Federal Almanya’da işçi kiralamak 1971 yılının ortasına kadar yasaktı. İşveren örgütlerinin hükümet neznindeki girişimleri sendikalar tarafından sürekli geri püskürtülüyordu. İşçi kiralamaya karşı “köle ticareti” olarak mücadele eden sendikalara dolayısıyla işçi ve emekçilere ilk darbe “sosyal-liberal koalisyon” hükümetinden geldi.
Willy Brandt’ın başbakanlığında kurulan SPD-FDP koalisyonu 1971 yılında yasağa son verdiği gibi 1972 yılında (bkz. “İşçi kiralama yasaları”) işçi kiralamayı düzenleyen ilk yasayı yürürlüğe koydu. Buna karşın işçi ve emekçilerin tepkisi nedeniyle uzun yıllar işçi kiralayan firmalar belli bir sınırın altında kaldılar.
Özellikle 1980’li yılların ikinci yarısından sonra hükümete gelen partiler, çalışma yasalarını sürekli işverenlerin lehine değiştirerek bir yanda işçi kiralamayı kolaylaştırdılar diğer yanda ise işçileri bu tür işleri kabul etmeye zorladılar. Özellikle 1980’lerden sonra işsizliğin katlanarak artması sendika yönetimlerinde işçi kiralamaya karşı direnişin azalmasına ve “işsizlerin en azından bir işleri olacak” tutumuna yol açtı.
DÜŞÜK ÜCRETLİ, OLABİLDİĞİNCE ESNEK..
Darmstadt Teknik Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada, kiralık işçilerin genelde kadrolu işçilerden yüzde 30 ila 50 arası daha az ücret aldıkları ortaya çıktı. Bu kiralık işçilerin yoksulluk çektikleri anlamına geldiği gibi, işsiz kalmaları durumunda hemen Hartz IV’e düşmeleri ve emeklilik döneminde normal bir işçi emeklisinden çok daha az emekli maaşıyla yetinmek zorunda kalacakları anlamına geliyor.
Fakat işçilerin durumu ne işvereni nede hükümeti ilgilendirmiyor. Düşük ücretli, olabildiğince esnek, ihtiyaç kalmadığında veya istenmediğinde en kolay işten çıkartılabilecek elemanlar işverenler için bulunmaz bir fırsat. Nitekim bu işçiler çok değişik branşta ve fabrika çalıştıkları için genelde kadrolu işçilerden çok daha fazla tecrübeli oluyorlar.
Kiralık işçiler, işverenler için aynı zamanda kadrolu işçiler üzerinde baskı yapmanın da bir aracı. Kriz öncesine kadar Almanya genelinde 800 bine yakın kiralık işçi firmalarda çalışıyordu. Örneğin kriz öncesine kadar BMW Leipzig’de çalışanların yüzde 30’u kiralık işçiydi. Üretimin her aşamasında olan ve yüzde 30 daha az ücret alan kiralık işçiler kadrolu işçilere, “Eğer işsiz kalırsanız bu duruma düşersiniz” mesajı da veriliyor.
BİRİNİN ADI SCHLECKER!
Kozmetik mağazalar zinciri Schlecker, uzun süredir kamuoyunun gündeminde. Tezgahtarların Schlecker’deki çalışma koşulları ve ücretleri genel olarak branşın en kötülerinin başında geliyor. Bununla yetinmeyen Schlecker ücretleri daha fazla düşürmek için kendi kurduğu “Meniar Personalservice” isimli şirketten işçi kiralayarak ücretler üzerinde “damping” yapıyor.
Geçtiğimiz yıl küçük mağazalarını kapayarak yerine büyük (“Schlecker XL”) mağazalar kurmaya başlayan Schlecker, eski mağazalarda çalışan tezgahtarları işten çıkartıyorlar. İşten çıkartılan emekçileri Meniar’a yönlendiren Schlecker, bunların yüzde 50 daha düşük ücretle işe alıyor ve yeni kurulan mağazalarında çalıştırıyor.
Sözde “bağımsız” olan Meniar’ın merkezinin Schlecker’in merkezinde bulunması aslında bu şirketin hangi amaçla (bkz.“Schlecker’de neler oluyor?”) kurulduğunu ortaya koyuyor.
Fakat Schlecker bu yöntemle işçi ve emekçileri daha fazla sömüren tek firma değil. Aralarında Volkwagen (VW), Deutsche Bahn, Deutsche Telekom ve BASF gibi büyük tekellerin de (bkz.“Şirketlerin yan şirketleri”) bulunduğu birçok firma yan şirketler kurarak “Schlecker yöntemiyle” emekçileri daha fazla sömürüyorlar.
Örneğin VW bu işe 1999 yılında başladı. Autovision ve Wolfsburg AG isimli işçi kiralayan iki şirket kuran VW, eğitimlerini bitiren çırakları bu şirketlere devrediyor ve daha sonra tekelin değişik fabrikalarında daha düşük ücretle çalıştırıyor.
KİRALIK İŞÇİLER ARTACAK
2008 yılının ikinci yarısında 800 bine yakın kiralık işçi çalışırken 2009’un altıncı ayında bu rakam 500 binin altına düşmüştü. Yaklaşık 300 bin kiralık işçi kriz nedeniyle işten atıldı.
Son birkaç yıldır kiralık işçilere eşit ücret ödenmesi için kampanya sürdüren IG Metall Sendikası, krizin sona ermesiyle kiralık işçi sayısında adeta patlama yaşamasını bekliyor. Kısa çalışma ve değişik yöntemlerle işten çıkarmaları erteleyen işverenler önümüzdeki aylarda kitlesel işten atmalara yönelecekler. Ekonominin yeniden büyümesiyle birlikte işverenlerin kadrolu işçi yerine kiralık işçileri tercih edeceklerinden hareket eden IG Metall, önümüzdeki yıllarda kiralık işçi sayısının 2,5 milyonu aşmasını bekliyor. Bu ise önümüzdeki yıllarda bütün sosyal sigortalı çalışanların yüzde 9’unun kiralık işçi ve emekçilerden oluşacağı anlamına geliyor.
Tamda bu noktada “kiralık işçiler artacak o zaman IG Metall ne yapacak” sorusu gündeme geliyor. Tabi ki bu sadece IG Metall’in sorunu değil. Ne var ki kiralık işçilerin yüzde 65’i üretim sektöründe bunların ise yaklaşık yarısı metal sektöründe çalışmakta.
Bir tarafta Ver.di Sendikası’nın Schlecker örneğinde olduğu gibi geniş bir teşhir ve örgütlenme kampanyası yapılabileceği gibi diğer yanda işçi kiralama yasasının, kiralık işçiliğin tümden yasaklanması (bkz. “Namibya’da işçi kiralamak yasak!”) hedefiyle, yeniden işçilerin lehine değiştirilmesi için hükümet üzerinde baskı yapmaktır. Bu baskının “rica ve temennilerle” gerçekleşmeyeceği, kadrolu ve kiralık işçilerin birlikte ve üretimden gelen güçlerini ortaya koydukları bir mücadeleyle gerçekleşeceği ortadadır.
Fakat bunun için sendikalar şuan sürdükleri “üretim merkezi Almanya’yı koruma” tutumlarından vazgeçmek zorundalar. Uzun yıllar izlenen “ılımlı ücret politikası”, çalışma yasalarının sermayenin lehine değiştirilmesine birkaç göstermelik protesto dışında sessiz kalınması bugün yaşanılanların nedenidir.
Diğer ülkelerdeki uygulama
Kiralık işçilerin durumunun “en iyi” olduğu ülke bugün Fransa. Fransa’da kiralanan işçiler, çalıştıkları fabrikadaki işçilerle aynı ücreti aldıkları gibi güvencesiz işte çalıştıkları için ayrıca brüt ücretlerinin yüzde 10’u kadar “güvencesiz iş primi” almaktalar. Bunun yanı sıra işçi kiralayan firmalar, bu alanda çalışan işçilerin eğitimi için bir fona düzenli aidat ödemek zorundalar.
Hollanda’da kiralık işçiler 8,65 Euro saat ücreti ile başlıyorlar (Almanya’da 7,38 Batı – 6,53 Doğu) ve 6,5 ay sonra kiralandıkları fabrikaya kadrolu işçi olarak alınmak zorundalar. Almanya’da böyle bir zorunluluk yok.
Avusturya’da ise kiralık işçileri için “basit işler” de taban ücreti 7,63 Euro’dan başlıyor. Kimya ve metal alanında ise kiralık işçilere, kadrolu işçilerle aralarındaki ücret farkını azaltmaya yönelik ek ödemeler yapılıyor.
İsveç ve Danimarka’da ise kiralık işçilerin ücretleri neredeyse kadrolu işçilerle eşitlenmiş durumda.
Şirketlerin yan şirketleri..
Almanya’nın tanınmış şirketlerinden bazıları ve kurdukları işçi kiralayan şirketleri
Şirketin adı Branşı Yan şirket Kuruluş İşçi sayısı
Volkswagen Otomotiv Autovision 1999 6940
D.Bahn Ulaşım DB Zeitarbeit 2001 2500
Schlecker Mağaza Meniar Per. 2008 1500³
D. Telekom İletişim Vivento In. Ser. 2006 1000
AWO/NRW Sağlık PSG,Rebeq, Geso 2006 1000
Globus Mağaza Globus Per. 2006 580
Remondis Çöp bölgesel şirkteler ./. 550
Ameos Sağlık Ameos Ser. 2004 400
BASF Kimya BASF Jobmarkt 2002 340
DRK Klinik Sağlık Persana 2005 290
TUI Deut. Seyahat TUI aqtiv 2003 220
Uni Kli.Essen Sağlık UK Essen Per. 2005 200
Alba Çöp Eures Euro R. S. 2007 120
Gruner+Jahr Basın G+J Service. 2002 100
İşçi kiralama yasaları..
Almanya’da işçi kiralamak 1971 yılına kadar yasaktı. İşveren örgütlerinin baskısıyla Willy Brandt’ın başında olduğu SPD/FDP koalisyon hükümeti 7 Ağustos 1972 yılında “Arbeitnehmerüberlassungsgesetzes (AÜG)” isimli İşçi Kiralama Yasası’nı karar altına aldı ve 11 Ekim 1972’de yürürlüğe koydu. Yasaya göre bir işçinin aynı fabrikaya aralıksız kiralanması üç ay ile sınırlıydı.
1 Ocak 1982: İnşaat işkolunda işçi kiralanması yeniden yasaklandı.
1 Mayıs 1985: Bir işçinin aynı fabrikaya aralıksız kiralanma süresi 6 aya çıkartıldı.
1 Ocak 1994: Bir işçinin aynı fabrikaya aralıksız kiralanma süresi 9 aya çıkartıldı.
1 Ocak 1997: Bir işçinin aynı fabrikaya aralıksız kiralanma süresi 12 aya çıkartıldı.
2000 yılında kamu sendikası ÖTV, Randstand isimli işçi kiralayan firma ile ilk işyeri sözleşmesini imzaladı!
1 Ocak 2002: Bir işçinin aynı fabrikaya aralıksız kiralanma süresi 24 aya çıkartıldı.
23 Aralık 2002 karar altına alınan ve Hartz I Yasası’na göre Çalışma Ajansları bünyelerinde Personel Servis Ajanslarının (PSA) yaygın kurulması karar altına alındı. Ve bu yasaya bağlı olarak işsizlere işçi kiralayan firmalara başvurma zorunluluğu getirildi. Yasanın tümden yürürlüğe girmesi 1 Ocak 2004’e kadar sürdü
1 Ocak 2003: İnşaat işkolundaki işçi kiralama yasağı esnekleştirildi. Ayrıca işçi kiralayan firmaya, işçiyi sadece tek bir işyerine kiralamak üzere işe alma hakkı verildi.
23 Şubat 2003: Hıristiyan sendika CGZP ile Kuzey Bavyera İşçi Kiralayan Firmalar Birliği (INZ) arasında ilk kez bölgenin bütün branşlarını kapsayan TİS imzalandı.
6 Mayıs 2003: CGZP ile İşçi Kiralayan Orta Ölçekli İşverenler Birliği MZV Almanya geneli için bir TİS imzalandı.
29 Mayıs 2003: DGB içindeki sendikalar, kiralık işçileri kapsayacak ortak bir TİS kararı aldılar
22 Temmuz 2003: İşçi Kiralayan Firmalar Birliği (BZA) ve DGB arasında ilk genel grup TİS imzalandı.
1 Ocak 2004: Bir işçinin aynı fabrikaya aralıksız kiralanma süresini belirleyen yasa kaldırıldı. Aynı zamanda kiralık işçilerin işten çıkartılması kolaylaştırıldı. İşçiyi kiralayan firma herhangi bir TİS’e bağlı olmadığı durumda işçiye kiralandığı fabrikada ödenen aynı ücretin ödenmesini düzenleyen yasa yürürlüğe girdi.
Almanya’da kiralık işçi sayısı
Ay, yıl Kiralık işçi Değişim %
Haziran 00 339.022 + 18,4
Haziran 01 357.264 + 5,4
Haziran 02 326.295 – 8,7
Haziran 03 327.331 + 0,3
Haziran 04 399.789 + 22,1
Haziran 05 453.389 + 13,4
Haziran 06 598.284 + 32,0
Haziran 07 731.152 + 22,2
Haziran 08 794.300 + 8,6
Haziran 09 490.000 – 38,3
Almanya’nın en büyük 10 kiralık firması
İşletme* Cirosu İdare Kiralık işçisi
Randstad 1.880 3000 63.000
Adecco 1.523 3071 52.687
Manpower 0.623 1550 26.700
Persona Ser. 0.541 1737 16.500
Autovision 0.346 332 6.940
USG 0.339 896 13.200
Orizon 0.297 459 9.340
ZAG 0.265 540 11.800
Timepartner 0.253 390 6.000
I.K. Hofmann 0.251 415 10.470
*Almanya’da toplam 17 bin 500 işçi kiralayan firma bulunuyor. Ciro rakamları milyar Euro olarak verilmiştir.
Kaynak: Lünendonk – Gesellschaft für Information und Kommunikation, Mayıs 2009
Namibya’da işçi kiralamak yasak!
21 Mart 1990 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nden ayrılarak bağımsızlığına kavuşan Namibya Cumhuriyeti’nde işçi kiralamak yasak. Temmuz 2008’de çalışma yasalarını değiştiren hükümet işçi kiralanmasını yasaklamıştı. Bu yasaya karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvuran ülkenin işçi kiralayan en büyük firması Africa Personnel Services (APS), söz konusu yasanın özgür ticaret hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüş ve yasanın iptal edilmesini talep etmişti.
Namibya’da resmi olarak 16 bin emekçi “kiralık işçi” olarak çalışırken bunların 6 bin 600’ü APS aracılığıyla kiralanmaktaydı.
İŞÇİ KİRALAMA SÖMÜRÜNÜN ARACIDIR!
1 Mart 2009 günü görülen davada konuşan Namibya Başsavcısı, “İşçi kiralama sömürüyü yoğunlaştırmak için tehlikeli bir araçtır ve işçileri onursuz hale getirmektedir” görüşünü savundu.
APS firmasının avukatı ise “küreselleşen dünyada işçi ve işveren ilişkilerinin esnekleştiğini” söyledikten sonra, “firmamızın amacı bu gelişmeye ayak uydurmada yardımcı olmak” dedi.
Anayasa Mahkemesi hakimleri başsavcının sözlerinden hareketle yasada bir değişiklik yapılmayacağını ve yasanın aynen yürürlükte kalacağını dile getirdiler. “İşçi kiralama yasa dışıdır ve bu böyle kalacak. Çünkü bu yöntem insanı kişisel bir eşyaya indirgemektedir. Bu nedenle işçi kiralama ülkemizin anayasası ile bağdaşmaz” diye konuşan Anayasa Mahkemesi Hakimi Charles Parker, “Eğer bir kişi ticaret yapıyorsa ve örneğin bir genelev işletiyorsa ve bunun için de insan ticareti ve kölecilik yapıyorsa bu kişi anayasamızın kendisinin özgür ticaret hakkını koruduğunu ileri süremez. Kiralık işçilik modern kölecilikten başka bir şey değildir ve biz buna kesinlikle izin vermeyeceğiz” dedi.