Lüksün ve ayrıcalığın sembolü olan Dubai çikolatası, ilk bakışta göz kamaştırıcı bir mükemmellik yüzeyi sunan, ancak arkasında insan doğası, tüketimcilik ve popüler değerlerin geçiciliği hakkında oldukça derin bir hikayenin yattığı bir ürün olarak karşımıza çıktı bu yıl. Sınırsız kâr ve tüketicilik bağlamında, görünüşte yüce olan bu yaratıcılık ürününün hem fiziksel hem de sembolik anlamda geçiciliğe de tabi olduğu aşikar.
LÜKS BİR META OLARAK ÇİKOLATA
Dünya çapında seri üretilip tüketilen sıradan çikolatanın aksine Dubai çikolatası, sunumuyla üst düzey bir ürün olarak öne çıkıyor. Altın kaplama ile süslenen ve özenle tasarlanmış ambalajıyla sunulan bu ürün, lüksü, prestiji ve tükenmez zenginliği simgeleyen bir yaşam tarzını temsil ediyor. Ancak onu tüketim ve statü sembollerinin yönlendirdiği bir toplumun mükemmel yansıması haline getiren de tam olarak bu üretim. Daha az yenilen ve daha çok sosyal statüyü göstermeyi amaçlayan bir eser olarak görülüyor.
ZEVKİN KISA ÖMÜRLÜLÜĞÜ
İroniktir ki, çikolatanın doğası – lüks olsun ya da olmasın – geçicidir: Bir kez açıldığında ağızda saniyeler içinde erir, geçici bir aroma bırakır ve kaybolur. Keyifin bu geçiciliği, lüks malların ve statü sembollerinin iletmeyi amaçladığı ebedi varoluşla tam bir tezat oluşturuyor. Dubai çikolatası bize hiçbir şeyin kalıcı olmadığını hatırlatıyor; ne tüketim deneyiminin ne de simgelediği maddi zenginliğin.
KAR VE TÜKETİM TAKINTISI
Dubai çikolatasının geçiciliği özellikle sınırsız kâr ve tüketim çağında belirgindir. Ürünlerin giderek daha hızlı üretilip tüketilmesi gereken bir dünyada, en seçkin ürünler bile bir sonraki yenilikle birlikte çekiciliğini yitiriyor. Pazar, tüketicilerin dikkatini çekmek için üreticileri ürünlerinin daha abartılı versiyonlarını geliştirmeye zorluyor; altın kaplı çikolata parçasının yerini çok geçmeden elmasla süslenmiş versiyonları alabilir. Açıkça ortaya çıkıyor: Bu ürünlerin değeri, kalitelerinde veya benzersiz olmalarında değil, yapay olarak yaratılan pazar ve kısa vadeli tatmin arayışında yatmaktadır.
EKOLOJİK VE TOPLUMSAL BOYUT
Ayrıca Dubai çikolatası küreselleşen tüketiciliğin karanlık yüzünü de gösteriyor. Yapımında kullanılan kakao genellikle insanların kötü çalışma koşullarından ve düşük ücretlerden muzdarip olduğu bölgelerden gelmekte. Aynı zamanda lüks ambalajlar ve altın süslemeler için kaynakların aşırı tüketimi çevresel tahribatlara da katkıda bulunuyor. Lüksün sözde sonsuzluğu, insanların ve doğanın pahasına satın alınıyor; kaynaklarını daha da zor yönetmek zorunda kalan bir dünyada acı bir ironi.
SONUÇ: GEÇİCİLİĞİN SEMBOLÜ
Dubai çikolatası lüks bir üründen çok daha fazlası; çağımızın çelişkilerinin bir simgesi olma özelliğini taşıyor. Bize zenginliğin, prestijin ve tüketimin geçici olduğunu, hiçbir şeyin ne dildeki tadın ne de lüks ve güç yanılsamasının kalıcı olmadığını hatırlatıyor. Sınırsız kâr ve tüketim çağında geçicilik, bizi değerlerimizin ve eylemlerimizin sürdürülebilirliği konusunda düşünmeye zorlayan kaçınılmaz bir yol arkadaşı haline geliyor. Dubai çikolatası göz kamaştırıcı görünebilir, ancak maddi olan her şey gibi, er ya da geç solup gidecek ve onunla birlikte sonsuz tüketim yanılsaması da yok olacak.
DUBAİ ÇİKOLATASINDA ZARARLI MADDE TESPİTİ
Stuttgart, Freiburg ve Sigmaringen’deki Kimya ve Veterinerlik Araştırma Daireleri, Dubai çikolatası olarak sunulan sekiz farklı ürünü test etti. Yapılan testlerde birçok zararlı madde tespit edildi. Söz konusu çikolatalarda, yasaklı boyalar, alerjenler ve palm yağı gibi maddeler bulundu. Ayrıca neredeyse tüm ürünlerde, yapay boyalarla “kalite yanıltması” yapıldığı vurgulandı. Dairelerin yaptığı açıklamalarda, “İlk bulgular endişe verici.” denildi.Test edilen ürünlerin üçünde ambalajda yazmamasına rağmen susam olduğu aktarıldı. Bunun susama karşı alerjisi olanlar için sağlık açısından tehlikeli olduğu vurgulandı. Diğer beş üründe ise çikolata yerine palm yağı kullanıldığının altı çizildi. Ayrıca bu ürünlerin genel manada insanlar tarafından tüketiminin uygun olmadığı belirlendi. Söz konusu ürünlerde ayrıca bir diğer tehlikeli madde olan ve kanserojen olarak bilinen glisidil yağ asitleri esterleri bulundu. Bu madde, yasal sınırın neredeyse iki katı kadar tespit edildi. Ayrıca antep fıstıklı bir çikolatada, yüksek miktarda küf oranına rastlandı. Bu, ürünün satışının durdurulmasına neden oldu. (YH)