Federal Anayasa Koruma Dairesi (BfV) tarafından hazırlanan ve bazı medya organlarına sızdırılan 1108 sayfalık rapordaki tartışmalı bölümler, şimdiden raporun ciddiyetini tartışmaya açtı. AfD’nin “kesinlikle aşırı sağcı” olarak tanımlanmasına yol açan raporda Freie Wähler Partisi lideri ve Bavyera Başbakan Yardımcısı Hubert Aiwanger’e de yer verilmiş. Raporda AfD’nin özellikle etnik kökene dayalı halk anlayışına dair örnekler ve sosyal medya paylaşımları yer alıyor. Sorunlu bölümler ise şu şekilde sıralanıyor:
1. Hubert Aiwanger’in durumu:
Raporun birkaç sayfası, Bavyera Eyaleti Başbakan Yardımcısı ve Freie Wähler Partisi Başkanı 54 yaşındaki Hubert Aiwanger’a ayrılmış. 30 yıldan fazla bir süre önce, 11. sınıf öğrencisi olan Aiwanger’ın çantasında bulunan Holokost’u alaya alan bir broşürü hatırlatılıyor. BfV’a göre, 2023’teki kamuoyu tartışmalarında AfD’li Björn Höcke’nin bunu Aiwanger’ın basit bir “gençlik hatası” olarak nitelendirmesi “kabul edilemez” olarak değerlendiriliyor ve bu Höcke’nin radikal bir aşırı sağcı olmasına kanıt olarak sunuluyor.
BfV’nin doğrudan ifadesi şöyle: “Höcke’nin, 16-17 yaşında biri tarafından yazılan, Nazizm’i yücelten ve en vahşi imha fantezilerini içeren, kendisinin de antisemitik olarak tanımladığı bir broşürü hafife alması, insan onuruna aykırı antisemitizmi de normalleştirmektedir.” Broşürün yazarı, o dönemde Hubert Aiwanger değil, onun ağabeyi olarak ortaya çıkmıştı.
2. Ampel Koalisyonuna Eleştiri
AfD’nin hükümeti sert şekilde eleştirmesi de raporda yer alıyor. Örneğin, 356. sayfada AfD’nin yabancı düşmanlığının kanıtı olarak, partinin 2023’te Facebook’ta yaptığı bir açıklamayı gösteriyor. AfD, Trafik Lambası Koalisyonu’nun yabancılar için “Kalıcı oturum fırsatı” düzenlemesiyle “ülkenin satılacağı” uyarısında bulunmuştu.
3. AfD-“Flüge” kanadının durumu
Partinin en radikal kesimini oluşturan “Flüge” ağı hâlâ aktif. Anayasa Koruma Teşkilatının bu net teşhisi oldukça dikkat çekici. Resmi olarak dağıtılmış olsa da, grubun kurucuları arasında Thüringen AfD eyalet başkanı Björn Höcke de vardı. Grup, Bernd Lucke ve Jörg Meuthen gibi ılımlı liderleri tasfiye etmek için kullanılmıştı.
4. Antisemitizm
Yahudi karşıtı önyargıların artık dolaylı ifadeler, semboller veya kod kelimelerle dile getirildiği belirtiliyor. Örneğin, “küreselciler”in göç aracılığıyla ulusların birliğini bozmak istediği veya finans elitlerinin halkları köleleştirdiği iddiaları yer alıyor. Raporda, AfD’li politikacıların bu tür ifadeleri sıkça kullandığı örneklerle gösteriliyor. Özellikle Macar asıllı Yahudi-Amerikalı finansör George Soros, “şeytani bir kuklacı” olarak resmediliyor.
Raporda partinin “baskın bir antisemitik çizgisi” olmadığına da dikkat çekiliyor. Hatta son dönemde AfD’de antisemitizm belirtilerinin “daha az gözlemlendiği” not ediliyor. AfD İslam düşmanı görüşleri nedeniyle İsrail’e destek veriyor. Geçmişte ise Neonaziler sık sık Yahudi ve İslam düşmanlığı yapıyordu.
5. Kaynak Koruma
Anayasa Koruma Teşkilatı’nın raporunun gizli tutulmasının nedeni, “kaynakları korumak ve istihbaratın nasıl elde edildiğine dair ipuçları vermemek” olarak açıklanmıştı. AfD içindeki gizli bilgi sağlayıcıların kimliğinin açığa çıkmamasına özen gösterilmişti.
Ancak raporda çok gizli kaynaklara dair bir iz yok. Kurum, 24. sayfada delil olarak “program belgeleri, yayınlar, sosyal medya açıklamaları ve kamuya açık ifadeler”i işaret ediyor. Yani, asıl olarak gizli ajanlara ihtiyaç duyulmayan açık kaynaklardan elde edilen bilgiler raporda yer alıyor.
AfD’nin aşırı sağ yayın Compact veya “Ein Prozent” derneğini desteklemesine dair şüpheli finansal akışlar, Federal Mali İstihbarat Birimi’ne (FIU) bildirilmiş. Ancak bunlar için de somut bir bilgi bulunmuyor. Halbuki bunun için banka hesap hareketlerine ulaşmak yeterli. (YH)