Written by 12:02 uncategorized

Ölüm saçan kanlı mavzerin hikayesi

mavzer

Nice ölümlere neden, nice türkülere ve şiirlere konu olduğu için neredeyse herkes tarafından bilinir duruma gelen ‚Mavzer‘ ismi, Almanya’nın güneyinde Kara Ormanlar’ın eteğine kurulu küçük bir yerleşim yeri olan Oberndorf am Neckar’dan gelir.

Bir çok Alman’ın dahi varlığından haberdar olmadığı Oberndorf, ormanın kuytuluklarında kurulu bu küçük şehir, bir dönemler imparatorların, silah ticaretiyle uğraşanların ilgi odağı olmuş. Württemberg kralı Kayzer Friedrich tarafından 1811’de boş bir manastıra kurulan mavzer fabrikası Prusya ordusuna piyade tüfeği üretmeye başlamış.  Başlangıçta kimsenin dikkatini çekmeyen mavzer fabrikasında durum Wilhelm ile Paul Mauser kardeşler 1872’de ölüm saçan bu silah fabrikasını ele alınca değişmiş.

Böylece 19. Yüzyıl’ın son çeyreğinde yüzbinlerce silah üretimine başlanır. Egemenliğini teminat almak isteyenler dünyanın dört bir yanında Oberndorf’a gelirler.  Kimler yok ki aralarında; Çin, Sırbistan, Rusya, İspanya, Meksika, İran, Ekvator, Osmanlılar… 34 ülke buradan silah almak için adeta birbirleriyle yarışır hale gelmişler.

Oberdorf’taki Waffenmuseum (silah müzesi) haline getirilen binanın içinde büyükçe bir salondayız. Müze sorumlusu bizleri sevinçle karşılayıp soru yağmuruna tutuyor. Nereden geliyorsunuz? Hangi millettensiniz?

Müzeyi gezerken Prusya Almanya’sı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri ilişkilerinin ne kadar köklü olduğunu bir kez daha görüyoruz. Osmanlı İmparatorluğu bir döneme kadar asıl olarak Fransa ve İngiltere’den silah alımı yapar. 19. Yüzyıl’dan itibaren bunlara Almanya da dahil olur. Müzedeki bir panoda  silah başında poz veren beyler, iskambil oynayanlar, Osmanlı’nın tuğrası vs. görünüyor. Eserlerin tamamı özenle korunuyor.

Bir başka resim ise silah ticaretinin boyutunu açıkça gösteriyor. Osmanlı ile doğrudan görüşmek üzere İstanbul’a giden Paul Mauser, yüklü bir siparişle geri döner. Bu gezinin hemen ardından Osmanlı adına gelen heyet, şartları görüşmek ve silah eğitimi gibi konularda bilgi almak için uzun bir süre Oberndorf’ta kalmak ister. Bunun üzerine Osmanlı mimarisine uygun bir konaklama evi yapılır. Müze sorumlusu bugün sadece fotoğrafı olan bu binanın İkinci Dünya Savaşı’nda bombalamalar sonunda yıkıldığını söyledi.

Silah ticaretinde Fransa, İngiltere ve Almaya birbirleriyle kıyasıya çatışırlar. Zira koca bir pazar var ve topraklarında ulusal kurtuluş savaşları bitmek bilmiyor. Osmanlı devleti silah alımında zaman zaman koca şehirlerin (Konya, Adana, Kastamonu) tüm vergi gelirlerini teminat olarak gösterebiliyordu.

Bilinir, her büyük savaşın çok önceleri başlayan hazırlık yılları vardır. Tıpkı Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı misali. 1870’li yıllardan itibaren 1914 savaşının hazırlıkları yapılmıştır denebilir. Devam eden savaşlar, gece gündüz demeden üretilen envai türden silahlar. Ve tabii ki silah tüccarları ve ajanları her yerde savaşların çıkması için canhıraş biçimde çaba harcarlar…

Osmanlı imparatorluğu ile yapılan büyük anlaşma sonrası Mavzer fabrikasının ünü daha da büyür. Üretilen tüfek modellerine satış yapılan ülkelerin adı verilir. Örneğin 1887’de üretilen bir silah modeline Türken Mauser denmesi gibi… Ölüm saçan araçlar üreten Mauser Werke’de çalışanların sayısı da hızla artar. 1914’e kadar Mavzer Fabrikası’nda 6800 kişi çalışmaktadır. Öyle ki  siparişler yetiştirilemez duruma gelinmişti. Üretilen silahlar çatışma halindeki Rusya ile Osmanlı’ya büyük bir keyifle satılıyordu. Rivayete göre milyonlarla ifade edilen Mavzer tüfekleri birbirine eklense dünyayı iki kez sarmalayabilir.

Ne ki Mavzer de Osmanlı’nın ve birçok imparatorluğun sonunun gelmesini engelleyemez. Birinci Dünya Savaşı sonrası, İtilaf Devletleri ile yapılan Versay Barış Antlaşması gereği Almanya’da silah üretimi bir süreliğine durdurulur. Bu, Mavzer’in çöküşü anlamına gelir. Silah üreten fabrika bu kez; hesap makineleri, ölçüm aletleri, otomobiller ve dikiş makineleri üretmeye başlar. Ancak bütün bunlar sönmekte olan yıldızının parlamasına yetmez.

İmdada Naziler ve İkinci Dünya Savaşı yetişir. Hitler iktidara gelir gelmez 1935’te Versay Anlaşması’nı rafa kaldırır. Almanya’da silah üretimi korkunç denecek şekilde devam eder. Mauser fabrikasında çalışanların sayısı 12 bini bulur. Savaş yıllarında kadınlar, Polonyalı göçmenler ve Sovyet savaş esirleri burada ölümüne çalıştırılırlar. Spor ve av aletleri üretiyormuş gibi masumane pozlarla reklamı yapılan Mavzer artık dünya markası olmuştur.

Hitler’in sonu yaklaştıkça Mavzer silah fabrikasının da sonu yaklaşır. Nisan 1945’te Fransa küçük bir vadide kurulu Oberndorf’a bombalarla girer. 1946’da ünlü fabrika yıkılır. Fabrika yıkılmakla kalınmaz her türden metal üretimi dahi yasaklanır. Bir zamanlar Alman İmparatorluğu’nun resmi silahı olan piyade tüfeği üreten Mauser Werke  bir kez daha çökmüştür…

Bugün Oberndorf’ta Mauser’în devamı olarak bilinen Heckler-Koch firması var. Güya bu firmada da yalnızca av tüfekleri ve küçük silahlar üretiliyor….

‘Orda bir dağ, orda bir taş,

bir pınar.

Dağ ardında, taş ardında,

Pınarlı bir kara Mavzer..

bir güvercin pır pır eder ucunda namlusunun’

Halkının sanatçısı, halkının ozanı H.Hüseyin’in dilinden dökülen bu sözcükler Mavzer’in Anadolu insanıyla kurduğu yakınlığı anlatmaya yeterli. Müzeyi birlikte gezdiğimiz arkadaşlarımızdan biri Afyon’lu bir cami hocasıydı. Osmanlı haşmeti karşısında böbürlenen hocaya  yönelttiğimiz; ‚Ölüm saçan silahların kutsanmasını hangi kitap yazar, neden tüm silahlar toprağa gömülmesin?‘ sorumuza cevap vermekte çok zorlandı.

Olur da yolunuz Kara Ormanların eteğindeki Oberndorf’a düşerse Mavzer Müzesine uğramanızda fayda var….

Ali Çarman/Oberndorf

Close