Written by 22:05 KÜLTÜR

Milliyetçiliğin ve kar hırsının elinde sporun yabancılaşması: Futbol sadece futbol değil

Futbol, dünya genelinde milyonlarca insanın hayatında önemli bir yer tutan ve sınırları aşan bir spor dalı. Sadece bir oyun olmanın ötesinde, ekonomik, siyasi ve kültürel etkileriyle de dikkat çekiyor. Avrupa Futbol Şampiyonası örneğinde bir daha görüldüğü gibi futbol bir yanıyla devasa bir endüstri ve kazanç hırsı, bir yanıyla da uluslar arasındaki düşmanlık ve önyargıları artırmanın bir aracı olarak karşımıza çıkıyor.

Almanya’da hala devam eden Avrupa Futbol Şampiyonası, futbolun hayatımızı nasıl derinden etkilediğini bir kez daha gösterdi. Ekranlar, stadyumlar, kafelere sokaklara kurulan dev ekranlar ve maç sonrası sokaklarda yapılan kutlamalar… Öyle ki, ilgili ilgisiz herkesin sohbetinde bir şekilde futbol ve maçlar var. Uzaktan bakınca ilk anda kitlesel eğlence ve dostluk şöleni gibi görünse de, daha dikkatlice gözlendiğinde olayın aslında nasıl devasa bir ticaret ve kazanç hırsı içerdiği ve farklı uluslar arasındaki rekabete, yarışa, önyargıları körüklediğine tanık oluyoruz. Diğer taraftan “Spor birleştirir, dostluğu güçlendirir” gibi beylik lafların da içinin boş olduğunu bir kez daha görüyoruz. Özellikle uluslararası turnuvalarda gördüğümüz bu tablo futbolun, eşitsizlik ve rekabete dayalı günümüz toplumunun hem bir aynası hem de hızlandırıcısı olduğunu anlatıyor.

Futbolun tarihi ve gelişimi

Futbolun kökenleri, insanlık tarihinin çok eski dönemlerine kadar uzanıyor. Çin’de MÖ 3. yüzyılda oynanan Cuju, antik Yunan ve Roma’da oynanan benzer oyunlar, futbolun erken örnekleri olarak kabul edilir. Ancak, modern futbolun temelleri 19. yüzyıl İngiltere’sinde atılmıştır. 1863 yılında İngiltere Futbol Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte, futbolun kuralları resmi olarak belirlenmiş ve organize bir spor haline gelmiştir.

Modern futbolun hızla yayılması, sanayi devrimi ile birlikte şehirleşmenin ve işçi sınıfının artmasıyla paralellik göstermiştir. İlk futbol kulüplerinin kurulması ve liglerin oluşturulması, futbolun kitlesel bir spor olarak kabul görmesini sağlamıştır. 20. yüzyılın başlarında FIFA’nın kurulmasıyla birlikte, futbol uluslararası bir boyut kazanmış ve dünya genelinde popüler bir spor haline gelmiştir.

Futbol ve Milliyetçilik

Futbol, ulusal kimliklerin ve milliyetçilik duygularının pekiştirilmesinde de önemli bir araç olmuştur. Futbol takımları ve ulusal takım maçları, ülkeler için birer sembol haline gelmiş ve milli duyguları harekete geçirmenin bir vesilesi olarak siyasetin parçası olmuştur. Uluslararası turnuvalarda, bir ülkenin diğerini yenmesi, sportif başarıdan öte siyasi bir zafer anlamı kazanır hale gelmiştir.

İnsanın insana, insanlığın doğaya ve ulusların birbirilerine karşı yabancılaştığı eşitsizlik, rekabet ve egemenlik kurma hırsı ile karakterize olan mevcut toplumsal sistemimizde sporun da yabancılaşmaması spor olmaktan çıkmaması mümkün değil elbette.

Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi büyük turnuvalar, ülkelerin sportif rekabetlerinin ötesinde, kültürel ve politik anlamlar da taşır. Bu turnuvalar sırasında milliyetçilik duyguları zirveye ulaşır ve futbol, bir ulusun gururunu ve kimliğini temsil eder. Gerçekte kendi içinde homojen olmayan, birbirini ezip sömüren ‘ulus’un, diğer uluslara karşı sanki aynı çıkarlara sahip homojen bir kimlik olduğu bilincini geniş kesimlere kabul ettirmenin önemli bir aracına dönüştüğü için, ulusu yönetenler için oldukça kıymetli bir imkan olur futbol.

Önemli Tarihsel Dönemler ve Olaylar

Dünya Kupası, futbolun en prestijli turnuvası olarak kabul edilir. İlk kez 1930 yılında Uruguay’da düzenlenen Dünya Kupası, futbolun küresel çapta kabul gördüğü en önemli etkinliklerden biri olmuştur. Dünya Kupası’nın tarihi, milliyetçilik ve futbol arasındaki ilişkinin birçok örneğiyle doludur. Özellikle 1950 Dünya Kupası’nda Brezilya’nın Maracanazo trajedisi, 1966’da İngiltere’nin ev sahipliğinde kazandığı zafer ve 1998’de Fransa’nın ev sahipliğinde kazandığı turnuva, ülkelerin milliyetçilik duygularını pekiştiren önemli anlar olarak tarihe geçmiştir.

1970’lerde Şili’de Pinochet rejimi altında futbol, politik propaganda aracı olarak kullanılmıştır. 1982’de İspanya’da düzenlenen Dünya Kupası ise Franco sonrası İspanya’nın uluslararası arenada yeniden kabul görmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Milliyetçi siyasete önemli imkanlar sunsa da “ulusun temsilcisi” olarak sahaya sürülen takımların değişen dünyamızda artık çok farklı etnik kökenden sporculardan oluşmaya başlaması da ister istemez günümüz dünyasının bir başka çelişki olarak ortaya çıkmakta. Futbol takımlarında farklı etnik kökenlerden oyuncuların bir araya gelmesi, bir tandan toplumsal hoşgörünün artmasına yardımcı olurken ama bir yandan da milliyetçi önyargı ve reaksiyonlara neden olmakta. Geçtiğimiz günlerde Almanya’da milli takımındaki ‘beyaz Alman’ sayısının azlığı konusunda yaşanan tartışmalar da bunun son örneklerinden biri olmuştu.

BİR ENDÜSTRİ OLARAK FUTBOL

Özellikle 20. yüzyılın sonlarından itibaren özellikle futbol, sadece bir spor dalı olmanın ötesine geçerek büyük bir endüstri haline gelmiştir. Aşağıdaki tablo bunun boyutları hakkında bize bir fikir verebilir:

1. Televizyon Hakları ve Yayın Gelirleri

Futbol maçlarının televizyonlarda yayınlanması, kulüpler için büyük bir gelir kaynağı oluşturur. Televizyon yayın hakları, özellikle büyük ligler ve turnuvalar için astronomik rakamlara ulaşmaktadır. Örneğin İngiltere Premier Ligi’nin 2019-2022 yayın hakları anlaşması, yerli ve uluslararası yayıncılarla yapılan sözleşmelerle toplamda 9,2 milyar sterline (yaklaşık 12 milyar dolar) ulaşmıştır. Bu rakam, ligin dünya çapındaki popülaritesinin ve ticari değerinin önemli bir göstergesidir. UEFA, 2018-2021 dönemi için Şampiyonlar Ligi ve diğer Avrupa turnuvalarının yayın haklarından yaklaşık 3,25 milyar euro (yaklaşık 3.9 milyar dolar) gelir elde etmiştir.

2. Sponsorlar ve Reklam Gelirleri

Futbol kulüpleri, sponsorluk anlaşmaları ve reklam gelirleri ile de önemli miktarda para kazanır. Forma sponsorları, stadyum isim hakları ve diğer reklam anlaşmaları, kulüplerin bütçelerine büyük katkı sağlar. Önde gelen markalar, futbolun geniş izleyici kitlesine ulaşmak için yüksek ücretler ödemektedir. Örneğin, Manchester United’ın Chevrolet ile yaptığı forma sponsorluğu anlaşması, yılda yaklaşık 64 milyon dolar değerindedir. Almanya’daki Allianz Arena, Allianz sigorta şirketi ile yapılan anlaşma sonucunda yıllık 6-7 milyon euro gelir sağlamaktadır.

3. Maç Günü Gelirleri

Bilet satışları, stadyumda satılan yiyecek-içecek ve taraftar ürünleri gibi maç günü gelirleri, futbol kulüpleri için önemli bir gelir kalemidir. Özellikle büyük kulüpler, geniş kapasiteli stadyumları ve sadık taraftar kitleleri sayesinde bu alanda yüksek gelirler elde eder. Örneğin, Tottenham Hotspur’un yeni stadyumu, sadece maç günlerinde değil, aynı zamanda konserler ve diğer etkinlikler sayesinde yıllık yaklaşık 100 milyon dolar ek gelir potansiyeline sahiptir.

4. Ticari Ürünler ve Lisanslama

Futbol kulüpleri, kendi markaları altında lisanslı ürünler satarak da gelir elde eder. Formalar, atkılar, şapkalar ve diğer taraftar ürünleri, kulüplerin ticari faaliyetlerinin önemli bir parçasıdır. Bu ürünler, hem fiziksel mağazalarda hem de online platformlarda satılmaktadır.

Manchester United, ticari ürünlerden (formalar, atkılar, vb.) yıllık yaklaşık 275 milyon dolar gelir elde etmektedir.

5. Transfer Piyasası

Futbolcuların transferleri de büyük bir ekonomik faaliyettir. Transfer bedelleri ve oyuncu sözleşmeleri, futbol kulüplerinin mali durumunu etkileyen önemli unsurlar arasındadır. Bazı büyük transferler, kulüplerin bütçelerine milyonlarca dolar kazandırabilir.

6. Dijital Platformlar ve Sosyal Medya

Günümüzde dijital platformlar ve sosyal medya, futbolun ticari potansiyelini daha da artırmıştır. Kulüpler, dijital içerik üretimi, sosyal medya etkileşimleri ve online abonelik hizmetleri gibi alanlarda da gelir elde etmektedir. Örneğin, Sky Sports’un 2020’de yaklaşık 8 milyon abonesi bulunmaktaydı ve bu aboneliklerden yıllık milyarlarca dolar gelir elde ediyordu.

Yine aynı şekilde büyük futbol kulüpleri ve ünlü futbolcular, sosyal medya platformlarında milyonlarca takipçiye sahiptir ve bu platformlardan da önemli gelirler elde ederler. Örneğin, Cristiano Ronaldo’nun Instagram hesabı, yılda yaklaşık 50 milyon dolar reklam geliri sağlamaktadır. (YH)

Close