Written by 11:00 KÜLTÜR

Sosyal medya, Brecht’in ve Enzensberger’in hayalleri ve gerçekler

Yunus Ülger

Marksist Alman şair ve tiyatro yazarı Bertold Brecht, radyoda kitle iletişimini etkileşimli (interaktif) kılacak bir potansiyel görmüştü. 1930’da yayımlanan ve büyük yankı uyandıran radyo kuramında, radyonun sadece gönderici değil, aynı zamanda alıcı da olabilecek teknik olanağa sahip olduğunu, bunun kitle iletişimini tek yönlü olmaktan çıkaracağını savunmuştu. Alıcı olmaktan kastı, radyonun, dinleyicilerin haberlere, programlara tepki ve eleştirilerini anında iletebilecek teknik olanaklara sahip olduğunu düşünmesiydi.

Yine Marksist görüşlü Alman şair ve gazeteci Hans Magnus Enzensberger, Brecht’in radyo kuramını temel alarak, telefon, fotokopi makinesi ile özellikle videoda, kitle iletişimini etkileşimli kılacak büyük potansiyel görmüştü. 1970’te yayımlanan, “Medya Kuramı için Yapıtaşları” adlı kuramında, bu yeni iletişim araçlarının, özellikle de videonun işçi sınıfına fabrikalardaki sorunlarını geniş kitlelere ulaştırma imkanı sağlayacağını yazmıştı. O yıllarda “Burjuva Medyası’nın”, işçilerin sorunlarına yer vermediğini düşünüyordu. 1968 öğrenci hareketinin rüzgarında Enzensberger’in kuramı büyük ilgi görmüş, ülkenin birçok kentinde, “kendi televizyonunu, kendi gazeteni kendin yap” sloganıyla video grupları kurulmuş, alternatif gazeteler yayımlanmıştı.

Enzensberger, medya kuramından geri adım attı

1998’de Bochum Ruhr Üniversitesi’nde sunduğum master çalışmamda, bu video gruplarının geldiği noktayı incelemiştim. Çoğu kapanmış, ayakta kalanlar da reklam şirketlerine dönüşmüştü, Enzensberger de kuramından geri adım atmıştı. 2022’de ölen Enzensberger’e master çalışmam sırasında, bugün kuramı hakkında ne düşündüğünü sormuştum, ne yazık ki yanıt alamamıştım.

1970’lerden günümüze kadar köprülerin altından çok sular aktı, kitle iletişimini etkileşimli kılacak teknik olanaklar çok gelişti, gelişmeye de devam ediyor. Önce internet, ardından Facebook, İnstagram, TikTok başta olmak üzere birçok sosyal medya kanalı kuruldu. Brecht bunları göremedi, ama Enzensberger gördü.

Kitle iletişiminde teknik olanaklar da demokrasi için tehlikeler de arttı

Kitle iletişimini tek yönlü olmaktan çıkaran teknik olanaklar epeyce arttı, ne var ki, Brecht ve Enzensberger’in öngöremediği bir sürece evrildi. Günümüzün bir numaralı konusu, sosyal medyanın toplum ve demokrasiye tehdit olmaya başlaması. Son yıllarda yapılan araştırmalar, sosyal medyanın insanları kutuplaştırdığını, demokrasi karşıtı güçlerin aracı haline geldiğini, dolayısıyla otoriter rejim ve liderlere hizmet ettiğini gösteriyor. Özellikle de gençlerin birinci haber kaynakları sosyal medya kanalları oluyor.

Kışkırtıcı, nefret söylemli içerikler ön plana çıkarılıyor

Köln Üniversitesi ile Deutsche Welle, sosyal medyanın olumsuz etkileri konusunda bir dizi konferanslar düzenliyor. Bu etkinlerde konuşan Köln Üniversitesi’nden Prof. Dieter Dörr, yapay zeka yardımıyla da kışkırtıcı, nefret söylemli ve yalan haberlerin ön plana çıkarıldığını, hangi içeriğin daha çok görünür olacağını algoritmaların belirlediğini hatırlatıyor. Daha çok para kazandırdığı için olumsuz ve aşırı içeriklerin daha çok gösterildiğini ifade ediyor.

Cambrigde, Duke ile Tongji üniversitelerinin geçen yıl yaptıkları ortak araştırması da sosyal medyanın olumsuz etkileri konusunu ele alıyor: Bir yandan sosyal medya siyasi katılımı teşvik ediyor, haber ve bilgiye ulaşımı kolaylaştırıyor, öte yandan kutuplaştırıyor, popülist akımları güçlendiriyor, demokratik kurumlara karşı güvensizlik yaratıyor.

Gençlerin birincil haber kaynakları İnstagram ve TikTok

Bertelsmann ve Mercator vakıflarının bu yıl yayınlanan ortak araştırması, gençler için İnstagram ve TikTok’un, aile, okul, arkadaş çevresi, gazete ve televizyondan önde geldiğini gösteriyor. Araştırmada 31 bin kısa video incelendi, 16 ile 27 yaşları arasındaki gençlerle anket yapıldı. Anketin bulgularına göre gençler de sosyal medyanın gençleri demokrasinden uzaklaştırdığını düşünüyor, bu yüzden kaygılı olduklarını söylüyorlar.

Gençlerin haber kaynakları arasında, yüzde 74 gibi yüksek bir oranla sosyal medya kanalları geliyor. Bunu yüzde 60 ile okul, yüzde 58 ile aile, yüzde 54 ile de arkadaş çevresi izliyor. Bu araştırmada da olumsuz içeriklerin daha çok kişiye ulaştığı tespit edildi.

Siyasetçilere eleştiri

Araştırmacılar, sosyal medya ile ilgili sorunları tespit etmekle kalmayıp, sorunların çözümü için tavsiyelerde de bulunuyor. Siyasetçilerin yüzde 70’nin sosyal medyada sadece kendilerini sergiledikleri eleştirisi getirip, onlardan özellikle gençlerin gerçek sorunlarına odaklanmalarını, anlaşılır bir dil kullanmalarını tavsiye ediyorlar. Sosyal medyada işledikleri konuların da gençlerin yaşam gerçekleriyle bağlantılı olmasını istiyorlar.

Close