduğu için çalıştığımız ortamın ısısı –2 derecede olmak zorunda. Bantta yürüyen paketlenmiş et ürünlerinin kasalara dizilmesi ve bu kasaların hemen değiştirilmesi gerekiyor. Bu akortta çalışmanın verdiği zorluk, ortamın ısı derecesi sonucu oluşan sağlık sorunlarından dolayı da ‘gönüllü’ olarak işten ayrılmalar oluyor.
İŞ VE EKMEK DERDİ SUİSTİMAL EDİLİYOR
Yaklaşık dört yıldır, “Bolkestein Direktifi”ne* dayanarak Romanya’dan işçiler fabrikada çalışmaya başladılar. Bunlar haftada 6 gün ve dinlenme saatleri hariç günlük 9 saat 20 dakika çalıştırılıyorlar. Bir fiil on buçuk saat işyerinde, iki vardiya halinde. İlk yılki anlaşmaları, bir yıllık çalışma süreli ve paket ya da kasap bölümünde kilo üzerinden maaş alıyorlardı. Şimdi ise saat ücreti üzerinden maaş alıyorlar. Öncesinde paketlere et yerleştirirlerken ya da kasapta çalışırlarken iş olmadığında kantinde bekletiliyorlardı. İş ne zaman gelirse yani sipariş verilirse tekrar aşağıya inip çalışmaya devam ediyorlardı. Şimdi ise paketleme ve kasabın dışında her yerde çalıştırılmaya başlandılar ve Romanya’dan gelenlerin sayısı çok fazla. Romenlerin dışında çalışanların çalışma koşulları iki vardiya ve haftada 4 gün üzerinden çalışıyoruz. İzin günlerimiz dönüşümlü değişiyor. Bazen haftada 6 gün çalışıp 6 gün izin yapıyoruz, bazen 4 gün çalışıp 4 gün izin ya da 2 gün çalışıp 2 gün izin kullanıyoruz. 6 gün çalışıldığı dönemde birçoğumuzun ayakta duracak hali kalmıyor. Bu yalnızca kadın çalışanlar için değil erkekler için de geçerli.
HASTALIK YA DA PARMAK MI KOPTU, PATRON İÇİN HAVA HOŞ!
Romenler haftada 6 gün çalışmak zorundalar. Hastalandıklarında fabrika için hiç sorun değil, o kişi ülkesinde geri gönderiliyor, yerine hemen yenisi geliyor. Makinede çalışan birinin parmağı kopmuştu o işçiyi bir daha fabrikada göremedik.
REKABET İÇİN KULLANIYORLAR
Önceden fabrikada 900’ün üzerinde kadrolu işçi varken bugün 500’ün altına düşmüş durumda. Çalışma koşulları ve ortamdan dolayı çalışanlar arasında sürekli bir rekabet var. Hiç kimse kadrolu olmasına rağmen kendini güvencede hissetmiyor. Çünkü fabrikadaki iş alanı sürekli azalıyor. Romenlerin sürekli artması psikolojik bir etken görevini görüyor.
Kadrolu işçiler açısından iş siparişleri az olduğunda işyeri içinde iş aramak durumunda kalıyoruz, veya vardiya saati dolmadan çıkmamız isteniyor ama biz biliyoruz ki Romenler kantinde bekliyor ve yeni bir sipariş geldiğinde onlar aşağıya inip, düşük saat ücreti ile çalışacaklar. Biz ise çıkış bu tonuna basın evin yolunu tutmuş olacağız. Ayrıca işin olmaması demek soğuktan üşümek ve şef tarafından azarlanmak ya da hiç çalışmadığın başka bir bölümde kendini bulmak oluyor. Bu fabrikada anlatılacak çok şey var. Gazetemizin başka bir sayısında devam etmek istiyorum.
Frankfurt’tan bir kadın işçi
* Kamuoyunda “Bolkestein Direktifi” olarak bilinen ve resmi adıyla “Hizmetler ve İç Pazar Yönergesi”, 12 Aralık 2006’da karar altına alındı ve 28 Aralık 2006’da yürürlüğe girdi. Avrupa Birliği (AB) içinde “rekabeti düzenlemeyi-sağlamayı” ve “bürokrasiyi azaltmayı” hedefleyen bir yönerge olarak yürürlüğü girdi. İşçi ve emekçiler açısından bir takım önemli saldırıları içeren yönergeye göre, bir firma tarafından başka ülkeye çalışmak için gönderilen işçiler sadece kendi ülkesinde geçerli olan ve sahip olduğu sosyal haklara sahip olacak. Yani Romanya’dan Almanya’ya taşeron firmalar aracılığıyla getirilen işçiler Romanya’daki yasalara göre çalıştırılıyorlar. Söz konusu yönergenin yürürlüğe girmemesi için Avrupa çapında kitlesel gösteriler yapılmıştı.