Written by 12:51 uncategorized

“Kürt Açılımı”nda son durum ve Kürtlerin talepleri

Diyarbakir2004smallselection 003

AKP hükümetinin ilan ettiği “Kürt açılımı”nda umut verici bir gelişmenin olduğunu söylemek çok zor. Kürt ulusal çevrelerinde, Kürt halkında bazı adımların atılmasına vesile olacağı düşünülen, çatışmaları durduracağı ve barış yolunu açacağı varsayılan “Açılım” süreci, birkaç kırıntının sunulmasından öteye geçmedi.
Ne anadilde eğitim hakkı tanındı, ne çatışmaların kalıcı olarak durması, ne diyalog yolu, ne de diğer talepleri karşılayacak bir gelişme yaşandı. Aksine Kürt halkına karşı hazırlanmış tuzağına dönüşen süreç, şiddetle takviye edilmiş tasfiye dalgası halini aldı.
“Kürt Açılımı” süreci boyunca TSK ile PKK arasında kırsal alanda süren çatışmaların sayısında bir azalma olduğunu söylemek mümkün. Ancak Kürt bölgesinde beklediği oranda oy alamayan AKP hükümeti, yerel seçimlerden hemen sonra demokratik siyaset alanına yönelik saldırıya geçti.
“KCK operasyonu” adı altında sürdürülen operasyonlarda 12 Eylül dönemini hatırlatan görüntüler yaşandı. DTP binaları ve evler basıldı; binlerce parti üyesi gözaltına alındı. 1500 kadar üye ve yönetici, insan hakları savunucuları, sendikacılar, politikacılar ve belediye başkanı elleri kelepçelenerek sorgulandıktan sonra tutuklandı.
Demokratik gösterilere karşı tahammülsüz davranıldı, şiddet uygulandı. Polis panzerleri altına ezilenler, Diyarbakır ve Muş’ta olduğu gibi polis ve korucu kurşunlarıyla hayatını kaybedenler oldu.
Kürt basın yayın kuruluşları hedefe konuldu. Gazetelere göz açtırılmadı, arka arkaya kapatıldılar. Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat gazetesine yüzlerce dava açıldı, yazıişleri müdürüne onlarca yıl ceza verildi.
DTP Anayasa Mahkemesi tarafından “Açılım” sürecinde kapatıldı. Bu partinin eşbaşkanı Ahmet Türk ve yine kuruluşunda eşbaşkanlık yapmış olan Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri düşürüldü ve siyaset yapmaları yasaklandı. Partinin onlarca yönetici ve üyesine siyaset yasağı getirildi.
DTP’den sonra kurulan BDP’nin (Barış ve Demokrasi Partisi) yöneticilerine yönelik operasyonlar dinmiş değil. Gözaltı ve tutuklama furyası Newroz öncesinde yeniden hız kazanmış bulunuyor.
Taş atan çocuklara
ışkence ve tutuklama
Açılım sürecinde binlercesi gözaltına alınarak işkence edildiği iddia edilen 1500 kadar çocuk tutuklandı. Polise, tank ya da panzere taş atmak iddiasıyla tutuklanan çocuklardan onlarca yıl ceza çarptırılanlar oldu. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) okul sıralarında, oyun parklarında, aile ortamında büyümesi gereken çocuklara hayatı zehir etmeye devam ediyor.
Kürt halki ne ıstıyor?
Kürler öncesini bir yana bırakarak söyleyecek olursak, cumhuriyetten bu yana şiddete, inkara ve asimilasyona karşı direniş gösteriyorlar. Ulus olarak tanınmak, tam hak eşitliği için mücadele ediyorlar.
Dilleri, kimlikleri, kültürleri ve siyasal haklarını kazanmış olarak, Türklerle eşit koşullarda demokratik cumhuriyette birlikte yaşamak istemelerinden daha doğal ne olabilir ki? 27–28 Şubat’ta Diyarbakır’da DTK (Demokratik Toplum Kongresi) tarafından düzenlenen ‘Uluslararası Çözüm ve Müzakere Konferansı’nda da dile getirilen bu yaklaşımdır.
Süregelen baskı ve şiddete rağmen, Kürt halkı ve Kürt siyasal hareketi silahların susmasını istemekte, barış ve diyalog arayışını sürdürmektedir.
Kürt sorununda çözümün yolu da buradan geçmektedir. İnkar, asimilasyon ve şiddetten vazgeçilmeden, hak ve özgürlüklerin tanınması gerçekleşmeden “Açılım” yapmanın mümkünü yoktur. Ayrıca Kürt halkının mücadelesini pasifize etmek ya da bastırmakta olanaklı görünmüyor.
30 yıl süren, 40 bin kişinin ölümüne, 300–400 milyar dolar askeri harcamaya, maddi ve manevi kayıplara ve büyük acılara mal olan çatışma sürecinin barış ve diyalog yoluna girmesi için devletin-hükümetin artık adım atması gerekiyor. Operasyonlarla bir yere varılamayacağı görüldü. Baharla birlikte yani operasyon hazırlıkları yapmak yerine, operasyonları ve çatışmalar durduracak bir adım atılmalıdır. Kan ve gözyaşına boğulan Kürt ve Türk halkının beklentisi bu yöndedir. 78 gün süren ve bu hala illerde mücadelelerini sürdüren TEKEL işçilerinin talebi de budur.

İSTANBUL ENDER İMREK

Close