Şikago’da toplanan NATO Zirvesi’nde 2020 yılına kadar füze savunma sisteminin tamamlanması kararlaştırıldı. Rusya ve İran’a karşı Türkiye’ye özel görevler biçildi.
ABD’nin Chicago kentinde toplanan NATO üyesi ülke liderlerinin üzerinde anlaştığı füze savunma kalkanlarının 2020 yılına kadar devreye konulması, aynı zamanda bu tarihe kadar büyük bir savaş hazırlığının yapılacağı anlamına geliyor. “Avrupa’yı koruma” adı altında şimdiden temelleri atılan savunma sisteminin asıl olarak İran ve Rusya’ya karşı oluşturulduğu da Chicago zirvesinde yazılı olarak kayıtlara geçti.
Uzunca bir süredir açık ya da üstü örtülü olarak İran ve Rusya’yı hedef gösteren NATO üyesi ülkeler, böylece dünyada batı kapitalizminin tam anlamıyla denetim altında tutamadığı iki önemli ülkeyi hedefe koymuş durumda.
Düşman ilan edilen ülkelere coğrafik açıdan yakın olan NATO üyesi ülkelere . “Avrupa’yı koruma” adı altında özel görevler verildi, yeni üsler inşaa edilip füze savunma kalkanları yerleştirildi, misyonlar biçildi. İran’dan geleceği ileri sürülen tehdide karşı kurulacak füze savunma sistemi, son karara göre 30’a yakın ülkeye yerleştirilecek. Bunların başında Türkiye geliyor. Kürecik’e yerleştirilmeye başlanan erken uyarı sistemi, NATO’nun büyük savaş planında önemli bir yere sahip olacak. Akdeniz’de konuşlandırılan ABD savaş gemisine bağlı işleyecek Kürecik’teki füze savunma kalkanı, Almanya’nın Ramstein kentindeki ABD üssünden idare edilecek.
Büyük savaşın ikinci hazırlık aşaması 2016-2017 yılları arasında devreye konulacak. Bu yıllar arasında Alman Patriot raketleri, ABD savunma sistemi aracılığıyla ve Hollanda firkateyni yardımıyla Romanya’ya yerleştirilecek.
Üçüncü aşamada ise, 2018’de ABD füze savunma sistemi Polonya’ya yerleştirilecek ve 2020 yılına kadar bütün sistemin uyumlu halde çalışması amaçlanıyor.
Daha önce Lizbon’da yapılan NATO Zirvesi’nde ele alınan ve Chicago Zirvesi’nde detaylı bir şekilde ele alınarak kararlaştırılan savunma sistemi açıktır ki, savunmadan çok saldırıyı amaçlıyor. Uzunca bir süredir açık bir şekilde İran’ı hedefe koyan batılı kapitalist devletler, son NATO Zirvesi’yle bu konuda tam uyum içerisinde olduklarını bir kez daha ilan etmiş görünüyorlar.
SADECE HAVADAN DEĞİL, KARADAN DA SAVAŞ
NATO Zirvesi’nde dikkat çeken bir diğer nokta ise, bundan sonra sürdürülecek savaşların sadece havadan değil karadan da sürdürülmesi oldu. Füze savunma sistemiyle asıl olarak havadan saldırı ve bombalamayla ülkeler çökertilmeye çalışılırken, buna karadan da desteğin verilmesi yeni savaş konseptine eklendi. Libya’da Kaddafi’nin devrilmesine karşı sürdürülen havadan saldırı sırasında karadan istihbaratın eksikliği ortaya çıkardığına dikkat çeken NATO liderleri bunun için Kara Uyarı Sistemi’nin (Alliance Ground Surveillance-AGS) 2016’ya kadar 13 ülkenin ortak çalışmasıyla yürürlüğe konulmasını karara bağladılar. Böylece, Rusya ve İran’a karşı karadan istihbarat elde etmek için girişimler başlatılacak. Ancak, maliyeti oldukça yüksek olacağı ifade edilen bu sisteme bir çok ülke bütçe açığını gerekçe göstererek yeteri kadar destek veremeyebileceğini ifade etti. Bunların başında Almanya geliyor.
Buna rağmen, NATO üyesi ülkeler “akıllı savunma” adı altında hazırlanan 20 ayrı projeyi birlikte hayata geçirecekler. Bu “akıllı savunma sistemi”nin en çok kullanılacağı bölge ise Rusya’ya yakın olan Baltık Bölgesi olacak.
ASIL HEDEF RUSYA
NATO üyesi ülkeler tarafından alınan yeni savaş kararları doğal olarak Rusya’nın tepkisini çekti. Çünkü, yapılan hazırlıkların tümü, 2020 yılından sonra önce İran’a sonra Rusya’ya karşı büyük bir savaşın başlatılacağını işaret ediyor. “Savunma” adına atılan adımların asıl olarak saldırıyı içerdiğinin farkında olan Rusya’nın buna karşı hamleler yapması, kendisini korumaya yönelik yeni savunma sistemleri devreye koyması kaçınılmaz görünüyor.
Bu da, SSCB’nin varisi Rusya ile NATO şemsiyesi altında bir araya gelen emperyalist devletler ve onların işbirlikçileri arasında yeni bir soğuk savaşın kapıda olduğu anlamına geliyor. Çünkü, NATO tarafından kurulan füze savunma sistemi uzun yıllardır Batı ile Rusya’da oluşan “güvenlik dengesi”ni Batı lehine önemli oranda değiştiriyor.
Değişen bu dengede güçsüz duruma düşecek olan Rusya’nın da tıpkı Afganistan ve Irak gibi etki alanlarına dahil edilmesi Batılı emperyalist devletlerin en büyük arzusu. (YH)
