2011 yılını rekorlarla kapayan Alman otomobil devleri 2012’ye kaygıyla bakıyorlar. Alanlarında zirveye oynayan otomobil şirketleri son yıllarda üretim kapasitelerini önemli ölçüde artırdılar. VW, Daimler, BMV üçü de “pazardan daha hızlı büyümeyi” hedef olarak belirlediler. Önümüzdeki yıllarda daha da sertleşecek olan rekabette kaybeden ise yine işçiler olacak.
Alman otomobil şirketlerinin hepsi yılbaşı tatillerini kısa tuttukları gibi üretimlerini hala fazla mesai ve özel vardiyalarla sürdürüyorlar. Birçok fabrikada artık Cumartesi günleri normal (!) işgününden sayılıyor. Üretimin bu kadar yoğun olmasının nedeni Almanya’daki satışlar değil. Alman otomobillerine rağbet özellikle yurtdışında devam ediyor.
Alman Otomobil Üreticileri Birliği (VDA) tarafından yapılan açıklamaya göre 2011 yılında ihraç edilen otomobil sayısı 4,55 milyona çıktı. 2011’de ihraç edilen araç sayısının 2010 yılına oranla yüzde 7 arttığını bildiren VDA, böylece yurtdışına satılan araç sayısında 2009’dan bu yana yüzde 30 bir artış kaydedildiğini açıkladı. 2009’da kriz nedeniyle yurtdışına yönelik araç satışları dibe vurmuştu.
ALMANYA İHRACAT BAĞIMLISI
Almanya’da üretilen araçların yaklaşın yüzde 75’i ihraç ediliyor. Bu ise otomobil endüstrisinin büyük ölçüde yurtdışına bağlı olduğunu gösteriyor. OECD ve IMF’nin 2012 yılına dönük ekonomik tahminlerine bakıldığında yeni yılın otomobil sektörü için zor bir yıl olacağa benziyor.
VDA raporuna bakıldığında ihraç edilen araçların üçte ikisinin Avrupa ülkelerine üçte birinin ise dünyanın diğer bölgelerine gittiği görülmekte. İhracatın üçte biri Euro bölgesine giderken diğer üçte biri ise Avrupa’nın diğer ülkelerine gidiyor. Almanya’nın geleneksel pazarları arasında bulunan güney Avrupa ülkeleri olduğu gibi İrlanda ve İngiltere’de gündemde olan tasarruf paketleri ve işten atmalar nedeniyle araç satışlarında ciddi düşüşlerin yaşanması bekleniyor.
UMUTLAR AMERİKA VE ASYA’YA BAĞLANDI
2011 yılında dünya genelinde 64,5 milyon aracın üretildiğini bildiren VDA, “İyimser beklentilerimize göre dünya genelinde üretim yüzde dört dolayında artarak 68 milyona çıkacak” görüşünü savunuyor. VDA’nın “iyimser beklentileri” Avrupa’yı içermiyor. Almanya’daki piyasanın sabit kalacağından hareket eden VDA uzmanları Avrupa’daki piyasanın ise daralmasını bekliyorlar. Böylece Alman şirketlerinin umudu Amerika ve Asya pazarlarındaki gelişmelerin olumlu olmasına bağlı.
“Avrupa’daki daralma Asya ve Amerika bölgeleri tarafından dengelenecek” açıklamasının ne kadar gerçekçi olduğu konusunda ise tahmin yürütmekten başka yol yok. Nitekim ABD’de devlet borçları nedeniyle dev tasarruf paketleri gündemde olduğu gibi işsizlikte yüzde 9 dolayında seyrediyor. Bu ise ABD pazarında daralma ihtimalinin daha yüksek olduğu anlamına geliyor.
Çin ve Hindistan’da ise enflasyonun hızını yavaşlatmak için tüketici kredilerinin faizleri yükseltildi. Bu da otomobil pazarı için olumlu bir sinyal olarak görünmüyor. Alman tekellerinin bir bütün olarak “geleceğin belirlendiği pazar” olarak değerlendirdikleri Çin’de yabancı sermayenin aleyhine olan bir takım yasal değişikliklerde gündemde. Çin Kalkınma Komisyonu (NDRC) ve Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan ortak açıklamada, “Hükümetimiz, otomobil üretimine yatırım yapan yabancı sermayeye sunduğu desteği, ulusal otomobil üretiminin sağlıklı gelişmesi için geri çekecek” denildi.
30 Ocak’ta yürürlüğe girecek olan yönetmeliğe göre yabancı ve yerli otomobil firmalarının yeni ortak şirket kurmalarına artık izin verilmeyecek. Yönetmeliğin var olan ortaklıkları nasıl etkileyeceği ve önümüzdeki yıllar için planlanan kapasite genişletilmelerinin yönetmelik kapsamına girip girmeyeceği de bilinmiyor. 2011 yılında bütün markalarıyla Çin’de ilk kez 2 milyondan fazla araç satan Volkswagen tekeli (VW), 2015 yılına kadar ülkede 14 milyar Euro yatırım yapmayı planlıyordu. Bu gelişmeler sadece üretim kapasitesini yüzde 30 civarında artırmayı hedefleyen VW’yi değil Daimler ve BMW gibi benzeri şirketleri de olumsuz etkileyecek. “Pazardan daha hızlı büyümeyi” hedefleyen Alman otomobil devlerini zora sokacağı gibi uluslararası alandaki rekabetin daha keskinleşmesine neden olacak. (YH)
