Written by 15:23 Allgemein

Kamu emekçileri kararlı

130 bin kamu emekçisi uyarı grevlerine çıkarak, ücret TİS görüşmelerinde taleplerini elde etmek için mücadelede kararlı olduklarını ortaya koydular.

 

Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di, TİS döneminde bu kez fazla zaman kaybetmeden onbinlerce emekçiyi uyarı grevine çağırdı. Bir haftaya yayılan uyarı grevlerine Almanya genelinde 130 bin emekçi katıldı. 5 Mart”ta Hessen, Rheinland Pfalz ve Saarland eyaletlerinde başlayan uyarı grevleri hafta içinde bütün ülkeye yayılmıştı.

Temizlik işçileri, tramvay ve otobüs şoförleri, sağlık emekçileri ve belediyenin değişik dairelerinde çalışanlar, bir-iki saatle tam gün arası değişen uyarı grevleriyle varlıklarını hissettirdi. Kamu emekçileri yıllarca feragatin ardından alım güçlerinin artmasını istiyorlar.

 

YAPTIĞIMIZ İŞİN BEDELİNİ İSTİYORUZ!

Kamu emekçileri, geçtiğimiz yıllarda bütün işçi ve emekçiler arasında en fazla kayıpları olanların başında geliyor. Ver.di’nin hesaplarına göre son 10 yıldır reel ücretler gerilediği gibi yüzbinlerce işyeri de yok edildi. 1991 yılında kamu alanında 5,7 milyon emekçi çalışırken bugün bu rakam 3 milyonun altına geriledi.

Hükümete gelen bütün partilerin şimdiye kadar kamu alanına yönelik yaptıkları tek şey kısıtlama oldu. “Kasalar boş” gerekçesiyle kamu hizmetleri aşağı çekildiği gibi kamu çalışanlarının sayısı da azaltıldı. İşini kaybetmeyenler için ise bu süreç çok ciddi ücret kayıplarının yaşandığı bir dönem oldu.

Aynı zamanda birçok alanda kamu hizmetleri, temizlik, toplu taşımacılık, kamuya ait yerel enerji şirketleri tümden ya da kısmen özelleştirildi. Kamu emekçileri için ücretlerden feragat, daha fazla ve esnek çalışma çoğu kez ise işsizlik anlamına gelen bu saldırılar vatandaşlar içinse daha az hizmet daha fazla harç anlamına geliyordu.

Fakat şimdi kamu emekçileri, “Yeter artık, yaptığımız işin bedelini istiyoruz” diyerek mücadele ediyorlar. Şüphesiz bu TİS dönemi sonrasında da kamu emekçileri yaptıkları işin gerçek bedelini alamayacaklar, ama en azından kayıpları azalacak. Çünkü yeni saldırılara ve gasplara karşı sessiz kalmayacaklarını, bunların geri püskürtülmesi için mücadeleye hazır olduklarını ortaya koyuyorlar.

 

KASALAR NEDEN BOŞ?!

Ver.di Sendikası en azından aylık 200 Euro olmak üzere genelde yüzde 6,5 ücret zam talebini açıkladıktan sonra neredeyse kıyamet koptu. Federal ve yerel düzeyde kasaların boş olduğunu, devletin çok ciddi borç içinde olduğunu söyleyen Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich (CSU) ve Münih Belediyesi Personel Müdürü Thomas Böhle (SPD) yaptıkları açıklamalarda. “Sendika gerçekçi ve uzlaşmacı bir tutum sergilemeli. Kamuda yapılan her ücret zammı vatandaşın sırtındaki yükün atması anlamına geliyor” dediler.

Almanya’nın genel kamu borçları 2 trilyonu aştığı doğru. Bunların 1,3 trilyon Euro’su federal devletin aldığı borç iken yerel belediyelerin borcu 129 milyar Euro düzeyinde. Devlet kasalarının boş olmasının asıl nedeni son 20 yıldır hükümete gelen bütün partilerin ilk icraat olarak işletme vergilerini düşürmesidir. Tekellerin kar rekorları devletin vergi gelirine neredeyse hiç yansımıyor.

Diğer yandan son yıllarda kamu emekçilerin ücretlerinden ve diğer sosyal haklarından sürekli feragat etmeleri de borçların azalmasına neden olmadı. Çünkü devlet işçi ve emekçilerden kestiklerini sermayeye aktarıyor. Bu nedenle kamu emekçilerinin feragat etmeleri için hiçbir neden yok.

 

MÜCADELEYE DEVAM!

Kamu patronları ikinci tur görüşmeler öncesinde ilk tekliflerini sundular. İki yıla yayılan bir süre için 3,3 (kutuya bkz.) ücret artışını ve bir takım sözde iyileştirmeleri içeren teklif gerçek ücretlerin düşmesini içeriyor. Ver.di TİS Komisyonu ilk etapta bu teklifi “kabul edilemez” diye geri çevirdi.

Benzeri bir durum 2010 yılında da yaşanmıştı: Yüzde 5 ücret talebiyle görüşme masasına oturan Ver.di daha sonra, görüşmelerin çıkmaza girdiğini ilan etmişti. Bunun üzerine devreye giren “Uzlaşma Komisyonu”nun önerisine, 26 aylık bir süre için yüzde 2,3’e imza atmıştı.

Yine aynı durumla karşı karşıya kalmamak için bu kez daha uyanık olunması, yapılan uyarı grevlerini “tabandaki basıncı almak için” değil işverenin üzerindeki baskıyı artırmak için kullanılmasına dikkat edilmesi gerekiyor. Bunun için uyarı grevlerinin ve protestoların en yaygın bir biçimde yapılmasından başka yol yok. Yapılan kamuoyu yoklamaları halkın ezici çoğunluğunun kamu emekçilerinin taleplerini desteklediğini gösteriyor. Bunu da mücadelenin güçlenmesi için değerlendirmek gerekiyor.

 

TEKLİFTE NELER VAR?

Bilindiği gibi Ver.di 12 aylık bir sözleşme süresi için aylık en azından 200 Euro olmak üzere yüzde 6,5 ücret zammı talep ediyor. Meslek eğitimlerini bitiren çırakların süresiz işe alınmasını talep eden sendika aynı zamanda çıraklara ödenen maaşların da 100 Euro yükseltilmesini talep ediyor.

Buna karşılık olarak kamu işverenleri ise 24 aylık bir süre için yüzde 3,3 ücret artışı (Mart + Nisan 0 zam, Mayıs 2012’den itibaren yüzde 2,1, Mart 2013’den itibaren yüzde 1,2 ücret zammı), bir kereliğe mahsus 200 Euro ikramiye, çıraklara ise bir kereliğe mahsus 40 Euro ikramiye ödenmesini, mesleğini en azında orta derece (3 notu) ile bitirenlerin 12 aylığına işe alınmasını öneriyorlar.

Teklifi değerlendiren Ver.di Genel Başkanı Frank Bsirske, “bu çok düşük bir teklif. Önerilen ücret zammı, iki yılın ortalamasında yılda yüzde 1,77 ücret zammı anlamına geliyor. Bu ne geçmiş dönemin ücret kaybını nede şuan içinde bulunduğumuz dönemin enflasyon artışını bile karşılamıyor” dedi.

 

UZLAŞMA KOMİSYONU NASIL İŞLİYOR?

Uzlaşma komisyonunun nasıl işlediğine geçmeden önce bunun nasıl gündeme geldiğini hatırlatmakta fayda var. 1974 yılında dönemin kamu sendikası ÖTV (Kamu, Taşımacılık ve Ulaşım) yüzde 15’lik ücret artşı talebini ileri sürmüştü. Görüşmelerin çıkmaza girmesi ardından yapılan grev oylamasında kamu emekçilerinin ezici çoğunluğu grevden yana oy kullanmışlardı. 300 bin emekçinin katıldığı ve üç gün süren grevle kamu emekçileri yüzde 11’lik ücret zammını elde etmişlerdi.

TİS dönemi ardından hükümet (SPD/FDP)ve muhalefet (CDU/CSU) partileri ortak hareket ederek ÖTV üzerinde çok ciddi bir baskı oluşturdular. Dönemin CDU Genel Sekreteri Kurt Biedenkopf, kamu sektöründe imzalanan sözleşmelerin parlamento tarafından onaylanmasını içeren bir yasa tasarısı bile hazırlatmıştı. Büyük koalisyon, sendikaya iki seçenek sunuyordu. Ya bir “uzlaşma komisyonu” kurulmasına onay verecekti ya da parlamento yasa değişikliğine giderek bütün TİS’lerin parlamento tarafından onaylanmasını sağlayacaktı.

Hükümetin baskısının yanı sıra diğer DGB sendikaları da ÖTV üzerinde baskı kurmuşlardı. Sendika bürokrasisi sorunu emekçilere taşıma ve mücadeleyle çözme yerine sermayenin hükümetine boyun eğdi ve “uzlaşma komisyonu” önerisini kabul etti. “Uzlaşma Komisyonu” ile ilgili en son sözleşme* 30 Eylül 2002’de hükümet ve sendikalar (ver.di, GEW, IG BAU, DBB ve Marburger Bund) arasında imzalandı.

 

KOMİSYON BAĞLAYICI DEĞİL!

Uzlaşma komisyonunda toplam 12 sendikacı ve 12 işveren temsilcisi ve iki eş-başkan bulunuyor. Başkanlar iki yıllığına TİS taraflarınca atanıyorlar dönüşümlü olarak oy kullanıyorlar.

Komisyonun gündeme gelmesi için önce TİS görüşmelerinin çıkmaza girmesi gerekiyor. Taraflardan biri görüşmelerin çıkmaza girdiğini ilan etmesiyle birlikte her iki tarafın 24 saat içinde uzlaşma komisyonunu devreye sokma hakkı var. Komisyon en geç üç işgünü sonra toplanıyor ve en geç 10 işgünü içinde bir uzlaşma önerisi sunuyor.

Komisyon önerisinin hiçbir bağlayıcılığı yok. Yani sendikanın Büyük TİS Komisyonu, önüne sunulan öneriyi reddedip grev oylaması kararı alabilir. Fakat bu tür durumlarda tabanda ciddi bir tepki olmaması durumunda uzlaşma komisyonunun önerisi kabul ediliyor. Son yıllarda kamu alanında imzalanan sözleşmeler genelde bu yoldan imzalandı.

 

*Sözleşmenin ayrıntıları için bkz.:

tarif-oed.verdi.de/tarifrunden/schlichtungsvereinbarung/data/schlichtungsvereinbarung.pdf

 

Close