Written by 13:07 uncategorized

Koş koş nereye kadar?

Saat 04.30. Nazife’nin kalkış saati. 14 ve 16 yaşındaki iki çocuğu uyuduğu için sessizce hazırlanıyor ve usulca kapıyı çekerek evden ayrılıyor. Saat 05.30’da ilk işinin başında olması lazım. İlk işi diyoruz; çünkü Nazife’nin günde düzenli gittiği dört işi var. Temizliğini yaptığı iki evi de sayarsanız haftada 22 defa bir işten diğerine koşuyor. 47 yaşında, 21 yıl önce evlenerek Almanya’ya gelmiş. 12  sene sonra eşinden ayrılmış, iki çocuğuyla onun deyimiyle ‘ortada’ kalıvermiş. İki sene eşinin ödediği nafaka ve aldığı sosyal yardımla idare etmiş ama sonra eşi Türkiye’ye dönmüş, çocuklar büyümüş, para yetmemiş ve ilk ev temizliği işini bir arkadaşı aracılığıyla bulmuş. Altı ay sonra temizlediği ev sayısı ikiye çıkmış. Daha sonra iki merdiven temizliği bulmuş ama ele geçen para ayda 460 Euro ile sınırlı kalmış. Dört sene önce bir yıllığına hasta ve yaşlıların bakımıyla ilgili kurslara katılmış, sertifikasını alarak iş aramaya başlamış. Yine ilişkileri sayesinde şimdi Türkiyeli bir kişinin sağlık hizmeti veren taşeron firmasında çalışıyor. Saat ücreti 7,5 Euro iki yaşlı kadını her gün ziyaret ederek vücut temizliğini yaptırıyor, ilaçlarını almasına, bacaklarını hareket ettirmesine yardımcı oluyor. Bu iş de mini… Ele geçen para 300 Euro. Merdiven temizliğinden ayda 220 Euro kazanıyor, ediyor 520 Euro, buna ev işlerinden kazandığı 240 Euro ve çocuk parası da eklenince yaklaşık 1000 Euro’yla ev kirası ve çocukların masrafları, yiyecek ve bir işten bir işe koşması için zorunlu olan arabasının masrafını karşılaması imkansız. Ek olarak sosyal yardım da alıyor.

‘Sabah 05.00’te evden çıkıyorum, 07.00 gibi evdeyim. Çocukları okula gönderiyorum, evi topluyorum ve şehrin iki ucunda yaşayan ‘yaşlılarımın’ bakımını yapmak için yola çıkıyorum. Sağlık firmasında haftalık çalışma sürem 9 saat ama gidiş- geliş ve bazen saate bakmadan çalışmam nedeniyle haftada 18-20 saatimi alıyor. Saat 14.00 gibi evde oluyorum. İki gün ev temizliğim var, o günler 15.00-18.00 arası yine çalışıyorum eve gelişim 19.00’u buluyor. Akşam yemeğini yiyoruz ve ben ikinci merdiven temizliğine gidiyorum. Eve geldikten sonra ütü, yemek, çamaşır ve diğer işleri yapıyorum ve yatıyorum. Kendime ayırdığım zaman mı? Benim çocuklarıma bile ayırdığım zamanım yok. Hep korku içinde yaşıyorum. İkisi de ergenlik çağındalar. Ben yokken ne yapıyorlar?, arkadaşları kim? haberim bile yok. Şimdiye kadar sorun çıkmadı ama kim bilir neler olabilir? Dersleri pek de iyi değil, ne yapacağımı bilemiyorum. Valla robot gibi yaşıyorum, oradan oraya koş, dışarıda çalış, evde çalış…Ne mi istiyorum: şöyle beni ve çocuklarımı ele güne muhtaç etmeden yaşatacak para kazanacağım bir iş. Sabah çıkayım öğleden sonra geleyim. Çocuklarımla ilgileneyim, istedikleri, ihtiyaçları olan şeyleri alabileyim, evde oturayım ne bileyim! televizyon bakayım, arkadaşlarımla sinemaya, gezmeye gideyim, Türkiye’ye yakınlarımı görmeye gidebileyim. Bu vücut ne kadar  dayanır bu kadar koşuşmaya? Genç değilim artık, üç yıl sonra 50 olacağım, ne zaman yaşayacağım ben? Yaşlılığımda ne yapacağımı da bilmiyorum. İki mini işten ne kadar emeklilik maaşı alınır ki? Millet çocukların bakar sana diyor. Öyle olsun istemem ama belki onlar da benim gibi oradan oraya  koşacaklar, benim kadar az para kazanacaklar. Bir de bana mı baksınlar? Yine de şükürler olsun ev kiramı ödüyorum, karnımızı doyuruyoruz. Türkiye’ye en son borç harçla 7 sene önce gittik. Orada da laf çıkmış Nazife yoldan çıktı, buraya gelecek yüzü yok diye. Kızıyorum, üzülüyorum ama yapacak bir şey yok… Gelsinler, görsünler! ’ diyor.

(Kayıt dışı iki ev temizliği nedeniyle isim değiştirildi)

Close