Written by 12:26 HABERLER

KCK’den BAAS’a değişim ve bölgesel dengeler

 Yusuf Karataş

 

Kongra Gel’in 9. Genel Kurulu’nda KCK yapılanmasında değişime gidilmesinin ne anlama geldiği üzerine çeşitli yorumlar yapılıyor. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan’ın yerine eşbaşkanlar olarak Cemil Bayık ve Besê Hozat’ın getirilmesini ‘şahinler’in başa geçmesi olarak değerlendiren de var, askeri kanadın yerini siyasi kanadın alması olarak görenler de… Oysa yeni oluşturulan KCK Genel Başkanlık Konseyi’nde bu üç isim de var. Bu arada Karayılan’ın, örgütteki dengeler bakımından önemli bir isim olduğu için iki dönem sınırlamasına rağmen Öcalan’ın isteği üzerine üç dönem (9 yıl) yürütme konseyi başkanlığı yaptığını hatırlatmak gerekiyor. Elbette bu konuda çok şey söylenebilir ancak bu değişimin de Öcalan’ın isteği üzerine yapıldığı ve yeni döneme hazırlık anlamı taşıdığı açıktır.
Örgütteki değişim kadar Kongra Gel’in genel kurulunda açıklanan yol haritası da gelecek dönem politikasının anlaşılması bakımından önem taşıyor. Bu yol haritasında öncelikle Öcalan’ın, Kürt sorununun çözümü için yürüttüğü görüşme sürecine bağlı kalınacağı vurgulanıyor. Yine Rojava’da (Suriye’de) üçüncü çizgi olarak tanımlanan Esad rejimi ve muhalifler arasındaki çatışmaların dışında kalma tutumunun sürdürülmesi ile İran’la PJAK arasındaki ateşkesin devamı kararı, Kürtlerin bölgesel dengeler içindeki pozisyonu bakımından önem taşıyor. Tabii bu kararları bölgede yaşanan ve Kürtlerin geleceği bakımından önem taşıyan diğer gelişmelerden ayrı düşünmemek gerekiyor.
Bu gelişmeler neydi dersek; birinci olarak, Rojava’daki Kürtlerin oluşturduğu Kürt Yüksek Konseyi’nin Moskova’da Rusya Dışişleri Bakanlığı ile yaptığı görüşmelerden sonra Suriye Kürtlerinin Cenevre 2 Konferansı’na katılması kabul edildi. Mayıs ayından bu yana yapılması tartışılan bu konferansın yapılıp yapılamayacağı (son günlerde Ağustos ya da Eylül’de yapılabileceği konuşuluyor) bir tarafa alınan bu karar, Kürtlerin bağımsız bir güç olarak uluslararası alanda kabulünün önünü açmıştır. İkinci olarak Irak’ta Maliki Hükümeti ile Kürdistan Federe Yönetimi arasındaki gerilim önemli oranda giderildi. Maliki ile Barzani arasında yapılan doğrudan görüşmelerde tartışmalı konularda uzlaşmaya varıldı. Bununla birlikte düşünülebilecek bir diğer gelişme de, Barzani’nin başkanlık süresinin 2 yıl uzatılması oldu. Son dönemde PKK ile yakınlaşmasıyla dikkat çeken YNK, Barzani’nin başkanlık süresinin uzatılması konusunda KDP ile uzlaştı. Bu uzlaşmanın diğer bir önemli sonucu da 2009’dan beri yapılması tartışılan ama bir türlü yapılamayan Kürt Ulusal Konferansı’nın yapılması yönünde yeni adımların atılması oldu. Bu konferansın Ağustos’ta yapılması için bu günlerde Hewler’de (Erbil) heyetler arasında görüşmeler yapılıyor. Bu gelişmelerin toplamı üzerinden söylemek gerekirse;  aralarında hâlâ önemli anlaşmazlıklar olmasına rağmen, Kürtler, bölgesel dengeleri lehlerine çevirecek adımlar atmaktadır.
Bölgesel gelişmeler üzerinden pozisyonunu sağlamlaştıran bir diğer siyasi güç de Suriye’deki Esad rejimi. Esad’ın ne zaman gideceği üzerine siyasi loto oynayan bölgesel güçlerin koltukları sallanırken, Esad yerinde duruyor. Üstelik Esad, kendisine ömür biçenlere meydan okurcasına Baas Partisi’nin Ulusal Yönetim Merkez Komitesi’ni yenileyerek olası bir ‘geçiş hükümeti’ için adı geçen Faruk El Şara’nın da içinde ye aldığı eski yöneticileri görevlerinden aldı. İran rejimi ve Lübnan Hizbullahı’nın açık desteğini alan Esad rejimi, silahlı muhalefeti önemli oranda püskürtmüş durumda. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin darbe ile devrilmesi ve Suriye’de silahlı muhalefetin iki kanadı arasında yaşanan çatışmalar (geçtiğimiz günlerde El Kaideci Nusra Cephesi, Laskiye yakınlarında bir ÖSO komutanını öldürdü) ise Esad’ın pozisyonunu güçlendiren diğer gelişmeler. Zaten Esad’ın giderek pozisyonunu güçlendirmesi, ABD ve müttefikleri için Cenevre 2 Konferansı’nın yapılmasını zora sokan en önemli faktör durumunda bulunuyor.
Peki, bu gelişmeler AKP Hükümeti için ne anlama geliyor?
Tek cümleyle bu gelişmeler, AKP’nin Kürt sorununda çözüme ayak direme ve Bölgeye müdahale olanaklarını giderek zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla AKP’nin siyasi ömrü bakımından bu gelişmeleri nasıl okuyacağının giderek daha önem kazandığını söyleyebiliriz.

Close