Written by 14:57 Allgemein

İslam din dersi kime yarar?

Almanya bir kez daha yoğun olarak İslam’ı tartışıyor. Yeni İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’in, Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un “İslam artık Almanya’nın da parçasıdır” çağrısına itiraz ederek, “İslam, Almanya’nın parçası değildir” şeklinde bir çıkış yapması, bir süredir küllenmiş “din” tartışmasını yeniden alevlendirdi.
Aynı zamanda İslam Konferansı’nın başkanlığını devralacak Friedrich’in bu çıkışı, uzunca bir süre daha İslam’ın bu ülkede normalleşmesinin kabul edilmeyeceği, bunun üzerinden farklı inançlardan insanlar arasında bölünmelerin derinleştirilmeye devam edileceği anlamına geliyor.
Bu elbette, daha önceki içişleri bakanı ya da bakanları için de geçerli idi. Ancak, onlar içine girdikleri süreçte biraz ilerlemiş, bazı tartışmaları geride bırakmıştı.
Yeni İçişleri Bakanı, artık kabak tadı veren bu tartışmaları bir kez daha gündeme getiriyor.
Ancak bakan bir yandan İslam’ın Almanya’ya ait olmadığından dem vururken, diğer taraftan bir çok eyalette İslam din dersinin kamu okullarına sokulması için ciddi adımlar atılıyor.
Bütün inançlara eşit mesafede, ortak bir “Dinler Bilgisi ve Ahlak Dersi” yerine her inancın kendi dersini verdiği, dolayısıyla gençlerin farklı dini inançlar üzerinden kutuplaşmasının zemini yaratılıyor.
Uzun süredir kamu okullarında İslam din dersinin okutulması yetkisinin kime verileceği yönünde yapılan tartışmalar, giderek sonuca ulaşıyor.
İslam Konferansları çerçevesinde başlatılan süreç ve dört büyük İslami kurumun Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (KRM) adı altında bir araya getirilmesinden sonra, din dersi yetkisinin bu kuruma verilmesi konusunda prensipte uzlaşma sağlanmıştı.
KRM çatısı altında bir araya gelen DİTİB, İslam Konseyi (Milli Görüş), İslam Kültür Merkezleri (Süleymancılar) ve Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD) de asıl olarak din dersi yetkisini birlikte almak, devlete karşı muhatap olmak amacıyla, bir bakıma zorunlu olarak bir araya gelmişlerdi.
İslam din dersi yetkisinin, bu kurumların çatı örgütüne verilmesinin ilk ciddi adımı en büyük eyalet Kuzey Ren Vestfalya’da atıldı.
SPD ve Yeşiller’in hükümette olduğu eyalette 22 Şubat günü, söz konusu dört kurumun temsilcisi ile Eyalet Okul Bakanlığı arasında İslam din dersinin kamu okullarında okutulması için bir protokol anlaşması imzalandı.
Buna göre, İslam inancından öğrencilere de tıpkı Hıristiyan inancından olan öğrencilere “dini cemaat” statüsü kazanan İslami kurumların belirlediği çerçevede ders verilmesi için Okul Yasası’nda gerekli değişiklikler yapılacak.
Değişikliğin tamamlanmasından sonra eyalet çapında Müslüman inancından 320 bin öğrenciye İslam din dersi bir seçenek olarak sunulacak.

HESSEN’DE DİTİB SANCISI
İslam din dersi konusunda benzer bir gelişme de Hessen Eyaleti’nde yaşanıyor. Din dersi yetkisinin, “dini cemaat” olma statüsü tanınan Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) eyalet örgütüne verilmesinin gündeme gelmesi üzerine eyalet başbakanı ve uyum bakanı, DİTİB’in doğrudan Ankara’dan yönetildiğini, bu yüzden de bu örgüte yetki verilmesinin sakıncalı olduğuna işaret ettiler. Hessen Başbakanı Volkert Bouffier, “DİTİB, Türkiye’nin Din İşleri Başkanlığı gibi görünüyor. Bu yüzden de eyaletimizde İslam din dersinin Ankara tarafından yönlendirilmesini istemiyoruz. Yetki almak için başvuruda bulunan DİTİB’in bağımsız olup olmayacağı, içeriğinin ve öğretmenlerinin bağımsız bir şekilde belirlenip belirlenmeyeceği inceleniyor. 2-3 ay içinde bu kuruma yetkinin verilip verilmeyeceği karara bağlanacak” dedi.

DİTİB BÜTÜN EYALETLERDE YETKİYİ ALMAYA ADAY
DİTİB sadece Hessen’de değil bütün eyaletlerde “dini cemaat” statüsü kazanarak İslam din dersi yetkisini almak için girişimler başlatmıştı. Bu konuda tüzüğünü değiştirerek eyaletler düzeyinde örgütler kurmaya yönelmişti. Bu aynı zamanda Federal İçişleri Bakanlığı’nın da bir tercihiydi. İçinde Milli Görüş, İKM ve ZMD gibi örgütlerin olduğu KRM yerine sadece Türkiye’nin uzantısı olan DİTİB’e yetki vermeye meyilli olan Almanya, bu örgütü aynı zamanda Türkiye ile diplomasi trafiği üzerinden de kontrol etmeye çalışacak.

DERTLERİ  BİRLEŞTİRMEKTEN ÇOK BÖLMEK
Almanya’da yıllardan beri Türkiye kökenli göçmenlerin dini ve milli duygularını suiistimal ederek çalışmalar yapan kurumların İslam din dersine talip olması, okullarda farklı uluslardan ve inançlardan gelen öğrenciler arasında din temelinde bölünmeleri ve önyargıları körüklediği ortada. Bu bölünmeden nemalanan Alman siyasileri de bu kurumlara özel olarak destek veriyorlar. Bu yüzden de İslam din dersinin kamu okullarında resmi olarak okutulması sorunları çözmek yerine artıracak.
Farklı inançlardan ve kökenlerden gelen öğrencileri birbirine yakınlaştıran ortak bir dinler tarihi ve ahlak dersi okutulması ve dini inancın okulların dışında kişilerin özel sorunu olması gerektiği yönündeki yaklaşım hayata geçirilmediği sürece, okullarda din üzerinden bölünmeler artacak, önyargılar kışkırtılacak görünüyor. (YH)

Close