Written by 14:16 Allgemein

Kiralık işçilik yasaklansın

Gazete ya da televizyonlarda büyük tekellerin yıllık bilançoları açıklandığında duyduğumuz yüksek meblağdaki kârların nasıl elde edildiğini genellikle pek düşünmeyiz. Biraz dikkatli bakıldığında ise, işverenlerin karlarındaki bu artışla, işçilerin daha ucuza çalıştırılmasının atbaşı gittiğini görürüz. Çünkü kar artışının temel yollarından biri, işgücünün fiyatının düşürülmesidir. İşçiye ödenen ücret aşağı çekildikçe işverenin sağladığı kar yukarıya çıkmakta.

Birçok ülkede olduğu gibi Almanya’da da ucuz işçi çalıştırmanın önemli araçlarından biri kiralık işçi uygulaması. Aralarında büyük ölçekli üretim yapan firmaların da olduğu işletmeler, adeta modern simsarlık yapan kiralık işçi şirketlerine başvurarak her an işten atabileceği, daha ucuz, daha örgütsüz işçi kiralama uygulamasına giderek daha fazla başvurmaya başladılar. Bazı tekeller ve büyük şirketler, kendileri işçi kiralama firması kurarak aracı şirketleri aradan çıkartıyorlar.

Son rakamlara göre, Almanya genelinde bir milyona yakın işçi, kiralık firmalar üzerinden insanlık dışı ağır sömürü koşullarında “ikinci sınıf işçi” olarak çalıştırılıyor. IG Metall sendikası, bu rakamın 2012 yılına kadar 2 milyonu aşmasını bekliyor.

AYNI BANTTA FARKLI ÜCRETLER

Böylece aynı bant başında, aynı fabrikanın çatısı altında üretim yapan işçiler arasında yüksek ve düşük ücretliler yaratıldı; işçiler arasındaki rekabet ve bölünmüşlük daha da derinleştirilmiş oldu.

Kiralık işçilik ve bu uygulamanın üretime nasıl yansıdığı, Köln’ün kalbi sayılan Ford Fabrikasında çalışan işçilerle yaptığımız söyleşilerde de kendini açık olarak gösteriyor. Aynı bantta aynı otomobili üreten işçiler, “ana işçiler” ve “kiralık işçiler” olarak bölünmüş ve aldıkları ücretler arasında büyük farklar yaratılmış. Daha ucuza ve daha zor koşullarda çalıştırılan kiralık işçiler ana firmada çalışan işçilerin kendilerine tepeden baktığını düşünürken, ana firmadaki işçiler de kiralık firmalardaki işçilerin kendilerine karşı bir baskı aracı olarak kullanıldığını dile getiriyorlar.

Bir fabrikanın çatısı altında aynı işi yapan ama farklı ücretler alan işçiler arasında yaratılan bu “sınıf farkı”nın bitirilmesi, aynı işi yapanların aynı ücreti alması gerektiği gerçeği uzun süreden beri sendikalar tarafından da görmezden gelindi. Her gün işçilerin canını, kanını emen kiralık işçi firmalarının asıl olarak bütün işçilere karşı sermaye tarafından kullanıldığı ve bunlara karşı bir şeylerin yapılması gerektiği üzerinde durulmadı.

Kiralık firmalarda genellikle göçmen işçilerin çalıştırılması, aynı zamanda göçmenlerin ucuz işgücü olarak, ücretlerin düşürülmesi, çalışma koşullarının kötüleştirilmesi için nasıl kullanıldığını da ortaya koyuyor.

Yeterli derece Almanca’sı, mesleği olmayan Türkiye kökenli ve diğer uluslardan işçilerin önemli bir bölümü, içine itildikleri bu ağır sömürü koşulları karşısında yapılabilecek çok fazla bir şeyin olmadığını düşünerek, adeta kaderlerine razı olmuş gibi davranıyorlar. Ama ne var ki, mevcut sömürü koşullarını kabullendikçe, daha fazla baskı ve dayatma ile karşı karşıya kalmaktalar.
İşçi sınıfı ve emekçiler, aynı işi yapan, aynı bandın başında çalışan işçilerin eşit ücret alması için küçümsenmeyecek mücadeleler sürdürdü ve bu konuda önemli başarılar da kazandılar. Ama, “işyerinin korunması”, “kriz” gibi gerekçelerle bu kazanımların bir bölümü işçilerin elinden alındı, kölelik koşulları farklı biçimler altında daha da derinleştirildi.

Geç de olsa, sendikalar iş piyasasında, işletmelerde ve fabrikalarda işçiler arasında bölünmeyi arttıran, sömürüyü katmerleştiren ve örgütsüzleşmeyi beraberinde getiren bu uygulamaya karşı seslerini çıkarmaya başladılar.

24 Şubat’ta ülke genelinde sendikaların öncülüğünde yapılacak eylemler, kiralık işlerin yasaklanması, eşit işe eşit ücret talebinin güçlü bir şekilde dile getirilmesi için önemli bir fırsattır. 24 Şubat ve ondan sonra yapılacak eylemlere güçlü katılım bu mücadelede önemli bir adım olacaktır. Ağır sömürü koşulları emekçiler açısından bir kader veya ‘ekonominin gerekleri’ değil; işverenlerin daha fazla kar hırsının bir sonucudur. (Köln/YENİ HAYAT)

‘Plastik tabak gibi kullanılıp atılıyoruz’

Köln Ford’a işçi kiralayan Faurecia firmasında çalışan kiralık işçiler Özgür Aras ve Hamza Akdoğan gazetemizin sorularını yanıtlayarak, yaşadıkları sorunları ve isteklerini anlattılar.

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

2000 yılında Almanya’ya geldim. İlk iki yıl demiryollarında bir kiralık işçi firmasında çalıştım. 8 yıldır da Ford’a kiralık işçi veren Faurecia firmasında çalışıyorum. Ford’un içinde kapı üreten bir firma.

Firmada kaç kişi çalışıyor? Çalışanlar daha çok hangi ülkeden geliyor?

Bizim firmada yaklaşık 500 işçi çalışıyor ve bunların büyük bölümü Türkiyeli. Çoğu da Türkiye’den yakın zamanda gelmiş olanlar. Faurecia işçileri ile Ford’un kendi işçileri arasında her şeyden önce çok büyük bir ücret farkı bulunuyor. Ford’a bağlı olarak çalışan işçiler yaklaşık 2 bin 200, 2 bin 300 Euro maaş alırken, biz en fazla 1650 Euro maaş alabiliyoruz. Bizim altımızda bulunan kiralık firmalarında ise işçiler en fazla 900 ila 1100 Euro arasında maaş alıyorlar. Özellikle en alttaki kiralık işçilerin durumu işler açısı.

Bu büyük çelişki ve uçurum işçiler arasında nasıl tartışılıyor, konuşuluyor?

Doğrusunu sorarsanız, işçilerin çoğu şu anda bulundukları duruma şükür ediyorlar. Yapılacak hiç bir şeyin olmadığını söyleyerek, “Dışarıdaki zor koşulları biliyorsun. Aklını başına al, kötü de olsa, az para alsan da şu anda bir işin var” diyorlar.

Yıllardır taşeron firmada çalışan bir işçi olarak bu ücret ve çalışma koşulları konusundaki haksızlık sizi nasıl etkiliyor?

Hangisini anlatayım bilmiyorum. İlk önce en alttaki taşeron firmada çalıştım. Çok sancılı bir süreçti. Bende yarattığı en büyük rahatsızlık kişiliksizleşme idi. Yani, kesinlikle itaatkar olacaksın, hastalanmayacaksın.

Benim için başka bir acı bir gün de, çocuğum hasta olduğu zaman hastaneye gittiğimde, beni arayarak sabah işte olmamı istemeleriydi. Çocuğum gerçekten hasta olduğu halde, bana “yalan söylüyorsun” dediler. Ama bir kaç saat sonra hasta çocuğum yaşamını yitirdi. İki hafta rapor aldıktan sonra işe gittiğimde bana, “Halen işten atılmadıysan bize dua et, sana acıdık” dediler. Bu benim için epey zor bir durumdu.

Ücretler dışında sosyal haklar konusunda ne türden farklılıklar var?

Aslında biz kiralık işçiler ile Ford’un ana işçileri birbirinden yalıtılmış durumda. Bizim bölümdeki işçiler Ford’un işçilerini görmüyor. Bu yüzden ana firmadaki işçilerin koşullarını çok da bilmiyoruz. Ama bizimle aynı yerde olan diğer taşeron firmaların işçilerinin hangi koşullarda çalıştığını, hangi haklara sahip olduklarını ya da olmadıklarını biliyoruz.

Bizim firma ile alttaki firma arasında da büyük farklılıklar bulunuyor. Bu çelişkiyi her gün yaşayarak görüyoruz. İlk işe başladığım dönem mola odasında sendikacı ile Faurecia firmasının işçisi arasında geçen konuşmaya kulak misafiri oldum. Sendikacı işçiye, kendileri açısından kiralık işçi firmasının yararlarını anlatıyordu: “Eğer bir kriz olursa ilk önce gemiden denize atılacak bunlardır. (En alttaki kiralık işçi firmasını kastederek). Bu yüzden içimiz ferah olsun. Fazla korkmamıza gerek yok”.

Acı olan bu sözleri bir sendikacıdan duyuyor olmamdı. Ona göre, en alttaki kiralık firmanın işçileri için pazarlık etmeye gerek yoktu.

O an kiralık işçileri, pikniğe gittiğimizde kullanıp atılan plastik bardaklar ve tabaklara benzettim. Onların, porselen gibi kırılma ya da yıkanma diye bir derdi yoktu. Kullanılıp atılıyorlar!

Araba üretiminde sizinle ana firma ve diğer firmalar arasındaki ilişki nasıl?

Ana firmasıyla, taşeronuyla hepimiz aynı bandın etrafında aynı arabayı yapıyoruz. Ford’un içinde banda kapı bindiriliyor ve bize geliyor. Biz de içini dolduruyoruz. 500 metre uzunluğundaki bantın etrafında farklı maaşlar alan işçiler var. Benzer bir durum motor ve diğer parçalar için de geçerli.

Firma içinde işçiler arasındaki ilişkiler nasıl?

Kiralık işçilik, aynı zamanda işçiler arasında büyük bir yabancılaşmayı da beraberinde getiriyor. Çalışan işçiler sürekli değişiyor. Çalışma koşulları zor olduğu için sürekli işten çıkma, atılma söz konusu. 5 yıl içinde sadece 13 arkadaşım kaldı. Bu durum aynı zamanda sendikalaşmanın, birlik olmanın da belini kırıyor. Sürekli değişimin olduğu fabrikalarda kalıcı bir mücadele vermek neredeyse olanaksız.

Son zamanlarda dikkat çeken bir durum da, kiralık işçiler arasında psikolojik nedenlerden ötürü hastalananların sayısının oldukça artması. Bu da çalışma koşullarının ağırlığını gösteriyor.

Bütün bunlara karşı ne yapmak gerekiyor?

Bizim işyerimizde, sendika temsilcisi bizim dilimizi anlayabilecek birisi. Bu bizim şansımız. Buradan hareketle, diğer işçiler arasında bir bilinçlendirme, aydınlama yapabiliriz. Milliyetçilikten etkilenmiş, kaderci insanların olaylara bakış açısını değiştirmek gerekiyor.

Sendikaların kiralık işçiliğe karşı bir kampanya düzenlediği ve 24 Şubat’ta bir eylem kararı alındığını ilk olarak sizden öğrendik. Bu konuda bize hiç bilgi verilmedi.

Köle pazarı gibi

Hamza Akdoğan:

Kaç yıldır Faurecia’da çalışıyorsunuz?

9 yıldır. Benimle beraber aynı hallede başka firmalara ait kiralık işçiler de var. Onların durumu bizimkinden çok daha kötü. Bu durum beni çok fazla etkiliyor. Aynı işi yaptığımız halde, hatta onlar bizden daha fazla çalıştığı halde daha az ücret alıyorlar. Alt kiralık firmalarda çalışanlar sürekli bir üst firmaya geçerek durumlarını iyileştirmeye çalışıyorlar.

Paydos yaptığımızda, eğer bir işçi trafikte kalmış ise gelene kadar en alttaki kiralık firma işçisini çalıştırıyorlar. Onların hastalanma, gecikme hakkı yok.

Peki bu durum işçiler arasında nasıl karşılanıyor? Ne yapmak gerekiyor?

İşçilerin bir bölümü gerçekten bir iş bulduğuna duacı. Bizim anlattıklarımızı da anlamak istemiyorlar. İşsizlik korkusu çok fazla. Almanya’da doğup büyüdüğü halde bu firmalar tarafından çalıştırılan gençlerin durumu içler acısı. Firmaya gelen her Türk gencine soruyorum: Neden meslek yapmadın? Gençlerin çoğu aynı yanıtı veriyor: “Arkadaş kurbanı oldum.” Gençler bilmelidir ki, bu firmalarda çalışmanın sonu yok.

Kiralık firmalarda çalışan işçiler sendikalı mı, işçi temsilciliği var mı?

İşçilerin yaklaşık yüzde 75’i sendikalı. İşçi temsilciliği var. İşyeri İşçi Temsilciliği (Betribsrat) seçimlerinde genellikle bilinçsiz olarak oy kullanılıyor. İşçilerin çoğu neye oy verdiklerini bile bilmiyor. İşyeri temsilcileri de, yetkilerini kullanarak işçileri tehdit ediyorlar.

Çalışma koşullarımız gerçekten çok ağır. Resmen kölelik koşulları var. Bizi parmakla sayıyorlar. Her gün firma yöneticileri 17 ila 40 yaşları arasında bir kaç işçiyi getirip dağıtıyor. Tam köle pazarındaki gibi bir durum sözkonusu.

Firmanızda daha çok hangi ulustan işçiler var?

Alman neredeyse hiç yok. En çok Türkiye’den gelenler var. Ardından İtalya, Rusya, Yugoslavya’dan gelenler.

İnan Şenol (24 yaşında): Almanya’da büyüdüm. Hauptschule’yi bitirdim. Bir yıldır Ford bünyesinde kiralık işçi firması LKM’ya işçi kiralayan Randstad firmasındayım. Hayatımda ilk kez böyle zor ve ağır koşullarda çalışıyorum. Üç vardiya çalışıyoruz. Günümüz sabah 6’da başlıyor. Benim vardiyamda çalışanların çoğu 30 yaşın altında olan gençler. Her vardiyada 70-80 kişi var.

Sürekli işe gidip geliyoruz. Boş zamanımız genellikle olmuyor. Özellikle de gececi olduğum zaman. Evde olduğum zamanlar da sürekli kendimi yorgun hissediyorum. Bazen hafta sonu da çalışmak zorunda kalıyorum.

Hasta olup doktora gittiğimizde ise genellikle rapor günlerine itiraz ediliyor. Çok fazla rapor yazıldığını söylüyorlar. Bu yüzden de bir çok arkadaş ağrı kesici alarak çalışmak zorunda kalıyor.

Hasta olarak evde kaldığımızda bile firmadan arayıp, eğer kendini iyi hissediyorsan işe gel diyorlar. Hem de doktorun rapor yazdığını bildikleri halde.

İsmail Pektaş (26 yaşında): Almanya’da ikinci nesil Türkiyeli olarak büyüdük. Hauptschule’yi bitirdim. İki yıldır Ford’un motor işlerini yapan Randstad adlı kiralık firmada çalışıyorum. Daha önce iki yıl boyunca yine Ford bünyesinde Adecco firmasında çalıştım ve 2008’in sonundaki krizde birçok işçiyle birlikte işten atıldım.

Bizim çalıştığımız bölümde arabanın motorları yapılıyor. Günde 650 motor üretiliyor. Her vardiyada bu kadar üretim yapılıyor. Bu da günde Ford’da yaklaşık 1950 motor demektir.

15 yıldır çalışıyorum 15 sent zam almadım

15 yıldır Ford içindeki kiralık firmada çalışan Celal Akagün de çalışma koşullarını şu şekilde anlattı.

Kaç yıldır kiralık işçi olarak çalışıyorsunuz, işiniz ve aldığınız ücret hakkında bilgi verir misiniz?

15 yıldır. Çalışma koşullarımız çok zor. Bizim firma Ford’un içindeki çöpleri topluyor. Her gün değişik işler yapmak zorunda kalabiliyoruz.

15 yıldır ve üç vardiya çalışmama rağmen şu anda net olarak 900-950 Euro maaş alıyorum. Bu sürede 15 Cent bile zam almadım. Daha yeni bu ayın başında saat ücretimiz 7.83 Euro’dan 8.23 Euro oldu. Bu da yasal olarak yapılmak zorunda olunduğu için yapıldı.

Gececi çalışan Ford işçileri 2 bin 500-2 bin 600 Euro maaş alıyor. Farkını artık siz düşünün. Ford’un işçileri sürekli bizi hor görüyor. Emri vaki konuşuyorlar.

Ayın 30’unda hesabıma giren para kira ve diğer sabit giderler çekilince aynı anda bitiyor. Eşim de çalıştığı için kıt kanaat geçinebiliyoruz.

Ford’da kaç kiralık işçi firması faaliyet yürütüyor?

Benim bildiğim kadarıyla Ford’un içinde 76 değişik kiralık firma iş yapıyor. Bu işçilerin yüzde 80-90’ı da göçmen.

Bu ücretle çalışmaya devam edip emekli olursam 590 Euro emekli maaşı geçecek elime. Bu demektir ki, yaşlılığımızda da yoksulluk içinde yaşamaya devam edeceğiz.

Sosyal haklarınız var mı?

Hiç bir sosyal hakkımız yok. Hiç bir şeye itiraz edemiyoruz. Örneğin bir kaç gün önce ustabaşı bizi uyararak, üç kişinin yapması gereken işi neden tek başıma yapmadığımı sordu. Ben de bu kadar paraya bunu yapmamın söz konusu olmadığını söyledim.

O da, eğer bu işi yapmazsak başka firmalara verileceği ve bizim de işten atılacağımızı söyledi.

Bir de firma işçilerin sendika üyesi olmasına karşı çıkıyor. Bana göre kiralık firmalar yasaklanmalı, bu firmalarda çalışan işçiler ana firma Ford’un işçisi olmalıdır.

Neden bu koşullarda çalışmaya devam ediyorsunuz?

Ben bu firmaya girdiğimde 1700-1800 Mark maaş alıyordum. O zaman fena değildi. Ancak Euro’ya geçilince işler değişti. Türkiye’den geldiğimiz için mesleğim ve Almanca’m yok. Bu yüzden de başka yerde iş bulmam zor görünüyor. Daha önce halde çalıştım. Sürekli Türklerin yanında çalıştığım için de fazla bir şey yapamadım.

Şu anda mecburiyetten burada çalışmaya devam ediyorum. Ama daha iyi koşullarda bir iş bulduğumda hemen çıkarım.

Eşit işe eşit ücret mümkündür

Ford İşyeri İşçi Temsilcisi (Betriebsrat) üyesi Ali Çiçek, tekel bünyesinde kiralık işçi firmaları, bunlara karşı mücadele ve 24 Şubat’ta yapılacak eylem hakkında gazetemizin sorularını yanıtladı.

Ford’da toplam kaç kiralık işçi firması var?

Ford’daki kiralık işçileri iki gruba ayırmak gerekiyor. Bunların bir bölümü üretimde bir bölümü de büroda çalışıyor. Üretimdeki arkadaşlar için eşit işe eşit ücret anlaşması sağlandı. Ortalama olarak 80’e yakın kiralık işçi çalışıyor. Merkenich’teki araştırma bölümündeki memur arkadaşlar için ise eşit işe eşit ücret hayata geçirilemedi. Yabancı şirketlere bağlı 800’e yakın kişi bu bölümde çalışıyor.

Endüstri Park’ta toplam kaç firma ve kaç işçi var?

Endüstri Park’ta Ford için üretim yapan 10’a yakın firma bulunuyor. Toplam 1500 işçi bu firmalarda çalışıyor. Bunların üçte biri bu firmalar için çalışan kiralık firmaların işçileri. Firma Antolin, Dinamo Nobel, LMK, Faurcecia, Kautex, Siemens, Colinson… gibi firmalar bu parkta Ford için üretim yapıyor.

Bu firmalar da kendilerine kiralık firmalar bularak işçi çalıştırıyor. Endüstri Park’ta bulunan ve sözünü ettiğim 10 firma ile işyeri düzeyinde toplusözleşme imzalandı. Bu firmalardaki ortalama ücret genel toplusözleşmeden düşük. Saat ücreti ortalama 11-10 Euro.

Bu firmalara bağlı olarak çalışan kiralık firmalar ise saat ücreti olarak 7,60 Euro ödüyor. Son yıllarda bu işyerlerindeki işçilere eşit ücret verilmesi konusunda sürdürdüğümüz çalışmalardan bir sonuç alamadık.

Taşeron firmalarda çalışan işçiler arasında sendikalaşma ne düzeyde?

Endüstri Park’ta bu firmalar kurulduğunda ne işçi temsilcilikleri ne de sendika temsilcilikleri vardı. Sürdürdüğümüz çalışma sonucunda, şu an oradaki işçilerin yüzde 75’i sendika üyesi oldu. Kiralık işçilerin de büyük bir bölümü sendika üyesi. Antolin dışında bütün şirketlerde sendika temsilcilikleri var, düzenli toplantılar yapılıyor. Olumlu adımlar var, ancak şirketler yasaları arkasına aldığı için eşitsizlik halen devam ediyor.

Sendika olarak kiralık işçilerin sorunları konusunda 24 Şubat’taki eylem için neler yapıyorsunuz, ilgi hangi düzeyde?

İşçiler arasında büyük bir ilgi var. İşletmelerde bilgilendirme yapılıyor. İşçilerin büyük bir bölümü ortada büyük bir adaletsizliğin olduğunu biliyor. Ayın 24’ünde taşeron firmalarda çalışan işçiler daha fazla sokağa çıkacaktır. Bu konuda sendika temsilcilerinin de büyük bir isteği var.

Close