Arbeit Zukunft
Paskalya yürüyüşü yaklaşıyor ve barış hareketi ülke çapında sokaklara çıkmaya hazırlanıyor. Bu yıl Paskalya yürüyüşü nasıl ve hangi koşullarda yapılacak?
İsrail, görüşmelerin ardından ateşkesi bozarak Gazze Şeridi’ni bombalamaya devam ediyor. Trump ve Netanyahu’nun yeniden yerleştirme planlarıyla birlikte Gazze’ye karşı yürütülen savaşın amacı giderek daha da netleşiyor: Filistin halkının temizlenmesi ve sürgün edilmesi! Ukrayna’da ufukta müzakereler görünüyor, ancak çeşitli güçler nasıl ilerleneceği konusunda anlaşamıyor. ABD, Çin’e odaklanmak için desteği azaltıp savaşı bitirmek isterken, Avrupa’da bundan sonra Ukrayna’ya destek verme konusunda yalnız kalmanın verdiği büyük çaresizlik hakim. Bu anlayışla AB’nin yeniden silahlanması ilerletiliyor. Bunu güvence altına almak için 800 milyar avroluk bir paket öngörülüyor.
Almanya da savaşa hazırlanmak için üzerine düşeni yapıyor. Ukrayna’da savaşın patlak vermesinin ardından onaylanan 100 milyar avroluk Alman ordusuna özel fon neredeyse tükendi. Yeni iktidar partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), sosyal demokrat SPD ve Yeşiller ile birlikte altyapı için 500 milyar dolarlık yeni bir özel fon başlattı. Pakette ayrıca, savunma harcamalarındaki borç freninin kaldırılması anlamına gelen Anayasa’da değişiklik yapılması da yer alıyordu. Dolayısıyla sınırsız savaş harcamalarının önü açılmış oluyor. Toplam paketin büyüklüğü en az 1 trilyon avroyu buluyor. CDU şu anda yeniden silahlanmayı ilerletiyor, aynı zamanda zorunlu askerliğin yeniden getirilmesiyle ilgili tartışmaları da sürdürüyor ve içerideki militarizasyon da ilerliyor. Geçtiğimiz mart ayında Berlin’de, grevcilere ve göstericilere karşı eylemler de dahil olmak üzere ülke içinde savaşa hazırlık yapmak ve düzeni sağlamak amacıyla yeni bir iç güvenlik birimi kuruldu. Savaş hazırlıkları her yerde daha somut ve saldırgan bir hal alıyor.
Bütün bu gelişmeler göz önüne alındığında barış hareketinin hâlâ neden bu kadar küçük kaldığı şaşırtıcı olabilir. Savaş karşıtı protestoyu barış yanlıları ile gerçekçiler arasındaki bir çatışma olarak anlamamak bugün daha da önemli; çünkü medya ve siyasette tam da bu şekilde yansıtılıyor. Ancak savaştan yana olmak ya da savaşa karşı olmak sadece ahlaki bir sorun değildir. Bilakis, savaş hazırlıklarına karşı tutumumuzu, bunun en çok biz emekçileri vurduğu, bir kısım insanın ise bundan zenginleştiği gerçeğine dayandırmalıyız.
Savaş, güç ve çıkarlarını artırmak isteyen birkaç kişi ve onların mensup olduğu sınıf için iyidir. Ancak bunun öncelikle daha fazla yoksullaşma ve çalışan kesimin yaşam koşullarına yönelik saldırılar anlamına geldiği, bugün silahlanma borçlarının hangi kalemlerde kapatılacağı konusunda yapılan tartışmalarda görülüyor. Savaşın bedelini bugün Almanya’daki emekçi halk ödüyor ve Rusya, Ukrayna gibi diğer ülkelerde savaşa katılıp canlarını kaybediyorlar. Günümüzde askere alınanlar çoğunlukla orta okul ve meslek lisesi çağındaki gençler.
1 trilyon, 800 milyar, 500 milyar ya da 100 milyar gibi rakamlar ve Almanya’nın dış politika hedefleri karmaşık ve erişilmez olabilir; ancak savaşın nüfusun çoğunluğu üzerindeki etkisi giderek daha elle tutulur hale geliyor.
Barış hareketinin bir kez daha geniş emekçi kesimlerin hareketine dönüşmesi için bu bağlantıyı kurması ve bunu Paskalya yürüyüşü için seferberlik amacıyla kullanması gerekiyor. Bu aynı zamanda iş yerindeki, üniversitedeki veya bölgedeki toplumsal mücadeleleri yeniden silahlanma ve savaş politikalarına karşı muhalefetle ilişkilendirmek anlamına geliyor!
Çeviren: Semra Çelik