Written by 15:38 Allgemein

Özgürlük mücadelesinin gülleri …

02paris

Kürt halkının gönül dağında üç gülün koparılması haberi duyulur duyulmaz hemen her yerde insanlar sokaklara döküldü. Bir yandan katliama lanet okunurken diğer yandan barış ve özgürlük sevdasından ölümüne de olsa vazgeçilmiyeceği bir kez daha gümbür gümbür dile getirildi. Bizler de, özgürlük için yola çıkmış Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez’in Avrupa’nın orta yerinde alçakca katledilmesini protesto etmek için Paristeyiz. Tüm dostlar, tanıdık yüzler, Türkiyeli örgütler Kürt halkının acılarını paylaşmak üzere oradalar.

Paris… ‘Özgürlük, Kardeşlik, Eşitlik’ seslerinin dünyanın dört bir yanına savrulduğu, her karış toprağında insanlığın kurtuluşu davası yolunda katledilen Komünarların şehri. Bunun içindir ki Paris, özgürlük için yola çıkanları kendine çekerek bir ana misali kucak açar, örnek teşkil eder onlara.

Sabahın erken saatlerinde Gar de l’Est’in önündeki alandayız. Ve bu saatte gelme şansını elde edenler, katliamın işlendiği sokağa gidip şehitler anısına saygı duruşunda bulunuyor. Mum yakıp gül bırakanlar, hıçkıra hıçkıra gözyaşı dökenler, oradan ayrılmak istemeyenler ve “hevalno yürüyelim ki, diğer hevaller de geçsinler” diye gelen uyarılar.

İkili veya gruplar halinde yapılan sohbetlerde Kürt halkının özgürlük mücadelesine dair çok şeyler konuşuluyor. “Vicdan sahibi herkes burada olmalı” diyor yaşlı bir Kürt anası… Bu yolun dönüşü kalmadı, sorun eninde sonunda çözülecek. Ancak hiç kimse acaba kim yapmış olabilir diye hiç bir soru sormuyor. Zira katiller ve sorumlular belli. Tüm gözler, yorumlar devletin yüz yıllık inkar ve riyakar politikalarına, istihbarat birimlerine ve işlenen katliamlarına yöneliniyor.

İsviçre, Belçika, Hollanda, Avusturya, Belçika, Almanya dan akşam saat 12’de yola çıkan otobüsler yürüyüş saatine çok zaman kala gelmeye başladı bile. Daha saat on olmamıştı ki, onbinler hep bir ağızdan, “Şehit namırın!” diye haykırıyor. Yakalarımıza takmak için dağıtılan fotoğrafları alıyoruz. Sağdan, soldan derken dört koldan gelen insanlar alana sığmıyor. Kalabalık çoğaldıkça çoğalıyor. Bu bir nebzede olsa bizi sevindiriyor. Kürtce, Fransızca ve Türkçe konuşmalar başlıyor.

Kadınlar, kadınlarımız Kürt özgürlük hareketinin temel direkleri, katillere meydan okurcasına, “bizler ölmedik buradayız” diye zafer işaretleri yapıp zılgıt çekiyorlar. Tek yürek olmuş kalplerimiz güm be güm çarpıyor, katilere olan öfkemiz ise kabarıyor. Peş peşe sloganlar haykırılıyor. Bir köşede görünmeden ağlayanlar da yok değil.

Saatler 12’ye geldiğinde kitleyi tutmak artık mümkün görünmüyor. “İntikam” diye pankart açan Kürt gençler patlamaya hazır gibiler. Görevliler zor durumdalar. “Hevaller duygularımıza ve öfkemize yenik düşmeyelim, katilleri sevindirmiyelim, provakosyanlara dikkat edelim” konuşmaları bir uçtan diğer uca gidiyor.

Ve yürümeye başlıyoruz ağır adımlarla. Ses cihazlerının yüklü olduğu üstü açık kamyonetten şehit aileleri ve kadınlarımız öne gelsinler anonsu yapılıyor. Bir ara BTP Eşbaşkanları, Gülten Kışanak, Selahattin Demirtaş ve diğer konukların adı okununca heyecan, coşku daha da artıyor. Kitle ve özel olarak gençler durmak bilmiyor. Üç gülümüz, Sakine, Leyla, Fidan için beş dakikalık oturma eylemi çağrısı öfkeli havayı ve gergin ortamı biraz da olsa dindiriyor.

Yürüyüş boyunca evlerin pencerelerinde dalgalandırılan barış bayrakları, alkışlarla verilen destekler de eksik olmadı. Saat üç sıralarında ancak alana gelindi. Sahneden okunan Ey Raqip Marşı’na binler eşlik etti. Burada toplanan onbinlere hitaben yapılan konuşmalar da ise zaman zaman duygulu anlar yaşandı.

Kürtlerde ‘ateşin gözü üstüne yemin etmek’ diye bir söz vardır ki, bu kazanma inancını, halka olan sadakati, adalet ve özgürlük için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamayı ifade eder. Daha önceleri defalarca olduğu gibi Paris’te kola kola yürüdük ve gördük ki, Kürt halkı yürekten yaralıdır, acıların en acısını tatmıştır.. Lakin tüm oyunları boşa çıkarak katliamlara dahi büyük bir metanetle yaklaşarak dost-düşman herkese gereken mesajlar verecek bir mertebeye ulaşmış.

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez’ler özgürlük mücadelesini anlamlı bulan herkesin ama herkesin yüreğinde yaşamaya devam edeceklerdir. Dünya özgürlükler bayrağına, üç Kürt militanının, üç Kürt kadınının, üç Kürt gülünün rengini canları pahasına vermesiyle birlikte, özgürlük kavramı bir başka anlam daha kazanmıştır Paris’te. Yürekten ve tarihten silinmeyecek olan bu gerçektir. Ve biz bu gerçeğin önünde saygıyla eğiliyoruz.

 

Ali Çarman

Close