Written by 16:04 uncategorized

‘Mini işler’ yasaklanmalı

Almanya’da kadın hakları konusunda çalışmalar yapan en büyük kuruluş konumundaki Alman Kadınlar Konseyi (Deutscher Frauenrat) Kasım ayı başında Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Aralarında meslek örgütleri, parti ve sendikaların kadın kolları, Almanya Olimpik Spor Federasyonu gibi kurumların ve bağımsız kadın örgütlerinin de bulunduğu 57 kuruluşun üye olduğu Konsey’in 10 milyonu aşkın kadın üyesi var. 1969’da kuruluşundan bu yana ilk kez göçmen kadın örgütlerinden bir temsilci, Genel Kurul’da Konsey Yönetim Kurulu’na seçildi. Bu göreve getirilen Göçmen Kadınlar Birliği Genel Başkanı Sidar Demirdöğen, sorularımızı yanıtladı:

Serdar Derventli


Alman Kadınlar Konseyi (AKK), 5-7 Kasım tarihlerinde Berlin’de Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Genel Kurul’un gündeminde hangi konular vardı?
Genel Başkan ve Yönetim Kurulu’nun seçilmesinin yanısıra, AKK’nın çalışmalar sürdürdüğü farklı konularda sunulan önergeler hakkında tartışmalar oldu. 48 üye kuruluşu temsilen Genel Kurul‘a katılan 115 delege, istihdam, kadın-erkek eşitliği, barış, aile ve sosyal hukuk gibi birçok alana ilişkin 36 önerge üzerinde tartışmalar sürdürdü. Seçilen yeni Yönetim Kurulu, çalışmasını bu konularda alınan kararlar temelinde sürdürecek.
Somut olarak hangi kararlar alındı?
Hasta ve yaşlı bakımı gibi sosyal meslek alanlarında çalışan kadınların istihdamının gerilediği, bu işlerin giderek büyüyen bir bölümünün fahri ve gönüllü kişilere yaptırıldığı tespitinde bulunduk. İşverenler bu yolla vergi ve maaş ödemekten kurtuluyorlar. Bu, çalışan kadınlar içinse ceplerine daha az para girmesi, sosyal güvenceden daha fazla yoksun kalma, ilerideki yıllarda daha düşük emekli maaşı alma anlamına geliyor. Bu uygulamaya karşı çıkılması kararlaştırıldı. Aynı şekilde Hartz IV yardımına muhtaç çocuklara ödenen paranın artırılmasını, yardımın eşya değil, para yardımı olarak yapılmasını talep ettiğimiz bir karar alındı. Bunun dışında genç erkeklerin eğitim alanında maruz kaldıkları sıkıntılar ele alındı. Bugün genç erkeklerin yaşadıkları sorunların sorumlusu olarak kadın öğretmenlerin gösterilmeye çalışıldığı saçmasapan bir tartışma var. Buna karşı çıkılarak, sorunların seçkici eğitim sisteminden kaynaklandığını vurgulayan bir karar alındı.

Hartz IV,  Pazar günleri çalışılmaması, TİS komisyonlarında daha fazla kadının yer alması gibi konularda alınan kararları biraz açar mısınız?
“İstihdam Değerlendirme ve TİS komisyonlarında daha fazla kadın” başlıklı kararla, AKK olarak bu kurumlarda kadın ve erkeklerin eşitsiz oranda temsil edilmesine karşı çıkıyoruz. Bunun dışından Almanya’da kadınlara ödenen ücret erkeklere oranla daha düşük. Bazı sektör ve meslek dallarında kadınlar mesleki kariyer yapamıyorlar. Ayrıca ailevi nedenlerden ötürü erkeklere oranla, daha uzun süre çalışmaya ara vermek veya haftalık çalışma süresini düşük tutmak zorunda kalıyorlar. “Tipik kadın işi” olarak görülen birçok meslek alanında ödenen ücretler ortalamanın altında. Genel Kurul’da alınan kararda, daha fazla kadının İstihdam Değerlendirme ve TİS Komisyonlarında yer almasını ve böylece çıkarlarını savunmalarının yolunun açılmasını, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını talep ediyoruz.
“Serbest Pazar İttifakı” başlıklı önergeyle, Pazar günlerinin işgünü olmaması talebini yineliyoruz. Hizmet ve perakende satış sektöründe çalışma koşulları giderek esnekleştiriliyor. Bundan en fazla etkilenenler ise, çoğunlukla sosyal güvenceden yoksun kadın işçiler. Pazar günlerini adım adım işgünü yapma doğrultusunda alınan mahkeme kararları ve çıkarılan yasal yönetmeliklerle, patronların onları istedikleri zaman çalıştırmalarının önü açılıyor ve buna karşı çıkıyoruz.
Adı geçen diğer önerge, “Hartz IV alanında alınacak acil önlemler” başlığını taşıyordu. AKK, yardıma muhtaç olanlara eşlerinin gelirinden bağımsız olarak yardım alma hakkı tanınmasını talep ediyor. Aynı şekilde uzun süreli işsizlere eşten bağımsız sağlık sigortası hakkı verilmesini istiyoruz. Hangi ailevi ortamda yaşadığından bağımsız olarak, özellikle yardıma muhtaç kadınların güvencesi sağlanmalıdır.
‘Minijob’ konusunda da bir önerge sunulmuştu. Onun konusu neydi?
Genel Kurul’da, ‘minijob’ adı verilen düşük ücretli işlerin yasaklanmasını ve her işin sosyal güvenceli olmasını öngören bir önergeyi oybirliğiyle kabul etti. Öncesinde bu konuda oluşturulmuş bir çalışma grubu tarafından hazırlanan karar tasarısı kabul edildi. ‘Minijoblar’ gündeme getirildiğinde aile yaşamına uygun olduğu ileri sürülmüş, dolayısıyla kadına aile içinde biçilen klasik rol bir kez daha sağlamlaştırılmak istenmişti. Bu nedenle AKK yıllardır bu uygulamayı eleştiriyor. Bu anlayışın altında yatan, çoğunlukla ailenin gelirini erkeğin temin ettiği, kadınların da düşük ücretli işler sayesinde ek gelir sağladığı düşüncesi. Bu işlerde çalışan kadınların, annelik izni gibi nedenlerle çalışmaya ara vermesinin ardından yeniden güvenceli bir işe dönebileceği iddia ediliyor. Yaşanan gerçek ise bunun doğru olmadığını, gelişmelerin tam tersi yönde olduğunu gösteriyor. Sosyal güvenceli tam gün işler bölünerek ‘Minijob’a dönüştürülüyor. İnsanlar düşük ücretli işlerde çalışmaya zorlanarak sömürülüyor. Buna ek olarak ‘minijoblar’ sayesinde toplusözleşmelerin altı oyuluyor ve ücretler aşağı çekilmek isteniyor. Özellikle, ‘minijoblar’a getirilen aylık azami 50 saat üst sınırının kaldırılmasıyla bu gelişmenin önü açıldı. AKK, aldığı yeni kararla bu konudaki tutumunu sağlamlaştırdı. Kadın-erkek eşitliği noktasından hareketle önceki yıllarda belirlediği tavrını, özellikle işçileri ve sendikaları yakından ilgilendiren genel bir sorun karşısındaki tavır olarak geliştirdi.

Genel Kurul’da AKK’nin Yönetim Kurulu’na seçildiniz. Bu Göçmen Kadınlar Birliği’nin çalışmalarını nasıl etkileyecek?
Göçmen Kadınlar Birliği 2008 yılında AKK’ye üye olmuştu. Bu seçimle ilk kez göçmen kadın örgütlerinden bir temsilci AKK yönetimine girmiş oldu. Biz GKB olarak kuruluşumuzdan beri yerimizi Alman kadın örgütlerinin yanında görüyor, etnik kökeninden bağımsız bütün kadınların kadın-erkek eşitliği için birlikte mücadele etmesi gerektiğini savunuyoruz. Bu yeni görevle birlikte iki yönlü bir açılım olanağı doğduğuna inanıyorum. Birincisi; kadın-erkek eşitliğinin sağlanması eksenli politik taleplerimizin altını daha iyi doldurabilmemiz için yeni olanaklar doğdu. Artık GKB içinde üyelerimizle birlik daha fazla bu konuya yoğunlaşmak, tartışmalar sürdürmek durumundayız. İkincisi; göçmen kadınların özgül sorunları ve taleplerini AKK ve diğer Alman kadın örgütlerinin gündemine taşımak için daha geniş olanaklarımız olacak. Burjuva partileri bugün ırkçı tartışmalarda ve uyum politikalarını sertleştirmek için göçmen kadınları suistimal ediyor. AKK yönetiminde yer alarak, bu tartışma ve çabalara daha kararlı karşı çıkabileceğimize, bu tür siyasi ve toplumsal gelişmeler karşısında daha etkili olabileceğimize inanıyoruz.

Close