Damien Bernard- Enzo Tresso / Révolution permanente/Fransa
Başbakan Bayrou’nun acımasız kemer sıkma planı karşısında güven oylamasında “hayır” diyen Sosyalist Parti (PS), 8 Eylül sonrasına hazırlanıyor. Parti, Matignon’a (Başbakanlık konutuna) talip olduğunu açıklayarak karşı-bütçe sundu. Sosyalist Parti, “Yönetmeye hazırız” diyerek Macron ile birlikte yönetim mesajı veriyor.
Sosyalist Parti Lideri Olivier Faure, Blois’taki yaz üniversitesinde yaptığı konuşmada bu çizgiyi açıkça ortaya koydu. Parti içindeki Philippe Brun kanadı, aşırı sağa karşı Sosyalist Parti ile Cumhuriyetçiler (LR) arasında bir “cumhuriyet savunma hükümeti” kurulmasını savunurken, Faureise Macron’a “solcu bir başbakan” ataması çağrısı yaptı. Sosyalist Parti Senatörü Patrick Kanner de PS’nin “İyi niyet göstermesi” ve “Çözüm partisi olduğumuzu kanıtlamamız” gerektiğini belirtti. Nantes Belediye Başkanı Johanna Rolland da “Cumhuriyetçi bir ruhla uzlaşma arayacağız” dedi.
Açıkçası Sosyalist Parti, Macron ile birlikte yönetime hazır olduğunu ilan ediyor. Faure, “49.3 (gensoru karşılığında meclisi baypas etme politikası) kullanılmayacağına dair taahhüt verilirse, bu bizi her yasa taslağı üzerine uzlaşmaya zorlayacak” diyerek “Ülkeyi toparlama hedefini paylaşan herkese açık” bir hükümetten yana olduklarını vurguladı. Occitanie Bölge Konseyi Başkanı Carole Delga, Sosyalist Partinin yönetmeye hazır olduğunu vurgulayarak bu mesajın sermaye ve egemen sınıflara da iletildiğini gösterdi.
Gerçekten kemer sıkmaya alternatif mi?
Kendini “ciddi yönetici” olarak sunmak isteyen Sosyalist Parti, geçtiğimiz cumartesi günü bir karşı bütçe açıkladı. Milletvekili Boris Vallaud, bütçeyi Bayrou’nunkinden daha güvenilir bir plan olarak sundu: “Biz de mali durumun kaygı verici olduğunu düşünüyoruz, kamu maliyemizi düzeltmek gerekiyor. Başbakanın planı krizi derinleştiriyordu, biz adaletli bir vergi düzeniyle hem mali dengeleri hem toplumsal uyumu hem de kamu hizmetlerimizi güçlendireceğiz.”
Sosyalist Parti, bütçede 21.7 milyar avroluk açık kesinti öngörüyor. Bu, Bayrou’nun hedefinin yarısı. Plan, 14 milyar avroluk kesinti ve 26.9 milyar avroluk vergi artışı içeriyor. En dikkat çekici öneri, düşük ücretlerden alınan CSG’nin (genelleştirilmiş sosyal katkı vergisi) düşürülmesi ve bunun 15 milyar avro getirmesi beklenen yüzde 2’lik yeni bir servet vergisiyle telafi edilmesi. Ancak bu verginin sermayeyi gerçekten etkilemeyeceği biliniyor. Parti içinden bir kadronun da dediği gibi: “Yüzde 2’nin uygulanabilirliği sorunlu ama solun geri kalanına göre daha düşük görünmemek için yüzde 2 dedik, sonra bakarız.” Bu öneri esasen Sosyalist Partinin solunu korumaya yönelik, Macron’un sert muhalefeti karşısında muhtemelen rafa kalkacak bir hamle.
Sosyalist Parti ayrıca şirketlere verilen yardımları “yenilikçi KOBİ’lerle” sınırlamayı ve böylece kamu yatırımlarına kaynak aktarmayı planlıyor. Ancak “daha adil bir bütçe” söylemine rağmen karşı bütçe, aslında sermaye kârlarını sorgulamak yerine yatırımları teşvik ederek onları güçlendirmeyi hedefliyor. Yani klasik bir “Keynesçi” anlayışa dayanıyor. Örneğin, 10 milyar avroluk “egemenlik ve ekolojik geçiş hazırlığı” planı özellikle büyük şirketlere yarar sağlayacak.
Sonuçta Sosyalist Parti, zenginleri vergilendirmekten ve şirket yardımlarını kısmaktan söz etse de, bu önlemler sembolik ve sınırlı. Halkın kemer sıkma politikalarına karşı duyduğu öfkeye cevap verirken aynı anda sermayenin çıkarlarını da gözetiyor. Ayrıca bütçeyi 2029 yerine 2032’de yüzde 3 açığa ulaşacak şekilde yayması, kemer sıkma “zorunluluğunu” ertelemekten ibaret.
Rejimin can simidi, 2027’ye hazırlanıyor
Sosyalist Partinin “zengin karşıtı” söyleminin ardında, hangi senaryoda olursa olsun kendini fazla riske atmayan bir parti var. Matignon’a atanırsa, Macron ve sermayenin baskısıyla kemer sıkma politikasını artırmak zorunda kalacak. Bu senaryonun zayıf ihtimal olması halinde ise, karşı bütçe bir sonraki başbakanla yapılacak pazarlıkların temelini oluşturacak. Rouen Belediye Başkanı Nicolas Mayer-Rossignol, “Sunduğumuz projeyi gelecek hükümetle tartışmalı ve onunla bir tür tersine çevrilmiş güvensizlik anlaşmasına varmalıyız” dedi.
Faure’un “Sosyalist Partinin yeri sokak değil” sözleri, 10 Eylül’e doğru partiye dair çok şey söylüyor. Sosyalist Parti, kendisini rejime çözüm olarak, egemen sınıfların çıkarlarını korumaya aday olarak sunuyor. Bayrou sosyalistleri yanında tutmayı başaramadı ama bir sonraki hükümet yeniden Sosyalist Partinin simgesi olan gül rozeti taşıyan bu sadık müttefiğe yönelebilir.
Bu durum Sosyalist Partinin gerçek yüzünü ortaya koyuyor: 40 yıl boyunca sağla dönüşümlü olarak iktidara gelen, neoliberal saldırıları hayata geçiren, Fransız emperyalizminin çıkarları için askeri maceralara girişen, Hollande döneminde mali müdahalesini yöneten ve otoriter yasaları geçiren bir burjuva partisi.
Hiçbir koşulda Sosyalist Parti işçilerin ve gençliğin taleplerine cevap veremez. Burada hatırlatmak gerekir ki, Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) öncülüğünde kurulan NUPES ve Yeni Halk Cephesi (NFP) gibi seçim ittifakları sayesinde, bu son derece itibarsız parti yeniden siyasetin merkezine dönebilmiş ve böylesi bir “Rahatsızlık yaratma gücüne” kavuşmuştur. Bu nedenle Sosyalist Partinin rejimin can simidi rolünü bir kez daha ifşa etmek gerekiyor.
Çeviren: Ali Rıza Yıldırım

