Hafta sonunda yapılan Alman Sosyal Demokrat Partinin (SPD) genel kongresi her ne kadar Türkiye kamuoyunda CHP Başkanı Özgür Özel’in konuk olarak katılması vesilesiyle gündem olsa da, kongreye savaş ve militarizme tam destek damgasını vurdu. Parti içindeki sol kanadın savaşa ve silahlanmaya karşı verdiği önergeler çoğunluk tarafından reddedildi. AfD’nin yasaklanması için alınan kararın bir bir hükmün olmadığı ilk gündem ifade edilmeye başlandı.
YÜCEL ÖZDEMİR
Koalisyon ortağı SPD’nin 29-30 Haziran tarihleri arasında Berlin’de 600 delegenin katılımıyla yaptığı genel kongrede asıl olarak savaş, silahlanma politikalarına “devam” yönünde kararlar alındı. Parti içinde özellikle Ukrayna ve Rusya politikasında değişikliğe gidilmesi gerektiği yönündeki önerge kabul görmemekle birlikte delegelerin yaklaşık üçte biri tarafından destek görmesi “başarı” olarak değerlendirildi.
Kongrede eş başkanlık için yapılan seçimlerde, karşısında aday olmadığı halde Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Lars Klingbeil, kullanılan oyların sadece yüzde 65 oy alabildi. Bu, bugüne kadar bir SPD başkanının delegelerden aldığı en düşük oy oranı. Diğer eş başkan Bärbel Bas ise delegelerin yüzde 95 oyunu aldı. Bas aynı zamanda Çalışma Bakanlığı görevini sürdürüyor ve partinin “sol kanadı”nın temsilcisi olarak tanımlanıyor. Klingbeil’in düşük oy almasında önceki eş başkan Saskia Esken’i görevi bırakmaya zorlamasından tepkiden kaynaklandığı ifade ediliyor. Delegelerden ağrı bir darbe yiyen Klingbeil’in ayrıca hem parti hem de hükümet içinde kendisine yakın isimleri yerleştirmesinden ötürü tepki aldığı da ifade ediliyor.
GENEL SEÇİMLERDEN AĞIR YENİLGİYLE ÇIKMIŞTI
SPD 23 Şubat’ta yapılan erken genel seçimlerinde yüzde 16,4 ile tarihinin en düşük oyunu olmuştu. İzlediği savaşçı, militarist, neoliberal ve göçmen düşmanı politikaların yarattığı enkazı ile yüzleşme ise kongrede gerçekleşmedi. “Değişim bizimle başlar” sloganıyla yapılan kongrede 21. yüzyılda özgürlük, sosyal adalet ve dayanışma gibi kavramların yeniden tanımlanmasından söz edildi. Tartışmaların ardından 2027’de yapılacak parti kongresinde sözkonusu kavramlardan ne anlaşıldığına karar verilecek. Partinin izlediği politikalar, aldığı kararlar ve girdiği yönelik bir bakıma bu kavramlardan uzaklaşarak daha fazla “merkez” bir partiye dönüşmek istediği anlaşılıyor. 1960-70’li yıllarda içi boşaltılsa da sosyalizmden alınarak kullanılan “sosyal adalet”, “özgürlük”, “eşitlik” kavramları bugünkü SPD yöneticilerinin çoğu bir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle militarizm, savaş ve neoliberal politikaların sözcülüğünü yapıyorlar.
SAVAŞ VE MİLİTARİZM KARŞITI ÖNERGELER REDDEDİLDİ
Kongrede savaş, barış ve zorunlu askerlik önemli tartışma konuları arasında yer alıyordu. Bir süre önce daha çok eskiden parti içinde etkili olan isimler tarafından Ukrayna ve Rusya konusundaki politikalara eleştiri temelinde yayınlanan ve sol kanadın da desteklediği “manifesto” çoğunluk bulmadı. Delegelerin yüzde 62’si Rusya ve Ukrayna politikasına savaş ve gerilim temelinde devam edilmesinden yana oy kullandı. Manifestonun yazarların Arno Gottschalk sosyal medya hesabı üzerinden üçte birlik desteği “etkileyici ve cesaret verici bir direniş” olarak nitelendirdi.
NATO’nun geçen hafta aldığı gayri safi milli hasılanın yüzde 5’nin askeri harcamalara ayrılması yönündeki kararın reddedilmesi yönündeki önergeye delegelerin yüzde 35’i destek verdi. Önergede hangi harcamaların gerekli ve mantıklı olduğuna geniş bir tartışmanın ardından karar verilmesi gerektiği ifade ediliyordu.
ARKA KAPIDAN ZORUNLU ASKERLİK
Kongrenin bir diğer tartışmalı konusu da zorunlu askerlik oldu. Partinin gençlik örgütü Genç Sosyalistler (Jusos) tarafından sunulan zorunlu askerliğin reddedilmesi, SPD üyesi Federal Savunma Bakanı Boris Pistorius’un girişimiyle uzlaşmayla geçiştirildi. Alman ordusunun personele ihtiyaç duyduğunu söyleyen Pistorius, koalisyon sözleşmesinde yer alan “İsveç modeli”ni SPD çizgisi halie getirdi. Karara göre SPD, gönüllülük esasına dayanan ve İsveç askerlik modelini örnek alan yeni bir askerlik hizmeti modeline destek verilecek. Askerlik hizmetinin cazibesinin arttırılarak, “Bundeswehr en az 60.000 ilave asker ve 200.000 yedek askerden oluşan bir personel gücüne ulaşmalıdır” denildi.
AŞIRI SAĞCI PARTİ AfD YASAKLANSIN
Kongrede seçimlerden ikinci çıkan aşırı sağ, ırkçı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin yasaklanması için ise olum bir karar çıktı. Delegelerin büyük bir çoğunluğu, parti yönetim kurulunun AfD’nin yasaklanması için federal ve eyaletlerin katılımıyla çalışma grubu kurulması çağrısında bulunan önergesini kabul etti. Gurup tarafından yeterli kanıt bulunması halinde SPD, Federal Anayasa Mahkemesi’ne yasaklama başvurusunda bulunulması için baskı yapacak. Ancak koaliyon ortağı CDU/CSU, AfD’nin kapatılmasına karşı çıkıyor. SPD kongresinde alınan kararın hayat bulma olasılığı bu nedenle bulunmuyor. SPD’li Thüringen İçişleri Bakanı Georg Maier, AfD’nin demokrasiyi ortadan kaldırmayı hedefleyen milliyetçi ve insanlık dışı bir parti olduğunu söyledi. İstihbarat örgütü de AfD’nin izlenmesi yönünde karar almıştı.
Kongrede büyük çoğunlukla İsrail’in Gazze ve İran’a yönelik saldırıları eleştirildi. Parti yönetiminin İsrail’i uluslararası hukuka uymaya çağıran ve İsrail ile İran arasındaki ateşkesi korumak için diplomatik çabaların artırılması yönündeki önergeleri de kabul edildi. Ancak, parçası olduğu hükümetin her fırsatta hem Gazze hem de İran konusunda İsrail’e tam destek vermesinde ise değinilmedi. Zira asıl önemli olan SPD’nin değil Almanya’daki hükümetin, dolayısıyla Başbakan Friedrich Merz’in eylem ve söylemini değiştirmesi gerekiyor.
Gelişmeler eyaletler ve anketlerde SPD’nin oy kaybına bağlı olarak iç tartışmaların artacağını gösteriyor.
ASKERLİKTE ‘İSVEÇ MODELİ’ NE DEMEK?
İsveç, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte herhangi bir tehdidin kalmadığı düşüncesiyle 2010 yılında zorunlu askerliği kaldırdı ve profesyonel orduya geçiş yaptı. Ancak, Baltık bölgesindeki artan gerilimler ve özellikle 2014’teki Kırım’ın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte, İsveç hükümeti savunma stratejilerini gözden geçirmeye başladı. Bu kapsamda, 2017 yılında zorunlu askerliği yeniden yürürlüğe koyma kararı aldı. Bu yeni uygulama, 1999 ve sonrasında doğan hem erkek hem de kadın vatandaşları kapsıyor.
Buna göre; zorunlu askerlik ve gönüllülük esasına dayalı unsurları birleştiren bir “seçici askerlik” olarak tanımlanıyor. İsveç’ye askere alma şu şekilde:
Cinsiyet Ayrımı Yok: Zorunlu askerlik hem erkekler hem de kadınlar için geçerli.
Seçici Çağrı: Ülkedeki tüm gençlerin askere alınması yerine, belirli bir yıl içindeki gençlerden bir kısmı seçilerek askeri eğitime çağrılır. Bu seçim süreci genellikle testler ve mülakatlarla yapılır.
Eğitim Süresi: Askere alınanların hizmet süresi genellikle 7,5 ila 17,5 ay arasında değişebilir.
Alternatif Hizmet: Askerlik yapmak istemeyen veya yapamayan kişiler için alternatif kamu hizmeti seçenekleri var. Ancak bu, kişiden kişiye ve duruma göre değişebilir.
İmamoğlu ve CHP ile dayanışma kararı
Kongrenin ikinci gününde tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla dayanışmaya yönelik bir karar tasarısı oy birliğiyle kabul edildi. CHP’nin cumhurbaşkanı adayının tutuklanmasının “hukukun üstünlüğüne dayanan herhangi bir zemini bulunmadığına” vurgu yapılan metinde bu sürecin “Türkiye’de siyasi rekabeti ortadan kaldırmak için devlet gücünün kötüye kullanıldığını gösteren bir örnek teşkil ettiği” kaydedildi.
SPD’nin karar tasarısında “Ekrem İmamoğlu’nun siyasi nedenlerle tutuklanmasını şiddetle kınıyoruz. Onun ve diğer tüm siyasi tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz” ifadeleri yer aldı.
Kongreye katılmak üzere beraberindeki CHP heyetiyle Berlin’e gelen CHP lideri Özgür Özel de, kongrede bir konuşma yaptı. Konuşmasını Almanca olarak gerçekleştiren Özel, iktidarın hem partiye hem de toplumsal muhalefete yönelik baskılarını artırdığını belirten Özel 19 Mart sürecine ve yaşanan yargı kıskacına dikkat çekti. Özel Özel, konuşmasını Bertolt Brecht’in “Kurtuluş yok tek başına; ya hep beraber ya hiçbirimiz” dizelerini Türkçe ve Almanca tekrarlayarak bitirdi.
Özel’in sözlerinin ardından salondan “yaşasın enternasyonal dayanışma”, ardından da Türkçe “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları yükseldi.