St. Pauli Hamburg’un en yoksul semtlerinden biri. Daha çok eğlence ve kriminel olaylarla tanınan semtin ilginç özelliklerinden biri de sıradışı bir futbol takımına sahip olması. Semtteki liman işçileri ve yoksul emekçiler tarafından kurulan St Pauli futbol takımı bu zil 108 yaşına girdi.
Liman kenti Hamburg’un renkli ve bir o kadar da yoksul semtlerinden biri olan 30 bin nüfuslu St. Pauli’de bugünlerde ayrı bir heyecan yaşanıyor. St. Pauli -Bielefeld maçında 30 bin kişilik stadda 29 bin 546 St. Pauli taraftarı vardı. Yüzlerce kişi de bilet bulamadığı için stada giremedi. Çünkü bu yoksul semtin aynı zamanda adını taşıyan takım Bielefed’i 1-0 yenerek önümüzdeki sezon için ikinci ligde kalmayı başardı. Maçtan sonra taraftarlar bir eğlence yaparak takımlarının başarısını kutladılar.
Geçmişinde çok flaş başarılar olmasa ve genellikle alt liglerde oynasa da St. Pauli dünyanın her yerinde taraftarı olan ilginç kulüplerden biri. Onların ne denli ‘sıradışı’ olduklarının bir örneği de, 2007’ye kadar endüstriyel futbolun bir icadı olarak gördükleri elektronik skorboarda direnmeleri olmuş, bu tarihe kadar sahasında attığı goller için elle değiştirilen tabela kullanmıştır.
St. Pauli taraftarı bu değerlere sahip çıkarken, St. Pauli takımını yönetenler ise endüstriyel futbolun çarkına katılarak ticari bir kurum olarak faliyetlerini sürdürüyorlar. Bu nedenle taraftarlarla, yöneticilerin beklentileri aynı değil.
St Pauli’yi bu denli farklı kılan temel özelliklerinden biri de hiç kuşku yok ki, takımın taraftar profilidir. Almanya’nın hemen her kulübünde ırkçı-neonazi eğilimli taraftar gruplarına rastlanırken, dazlaklar St. Pauli’nin kapısından bile geçemiyor. Neredeyse taraftarlarının tamamı sol görüşlü. Hatta büyük çoğunluğu otonom gruplardan. Bu üst kimlik, tribünlerde, ailesiyle gelen işçileri, antifaşistleri, evsizleri ve sokakta yatanları birleştiriyor ve 90 dakika boyunca sadece maç izlemiyor, bir çok sosyal sorunu ve haksızlıkları açtıkları pankartlarla dile getiriyorlar.
Bazen hastane işçilerinin, bazen dünyanın her hangi bir köşesinde yaşanan sorunu konu edinen taraftarlar, Solingen Katliamı’nın ardından da Türkçe yazılmış, “Faşistleri defedin, biz hepimiz kardeşiz!” pankartı taşımışlardı. 1997 yılında Liman Hastanesi’nin kapatılmasına karşı, hastane çalışanları ve semt halkı ile birlikte eylemler yapan takımın, eğer hastanenin kapatılmasını durdurulmazsa “Hükümeti kaleye koyup penaltı atacağız“ diye pankart taşımaları da büyük yankı yaratmıştı.
Tribünlerindeki, Che Guevara, Marx ve Kuru Kafa (Korsan simgesi) posterlerinin yanı sıra metal müzik guplarından AC/DC’nin şarkısı eşliğinde sahaya çıkan St Pauli futbolcuları, 1980’lerin başına kadar ortalama 1600 seyirciye maç oynarken, şöhretini arttırınca her maç 30 bin kişilik Millerntor Stadı’nı doldurmaya başlamış. St. Pauli neredeyse maçlarını kapalı gişe oynuyor.
Yaklaşık 55 yıl önce Bundesliga’nın kuruluşunda yer alan takımlar arasında bulunan Hamburg HSV ise tarihinde ilk kez küme düştü. Sezonu 31 puanla 17. sırada tamamlayan Hamburg gelecek sezon İkinci Lig’de mücadele edecek. Hamburg zenginlerinin desteklediği taraftar profili içinde ise ırkçı grupların da olması nedeni ile HSV’nın küme düşmesi St. Pauli taraftarı içinde sevinçle karşılandı. İki takım gelecek sezon ikinci lig maçlarında karşı karşı gelecek olması kentte şimdiden bir heyecan yaratıyor. Hamburg, Bundesliga’nın kurulduğu 1963’ten bu yana ligde yer alan tek takım olma unvanına sahipti. (Hamburg/YH)