Written by 15:33 Allgemein

NRW’de ‘Kader seçimi’ne yapılacak

NRW’de 9 Mayıs Pazar günü yapılacak parlamento seçimleri, yalnızca eyalet değil aynı zamanda federa…

Almanya’nın en büyük eyaleti günü yapılacak parlamento seçimleri, Federal hükümetin ülke genelinde izleyeceği politikaları için büyük bir önem arz ediyor.
Beş yıl önce, SPD’nin tarihi yenilgiye uğradığı eyalette, ilk kez CDU-FDP koalisyon hükümeti kurulmuştu. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra adeta SPD’nin kalesi olan NRW’de partisinin ağır yenilgisi üzerine dönemin başbakanı Gerhard Schröder, erken seçim kararı almak zorunda kalmıştı. SPD, bir önceki seçimlere göre bu seçimlerde yüzde 5.7 daha az oy almıştı. Toplam yüzde 37.1 oy almasına rağmen, yenilginin etkisi çok daha büyük olmuştu.
Çünkü, SPD’den kopan sendikacıların başını çektiği İş ve Sosyal Adalet İçin Seçim İttifakı (WASG) ilk olarak bu eyalette seçimlere katılmış ve 200 bin kadar oy almıştı.
Hartz IV, Ajanda 2010 başta olmak üzere sosyal alanlara yönelik SPD-Yeşiller hükümetinin hayata geçirdiği sosyal kısıtlama politikalarına karşı verilen mücadelenin bir yansıması olan WASG’nin bu çıkışının, SPD’yi daha çok olumsuz etkileyeceğini NRW seçimlerinde gören Schröder ve ekibi, partideki çözülme sürecini durdurmak için gittiği seçimleri kaybetmiş, ama yine de Merkel ile koalisyon ortaklığı yapmıştı.
Ne var ki; erken seçim kararı ve sonrası gelişmeler SPD’deki gerileme ve çözülme sürecini durduramadı. Dört yıl sonra, Eylül 2009’da yapılan genel seçimlerde SPD bu kez ülke genelinde yüzde 23’lük oy oranı ile tarihinin en büyük yenilgisini alarak tam anlamıyla hüsrana uğradı.

KRİZİN FATURASINI ÖDETME PLANLARI
Ekonomik krizle birlikte CDU/CSU-SPD “büyük koalisyon” hükümeti tarafından bankalara ve tekellere yapılan milyarlarca Euro’luk “kurtarma paketleri”nin faturasının halkın sırtına bindirileceği değişik biçimlerde telaffuz ediliyor. Genel seçimlerden sonra kurulan CDU/CSU-FDP hükümeti, faturanın ucunu kimi zaman gösterirken, asıl hesap vaktinin NRW’deki seçimlerden sonra olacağı da sık sık dile getiriliyor.
Dolayısıyla, NRW seçimleri sadece eyaleti değil, bütün ülkeyi yakından ilgilendiriyor.
Hükümet partileri CDU/CSU ve FDP, krizin faturasını sorunsuz bir şekilde halkın sırtına bindirmek için, NRW’deki “siyah-sarı” koalisyonun işbaşında kalmasını oldukça önemsiyor. Çünkü, hükümet değişikliği durumunda Federal Eyaletler Meclisi’ndeki dağılım hükümet aleyhine değişecek ve böylece pek çok konuda muhalefet ile pazarlık masasına oturulacak.

PARTİLER NE VAAT EDİYOR?
Seçimler öncesinde hükümet partileri CDU ve FDP, “istikrar” için ortaklığın sürmesi gerektiğini ileri sürüyor. Eyalet Başbakan Jürgen Rüttgers de seçimlerden sonra eyalet çapında yeni “tasarruf planları”nın hayata geçirileceğini söylemekten çekinmiyor. Yani, seçimlerden sonra sadece Federal düzeyde değil, eyalet çapında da emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik geniş kapsamlı bir saldırı dalgası başlatılacak.
Ne var ki, anketlere göre CDU-FDP koalisyon hükümetinin yeniden seçilme ihtimali yüksek değil. Her iki partinin adı seçimlerden önce sermayeden aldığı yüksek bağışlar ve sponsorluk olaylarıyla gündeme gelmişti.
Muhalefet partileri SPD ve Yeşiller’in, bu saldırı politikalarına karşı bir itirazı bulunmuyor. Hatta, Hartz IV yardımı alan işsizlere yönelik ülke genelinde başlatılan saldırı kampanyasına SPD’nin eyalet başbakan adayı Hanoloer Kraft da katıldı. Kraft, Hartz IV yardımı alanların, ek bir ödeme yapılmadan, kamu yararına çalıştırılması gerektiğini savunuyor. Ancak SPD, seçimler öncesinde işçi ve emekçilerden daha fazla oy almak için NRW DGB Başkanı Guntram Schneider’i “gölge kabine”sine alarak seçimlerden sonra “Çalışma Bakanı” yapmayı vaat etmeyi de elden bırakmadı. Beş yıl boyunca CDU-FDP hükümetine ciddi bir şekilde karşı çıkmayan, hatta uyumlu çalışmaya özen gösteren Schneider, ayrıca CDU tarafından “Gelecek Ödülü”ne layık görülmüştü.

DIE LINKE, KİLİT PARTİ
Seçimler öncesinde yapılan anketlere göre 9 Mayıs’tan sonra bir belirsizliğin oluşacağı ifade ediliyor. CDU-FDP ve SPD-Yeşiller koalisyon ihtimallerinin gerekli çoğunluğu sağlayamayabileceği, bu nedenle de başka ortaklıkların gündeme gelebileceğine dikkat çekiliyor. Bu tablonun oluşmasında Sol Parti’nin yüzde 5 barajını aşması büyük bir rol oynuyor.
Anketlere göre CDU yüzde 38, SPD yüzde 32, FDP yüzde 8, Yeşiller yüzde 12, Sol Parti yüzde 7 civarında oy alabilecek.
Beş yıl önce yapılan seçimlerde CDU yüzde 44.8, SPD yüzde 37.1, Yeşiller ve FDP de yüzde 6.2 oy almıştı.
Anketlerin ifade ettiğine yakın bir sonucun çıkması durumunda CDU-Yeşiller ve CDU-SPD koalisyon hükümetlerinin kurulabileceği tahmin ediliyor.
Hiç bir parti seçimlerden önce Sol Parti ile koalisyon kurma mesajı vermedi. Sol Parti de taleplerini sıralayarak, ancak bunların hayata geçirileceği bir ortaklığın söz konusu olabileceğini ifade ediyor.
Bu anlamda sermaye partilerinin hesaplarının bozulması için Sol Parti’nin alacağı yüksek oy oranı büyük önem taşıyor. (YH)

Sol Parti yükselişi sürecek

WASG ve Demokratik Sosyalizm Partisi’nin (PDS) birleşmesiyle kurulan Sol Parti, ilk etapta sadece Doğu Almanya’daki eyaletlerde parlamentoda temsil ediliyordu. Batı Almanya’daki eyaletlerde ilk kez Bremen’de yüzde 5 barajını aşarak eyalet parlamentosunda grup kuran Sol Parti daha sonra Hessen, Aşağı Saksonya, Hamburg eyaletlerinde meclise girmişti.
Geçen yıl Saarland Eyaleti’nde yapılan seçimlerde ise yüzde 21 oyla büyük bir çıkış yapmıştı.
Sol Parti, şimdi de en büyük eyalette yüzde 5 barajını aşarak parlamentoya girmeyi ve böylece Batı Almanya’da da kalıcı olduğunu kanıtlamayı hedefliyor.
Seçimler öncesinde Sol Parti dışındaki partilerin hiç biri krizin faturasının emekçilere kesilmesine, işsizliğe, yoksulluğa ve sosyal kısıtlamalara karşı önerilerde bulunmuyor.
Sol Parti’nin taleplerinin başında, temel sanayi kollarının kamulaştırılması, enerji sektörünün iki büyük tekeli olan Eon ve RWE’nin devletleştirilmesi, kiralık işçi uygulamasına son verilmesi, süreli iş kontratı uygulamasının kaldırılması, sınıflarda öğrenci sayısının 20 ile sınırlandırılması, yüksek okul harçlarının tamamen kaldırılması ve bursların öğrencilerin ebeveynlerinin gelirleri dikkate alınmadan verilmesi yer alıyor.
Sol Parti, göçmenlere eşit hakların tanınmasını, mültecilere oturum hakkı verilmesini, sınırdışı merkezlerin kapatılmasını da talep ediyor.
Sol Parti ayrıca, seçim kampanyası sırasında Afganistan’da bulunan Alman askerlerinin geri çekilmesi talebini de öne çıkarıyor. (YH)

Close