Written by 14:22 ÇALIŞMA YAŞAMI

İşçilerin birliğine saldırı hazırlığı

AfD, “Ein Prozent”, “Zentrum Automobil e.V.” ve “Identitäre Bewegung” gibi aşırı sağcı, faşist gruplar, “Alman işçilerinin haklarını koruma”, “sol sendika bürokrasisine son verme” gibi demagojilerle fabrikalara yöneliyorlar, BR seçimlerinde “Yurtsever Listeler” kurma çağrıları yapıyorlar. Özellikle Baden Württemberg ve Saksonya eyaletlerinde örgütlenme girişimlerini artıran ırkçılar, yaptıkları çağrılarla diğer eyaletlerde de güç toplamaya çalışıyorlar.

SERDAR DERVENTLİ

Faşist AfD’nin genel seçimlerden başarıyla (%12,6) çıkması, Doğu Almanya’da ikinci parti gelmesi (%21,5), Doğu Almanya’nın Saksonya eyaletinde birinci parti olması (%27) Almanya genelinde büyük tartışma yarattı. AfD’nin başarası Doğu Almanya ile sınır değil; Eyalet seçimlerinde Berlin’de %14,2, Baden Württemberg’de %15,2, Rheinland Pfalz eyaletinde ise %12,6 çift haneli seçim sonuçları bunu gösteriyor.

İŞÇİLER CİDDİ POTANSİYEL OLARAK ORTAYA ÇIKTI
Eylül’de yapılan seçimlerin en önemli verilerinden biri de faşist partinin işçiler arasında aldığı %19 dolayındaki oy oranıydı. Şüphesiz AfD’ye oy verenlerin hepsini “faşist” veya “ırkçı” olarak damgalamak doğru olmayacağı ortada. Bu oyların çoğunun “protesto” amaçlı olduğunu düşünüldüğünde bile, bu kadar işçinin neden AfD’yi seçtiğinin önümüzdeki süreçte irdelenmesi gerektiği bir yana –ki bu kendi başına da çok önemli- asıl olarak bu işçilerin yeniden kazanılması için neler yapılabileceğidir.
Seçimlerde işçi potansiyelini gören faşistler özellikle işçiler arasında yer edinmek, potansiyellerini korumak ve geliştirmek için kolları sıvadılar.
Genel seçimlerde daha çok “Alman olma”, “kültürel kimliğin korunması” vb geleneksel milliyetçi/ırkçı motifleri (AB karşıtlığı vb konularda bu kapsamda işlendi) öne çıkaran, sosyal konularda neredeyse ne diyeceğini bilmeyen (parti programı ve eyalet seçim programlarında birçok sosyal konuda çelişkili açıklamalar yapıldı) bir tablo ortaya konmuştu. Sosyal konular da somut talepler ortaya sürülmese de konuların değişik biçimlerde işlenmesi bile (asgari ücret sadece Almanlara gibi), söylemlerin ortaya atılması geniş bir işçi kesiminin de -protesto amaçlı olsa da- bu partiye oy vermesine neden olmuştu.

“İŞÇİLER ARASINDA YER EDİNECEĞİZ”
AfD’nin homojen bir parti olmadığı, içinde CDU/CSU’dan umut kesen geleneksel sağ kesimden milliyetçi neo liberal FDP seçmenine, “ulusal yanı ağır basan” SPD/Sol Parti/Yeşiller seçmenlerinden ırkçı/faşist gruplara kadar geniş bir sağ yelpazeyi topladığı yapılan araştırmalarda birçok kez ortaya konuldu.
AfD’nin, özellikle “yukarıdakiler ve aşağıdakiler” demagojisiyle sürdürdüğü propaganda işçiler arasında zemin buldu. “Yukarıdakiler” sadece politikacılar değil aynı zamanda sendikacılar, gazeteciler yeri geldiğinde şu veya bu tekelin/fabrikanın/işletmenin de yöneticileri olabiliyordu.
Saksonya eyaletinin başkenti Leipzig 25 Kasım günü, AfD ve diğer ırkçı/faşist gruplar arasındaki bağı güçlendirmeyi önüne görev olarak koyan, aylık Compakt dergisi bir konferans düzenledi. 6 yıldır düzenlenen konferans bu kez, “Muhalefet direniş demektir!” (“Opposition heißt Widerstand!”) sloganı altında gerçekleşti. Konferansın dört konusunun ortak yanı sosyal konuların daha fazla işlenmesi oldu.
Açılış konuşmasını yapan Compakt Genel Yayın Yönetmeni Jürgen Elsässer, CDU/CSU/SPD/FDP/Yeşiller gibi partiler bir yana sendikaların, “sol ve sosyalistlerin de işçileri ve onların arzu ve isteklerini görmeyecek kadar işçi sınıfından uzaklaştıklarını, ona yabancılaştıklarını” söyledi. “Madem bu böyle o zaman biz küçük adamın sorunlarıyla uğraşacağız, o zaman biz sanayi merkezlerine gidip fabrikalar da örgütleneceğiz” diyen Elsässer konuşmasını, ünlü işçi marşı “Bundeslied”in en bilinen dizeleriyle “Tüm çarklar durur. Eğer senin güçlü mavi kolun isterse” (“Alle Räder stehen still. Wenn dein starker blauer Arm es will“) sonlandırdı.
Tabi marşın orijinalinde “mavi” diye bir şey yok. Ama Elsässer’in faşist AfD’nin kullandığı renge atıfta bulunarak konuşmasına son vermesi de anlamlı. Hitler faşistleri 1920’li yıllarda olduğu gibi özellikle de egemenliklerini ilan etmelerinden sonra işçi sınıfının yanlarına çekmek için sadece demagoji değil aynı zamanda bütün değerlerini gasp ederek sahiplendikleri biliniyor. Özellikle işçi marşlarının metinlerini değiştirerek, hafızalarda yer etmiş melodileri sınıfa karşı kullanmasını da başarmışlardı.
“Sınıfa yabancılaşma”, “sınıftan uzaklaşma” geleneksel olarak sosyalistlerin kullandıkları terimler olduğu biliniyor. Bunların da AfD ve içindeki diğer faşist gruplar tarafından kullanılmaları önümüzdeki dönem bu tür demagojinin artacağını gösterdiği gibi daha köklü bir örgütlenme çalışmasının ciddi adımları olarak değerlendirmek gerekiyor. NPD, DVU, FAP ve diğer faşist partilerde geçmişte bu tür demagojik
propagandalara yönelseler de kendi örgütlenme çabalarını birkaç örneğin dışında fabrikalara ciddi bir oranda ve en önemlisi açıktan taşımamışlar, taşımaya cesaret edememişlerdi.

“ALMAN İŞÇİLERİNİN HAKLARI İÇİN”
25 Kasım günü düzenlenen konferansın ilk gündemi “Direnişi işyerlerine taşıyalım” (“Den Widerstand in die Betriebe tragen”) başlığı altında yapıldı. Konuşmacı ise Daimler Benz Untertürkheim’den “Zentrum Automobil” listesinden İşyeri Temsilcisi Oliver Hilburger (kutuya bkz.) idi.
Konuşmasında, “eyalet ve genel seçimlerde elde edilen başarıyla yetinilmemesi, muhalefet ve direnişin fabrikalara taşınması” gerektiğini söyleyen Hilburger, her tarafta “Yurtsever Listeler” (“patriotische Listen”) kurma ve “Yurtsever adayları” (“patriotische Kandidaten”) destekleme çağrısı yaptı.
“Bir Pegida gösterisine katıldığı, AfD’ye oy verdiği için Alman işçiler işten atılıyorlar” diye konuşan Hilburger, “Artık buna izin vermeyeceğiz” dedi. “Zentrum Automobil e.V.” olarak bir sendika gibi örgütlendiklerini de sözlerine ekleyen Hilburger, IG Metall, Ver.di ve DGB gibi sendikalara alternatif olduklarını söyledi.
Konferansın bu bölümünde AfD, “Ein Prozent”, “Zentrum Automobil e.V.” ve “Identitäre Bewegung” (“Özdeş Hareket”) gibi aşırı sağcı, faşist grupların temsilcileri konuşmalarında, “Alman işçilerinin haklarını koruma”, “sol sendika bürokrasisine son verme” gibi demagojiler yapıp “fabrikaların bir mücadele alanı” olarak görülmesini ve böyle çalışılmasını talep ediyorlar. Faşıst, ırkçı demagoglar 2018 Mart-Mayıs arası yapılacak BR seçimlerini bu yönde değerlendirmek için özel çalışmalara yöneleceklerini de ilan ettiler.

FAŞİSTLERE YER YOK!
Kamuya açık olarak ilk kez 10 Eylül günü Mainhardt’da “Löwen” isimli bir konaklama yerinde düzenlenen toplantıya aralarında Daimler, Audi, VW ve otomobil yan sanayisinden işçilerinde bulunduğu toplam 100 civarında katılım olduğu “Zentrum Automobil e.V. sitesinde iddia ediliyor.
Bunların ne kadarı işçi, ne kadarı değil bir yana önümüzdeki aylarda faşistlerin daha fazla işyeri toplantılarında, BR seçimlerinde kürsüleri kullanacaklarını gösteriyor. Bunlarla ilişki içinde olmayan ve bugüne kadar propagandalarını gizlice yapmayı yeğleyen ırkçıların da gün ışığına çıkmaları muhtemeldir.
Faşistler propagandalarında provokasyon ortamı yaratacakları, kendilerini “kurban” gibi göstermek için uğraşacakları da geçmiş tecrübelerden bilinen bir durum.
Buda fabrikalarda yıllardır işçilerin birliği ve sınıf kardeşliği için mücadele edenlerin önüne ciddi ele alınması gereken görevleri getiriyor. Bir tarafta ırkçıların demagojilerini deşifre ederek onların maskelerini aşağı indirmek için çaba harcanmalı diğer tarafta işçilerin gerçek sorunlarını dile getirmekten, gerektiğinde sendika bürokrasisini eleştirmekten, “şimdi zamanı değil” diyerek geri durulmamalı.
İşyeri toplantılarında –sekterliğe düşmeden- işten atmalara, çalışma koşullarının kötüleştirilmesine karşı mücadelede asıl sorunun sermaye ve onun düzeni olan kapitalizm olduğunu ortaya koyan konuşmalar yapmak, (varsa) faşist listelerin gerçek amaçlarını deşifre etmek, diğer sendika temsilcilerini de bu yönde tutum almaya teşvik etmeliyiz.

* 1863 yılında Georg Herwegh tarafından Genel Alman İşçi Derneği’nin (“Allgemeinen Deutschen Arbeiterverein”) kuruluşu vesilesiyle devrimci proletarya için yazılan bir marştır. Adı “Bundeslied” olan marş işçi sınıfının yıllarca yasaklı olan ve en tanınmış marşlarındandır. Tam metni için www.lyrikwelt.de/gedichte/herweghg1.htm sayfasına bakın


Oliver Hilburger kimdir?

2008 yılına kadar faşist rock grubu “Noie Werte” de gitarist olan Oliver Hilburger uzun yıllar CGM’nin (Hıristiyan Metal Sendikası) değişik kademelerinde görev yaptığı gibi bu sarı sendika adına işyeri temsilciliği (BR) görevinde de bulundu. Bu süre zarfında Stuttgart İş Mahkemesi’nde fahri hakimlikte yapan Hilburger’in faşist bir grupta gitarist olduğu 2007’de ortaya çıkınca görevlerinden istifa etmek zorunda kaldı. İş mahkemesinde görevini sürdürmek istemesine karşın Baden Württemberg Eyalet Mahkemesi Hilburger’i görevinden aldı.

HİLBURGER – NSU BAĞLANTISI
Faşist terör çetesi NSU’nun cinayetleri üstlendiği CD’de kullandığı müziğin “Noie Werte” grubuna ait olması nedeniyle Hilburger, Eyalet Parlamentosunun NSU komisyonu önünde ifade vermesine neden oldu. Komisyon önünde NSU ile hiçbir irtibatı olmadığını ve neden bu müziği kullandığını bilmediği ileri süren
Hilburger, NSU üçlüsüne yataklık yapan bir şahsı cezaevinde ziyaret etmek için neden başvurduğu sorusuna ise “Bu olayı hiç hatırlamadığım için nedeni konusunda kesin bir bilgi vermem mümkün değil” demişti. Bağlantı bu kadar açık olmasına karşın komisyon ve görevli savcı Hilburger hakkında suç duyurusunda bulunma ihtiyacı duymadılar.
2010 yılında yapılan BR seçimlerine “Zentrum-Automobil” listesiyle katılan Hilburger ve grubu oyların %10’u civarında bir bölümünü alarak iki kişiyle seçildiler. Aynı başarıyı 2014 BR seçimlerinde tekrarlayan grup, bu isim altında kendini bir sendika olarak örgütleme çabasında. Leipzig BMW’de bu yıl BR seçimleri için liste hazırlayan “Zentrum-Automobil” grubu Siemens’in Erfurt fabrikasına da sızmaya çalışıyor.


IG Metall: AfD ile hiçbir ortak yanımız yok!

Siemens’in Erfurt’taki jeneratör işletmelerinden işçi çıkarma planına karşı yapılan eyleme AfD’nin de katılması işçi ve sendikaların tepkisiyle karşılaştı. IG Metall sendikası merkez yönetim kurulu adına yapılan açıklamada sendikanın her türlü araçla ırkçı partinin işçilerin arasına karışıp demagoji yapmasına engel olunacağı belirtildi.
IG Metall Mitte şefi Jörg Köhlinger ve IG Metall Erfurt şefi Bernd Spitzbarth adına yapılan açıklamada Erfurt’ta 1200 işçinin katıldığı Siemens Jeneratör İşletmesi’nden işçi atılma planına karşı sessiz yürüyüşe AfD’li politikacıların parti sembolleriyle, medyanın ilgisini çekecek şekilde işçilerin arasına karışması eleştirildi. AfD Thüringen yöneticisi Höcke’nin eylemi ırkçı düşüncelerine alet etmek istediği belirtilerek buna izin verilmeyeceği belirtildi.
Sendikaya eleştiri
Sessiz yürüyüşe katılan ver.di sendikası üyesi bir kadın ise sosyal medya aracılığıyla yaptığı açıklamada, sendikaların ırkçıların AfD flamasıyla eyleme katılınmasına sessiz kaldığı eleştirisinde bulundu. Irkçı parti mensuplarının yürüyüş koluna sokulmaması için başlangıçta sadece 3 kişinin çaba harcadığına değinilen yazıda daha sonra IG Metall gençlik örgütü ve ver.di üyeleriyle Höcke ve diğerlerini izole ettikleri, bunun sonunda işçilerin de kendilerine destek verdiği belirtildi. DGB ve IG Metall’in daha önceki deneylere bağlı olarak eyleme AfD’nin de katılacağını tahmin edip önlem almaları gerektiği eleştirisi yapıldı.
AfD’den açıklama
AfD adına yapılan açıklamalarda ise partinin gençlik örgütü ve bazı milletvekilleriyle eyleme işçilerin arasında katıldığı belirtilerek, „Siemens işçileri emin olsunlar, yanlarındayz!“ açıklaması yapıldı.

Close