Written by 13:23 uncategorized

Krizinizin faturasını ödemeyeceğiz!

40 binin üzerinde emekçi 12 Haziran’da Stuttgart ve Berlin’de sokaklara çıkarak, hep bir ağızdan “Krizinizin faturasını ödemeyeceğiz” dedi.
Almanya genelinde muhalif sendikacılar, çeşitli sol parti ve örgütlerle, aralarında DİDF’in de bulunduğu demokratik kuruluşların bir araya gelerek oluşturduğu ‘Kriz karşıtı platform’un çağrısı ile gerçekleştirilen eylemlerin Stuttgart’ta gerçekleşen ayağında ver.di ve DGB Baden Württemberg de düzenleyici olarak yer aldılar. Ver.di eylem çağrısında “Bizim sırtımızdan değil” derken DGB “buna adil mi diyorsunuz, adalet başka olur” sloganını öne çıkardı.

Stuttgart ve Berlin eylemlerin, hükümetin tasarruf paketini açıkladığı tarihin hemen arkasına denk gelmesi eylemlere ilgi ve katılımda kendini hissettirdi. Yaklaşık 20 biner kişinin katıldığı her iki eylemde de hükümetin tasarruf planlarının kınandığı pankart ve dövizlerin taşındı; konuşmacılar hükümeti protesto eden ve tasarruf paketini reddetme çağrısı içeren konuşmalar yaptılar. Stuttgart’taki eyleme verdi Genel Başkanı’nı da konuşmacı olarak katılarak, tasarruf paketinin yükünün kamu ve özle sektördeki çalışanların sırtına yıkılmak istenmesini kabul etmeyeceklerin söyledi. (YH)


İşçiler önemli bir adım attı

Ekonomik krizin sonuçlarının bir çok yanıyla hissedilmeye başlandığı süreçte, tek tek sendikacıların, Federasyonumuzun ve demokratik kurumların içinde yer aldığı platform, Almanya’nın iki ayrı kentinde (Berlin-Stuttgart) yürüyüş ve miting yapma kararı aldı. Böyle bir kararın alınmasında, ilk olarak az çok uyanış halindeki güçlerin istemi belirleyici oldu. İkincisi ise sermaye ve hükümetin yeni saldırı planları hazırlığında olması idi. Nitekim her iki şehirde yoğun bir çalışma sürdürülürken hükümetin milyarlarla tarif edilen tasarruf paketi ilan edildi. Tasarruf paketi aslında hükümetin kimin emrinde, kimin hizmetinde olduğunun daha geniş kesimlerce görülmesini beraberinde getirdi.
Stuttgart eylemi hazırlık toplantılarında ver.di’nin eyalet çapındaki ciddi hazırlığı diğer sendikaların katılımında da etkili oldu. Zaten kısa bir süre sonra DGB de eyleme dahil olmuştu. Ancak IG Metall sendikası katılmamakta inat ediyordu. İşyerlerindeki temsilci ve sendikacıların girişimleri de yeterli olmadı. Stuttgart merkezinin anlaşılmaz bu tutumuna rağmen; Esslingen, Aalen, Schwäbisch Gmünd şubeleri eyleme katıldılar.
Eylem öncesinde şehir merkezinde standtlar açıldı, fabrika önlerinde bildiriler dağıtıldı. Bu çalışmanın içindeki arkadaşlar bildirilere olan ilgiye dikkat çekiyorlardı. Ve eylemin kitlesel olacağı hissedilmeye başlayınca, SPD ve Yeşiller de katılım için DGB’ye başvurdular. Kuşkusuz platformun genişlemesinin ve mevcut politikalarda pay sahibi olanların da “muhalefet olarak güç toplamak üzere”, eyleme katılmasının garipsenecek yanı yok. Asıl önemli olan şey öteden beri var olan birliğin kendi taleplerinde ısrarlı davranmayı elden bırakmamasıdır. Bizler buna dikkat etmeye çalıştık. Eylem bileşenlerinin genişlemesinden en küçük bir endişemiz olamaz. Tam aksi, ilerici güçler için bu değerlendirilebilecek iyi bir fırsat olur. Ancak her iki partinin platforma dahil olmasının bir ‘oldu bitti’ye getirilmesi anlaşılır bir durum değildir.
Stuttgart son haftalarda eylem üstüne eyleme sahne oldu. Önce parasız ve eşit eğitim hakkı için binlerce öğrenci yürüdü. Ertesi gün bu kez IG Metall üyesi binlerce çırak şehir merkezinde eylem gerçekleştirdiler.
Cumartesi günü de genç yaşlı kadın erkek yerli göçmen 20 bin kişi çıktı alana. Bu tablo toplumun ezilen kesimlerinde biriken öfke ve tepkinin de bir fotoğrafını gösteriyor bize.
“Krizin faturasını biz ödemeyeceğiz” eylemine katılım beklenenin çok üstünde olunca sahne daha ilerilere kurulmak zorunda kalındı. Ver.di, DGB, IG Metall, Sol Parti, Stuttgart 21 karşıtları ve Yeşilller’in katılımı dikkat çekti. Eyalet çapında çağrı yapan DİDF’in korteji ise canlılığı, gençlerin yoğun katılımı ile tüm katılımcıların sempatisini kazandı. Ancak belirtmek gerekir ki, Türkiyeli emekçilerin eyleme katılımı oldukça azdı. Önümüzdeki süreçte bu eksikliği giderme yönünde çalışmalarımız daha planlı ve disiplinli devam etmeli.
Gerek Stuttgart gerek Berlin eylemleri ve diğer irili ufaklı bölgesel eylemler bizlere göstermiştir ki, işçi ve emekçilerin, gençlerin saflarında kendi hakları için mücadele etme eğilimi gelişmekte. Bugün emekçiler, hayattan kopuk parlak söylemlere değil hayatın orta yerinde dönemin tüm özelliklerini hesaba katarak adım adım yeni kazanımlar elde etmeye ihtiyaçlar duymaktalar. Özellikle Almanya’da krizin başlamasından bu yana tekeller yeni mevziler elde ettiler. Bu bilinmeyen bir şey değil. İşte tam da bu noktada hükümet ve sermayenin kriz dönemi politikalarına karşı mücadelede en temel araç olan sendikalara çok iş düşmekte. İşçilerin menfaatini düşünen, olup bitenlere ‘bana ne’ diye yaklaşmayan, emekçilerin sorumluluğunu duyan güçlerin ve anlayışın sendikalarda etkin hale gelmesi için çabamız aralıksız devam etmeli. “Ödemeyeceğiz” , “yükü çekmeyeceğiz” söylemini somut taleplerle güçlendirmek gerek. Stuttgart eylemindeki canlılık kadar katılımcıların somut talepleri dillendirmeleri de bu açıdan oldukça önemli. Abartmaya düşmeden söyleyebiliriz ki, yaz sonrası daha güçlü eylemler olacak. İçinde bulunduğumuz yüzyılın daha ilk on yılında sermaye, tarihinin en boyutlu ekonomik krizlerinden birini yaşamaya devam ediyor.
Onlar paranın esiri olduklarından, özel mülkiyeti baştacı ettiklerinden böylesi bir dönemde dahi zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmaya mahkumdurlar. Sömürü düzeninin böylece devam etmesinden çıkarı olanlar öyle kolay kolay yapmak istediklerinden vazgeçmeyecek. Ancak tarihte defalarca geri atmak durumunda da kaldılar. Yeter ki bizler fabrika fabrika, okul okul ve semt semt mücadelenin örgütlenmesi doğrultusunda yoğun bir çaba içinde olalım….

Ali Çarman

Close