Birkaç gün önce Almanya, Polonya ve Rusya’da Auschwitz Toplama Kampı’nın kurtuluşunun yıldönümü kutlamaları yapıldı. Bilindiği gibi 27 Ocak 1945’te Kızıl Ordu Ausschwitz-Birkenau Toplama Kampı’nı kurtarmıştı. Bu yıl 70. yıldönümü kutlama hazırlıkları yapılırken Ukrayna sorunu nedeniyle toplama kampını kimin kurtardığı konusunda bir tartışma başlatıldı ve kutlamalar ne yazık ki, gölgede kaldı.
Tartışma Polonya Dışişleri Bakanı Grzegorz Schetyna’nın bir radyo programında yaptığı mülakatta, Auschwitz’in Sovyet birlikleri tarafından değil, Ukrayna askerleri tarafından kurtarıldığını söylemesi üzerine başladı. Schetyna, kampın kapılarının Ukraynalı askerler tarafından açıldığını, bu nedenle kurtarıcıların iddia edilenin tersine Sovyet askerleri olmadığını iddia etmesi üzerine Rus Dışişleri Bakanlığı Polonya’dan bu tür açıklamalardan vazgeçmesini talep ederek, ‚Kızıl Ordu’nun Auschwitz’i kurtardığının herkes tarafından bilindiğini bildirdi. Tarihle alay edilmesine son verilmesi istenen açıklamada, Rus Dışişleri Bakanı Sergej Lavrov, bu tür açıklamalarla ulusal duygularla oynandığını kaydetti. Lavrov, Kızıl Ordu’da Çeçenler, Gürcüler, Tatarlar ve Ukraynalıların da bulunduğunu belirtti.
Ukrayna krizi nedeniyle bir zamanlar ikisi de Varşova Paktı üyesi olan Rusya ve Polonya arasındaki ilişkiler aylardan beri gergin durumda. Bu nedenle kampın kurtarılışının 70. Yıl kutlamalarına Wladimir Putin çağrılmadı. Bunun üzerine Polonya Dışişleri Bakanı’nın yaptığı açıklama da tuz biber ekti. Rusya, Ukrayna krizi nedeniyle batı tarafından izole edilip saldırgan gösterilmesi yanısıra, insanlık adına en büyük kazanımlarından bile mahrum edilmeye çalışılmasından öfkeli. Ruslar, AB destekli Ukrayna hükümetinin, tarih çarpıtıcılığı için kullanıldığı suçlamasını yapıyorlar. Ukrayna hükümet başkanı Arseni Jazenjuk’un Alman televizyon kanalına verdiği bir demeçte Sovyetler Birliği’nin Hitler Almanya’sına saldırdığını söyleyip Kızıl Ordu’yu saldırgan, Nazileri ise kurban göstermesi sadece Rusya’da değil tüm savaş karşıtı ve antifaşist çevrelerde tepkiye yol açtı. Hitler’in SSCB’ye saldırısı, Stalingrad kuşatması ve savunma, 20 milyon Sovyet vatandaşının ölümüne neden olmuştu çünkü.
Rusya kendi kutlamasını yapıyor
Çek Cumhuriyeti Devlet Başkanı Milos Zeman, Jazensuk’a tarih çarpıtıcılığı suçlamasında bulunurken çok sayıda Avrupalı politikacı da Polonya hükümetini yıldönümü dolayısıyla çok önemli bir kişi olan Putin’in çağrılmamasını eleştirdiler. Polonya Devlet Başkanı Bronislaw Komorowski’nin, anmanın politikleştirilmesi uyarısında bulunarak, toplama kampının kurtarılmasında Rusların çoğunlukta olduğunu, bu nedenle onore edilmelerinin zorunlu olduğunu söylemesi de işe yaramadı. Bu arada Ukrayna devlet başkanı Petro Poroschenko’nun kutlamalara bizzat davet edilmesi de Rusya’nın gözünden kaçmadı.
Rusya, kendi kutlamasını organize etme kararı aldı, Moskova’daki Büyük Anavatan Savaşı Müzesi’nde Kızıl Ordu’nun Doğu Avrupa’yı faşizmden kurtarma öyküsü resim ve belgelerle sergilenecek. Ayrıca, Auschwitz Toplama Kampı’nda Almanların Yahudilere yönelik katliamlarını anlatan özel bir sergi var. Rusya Yahudi Kongresi de Putin’in kutlamalara katılmasına destek veren bir açıklama yaparak Doğu Avrupa’nın Kızıl Ordu tarafından kurtarılması sırasında ordu mensubu 500 bin Yahudi’den 200 bin’inin öldüğünü, bunların Moskova’daki Yahudi Müzesi’nde Putin’in de katılacağı bir tören yapılacağını açıkladı. Rusya’da faşizmden kurtuluşun 70. Yıl kutlamaları 9 Mayıs’ta Kızıl Meydan’da yapılacak bir askeri törenle sona erecek. Bu tören için şimdiden çok sayıda devlet başkanına davetiye gönderildi.
Auschwitz Toplama Kampı üzerine
Auschwitz Toplama Kampı 14 Haziran 1940’ta açıldığında Nazi rejiminin toplama kampı sistemi yedi yıldır uygulamadaydı. Fakat Auschwitz adı, kampın açık kaldığı yıllar boyunca sahne olduğu katliamlar nedeniyle Nazi vahşetinin ve Yahudi soykırımının sembolü oldu. Alman işgali altındaki Avrupa’nın her yerinden toplanan Yahudiler başta olmak üzere Çingeneler, Polonyalılar, Yugoslavlar, eşcinseller, çeşitli etnik, dini ve ulusal gruplara ait insanlar ve Sovyet savaş esirleri, yük vagonlarında günlerce aç, susuz süren bir yolculuktan sonra Auschwitz ve hemen yakınındaki Birkenau ve Monowitz kamplarına getirildiler. Kurbanlar açlık, hastalık ve esir işçi olarak çalıştırıldıkları insanlık dışı koşullar nedeniyle, sadece birkaç ay hayatta kalabiliyordu. Kamp kurallarını çiğneyenler, kaçmaya çalışanlar ve açlığını bastırmak için birkaç elma koparanlar ise idam ediliyordu. Naziler, 1942 Ocak ayında yapılan Wannsee Konferansı’nda aldıkları kararla, `Avrupa’nın Yahudi sorununa nihai çözüm’ü buldular. Yapılması gereken, bu büyüklükte bir insan topluluğunu imha etmek için gözlerden uzak bir kamp bulmak ve uygun teknolojileri geliştirmekti. İşgal altındaki Avrupa’nın tam ortasında, Polonya’nın Krakov şehri yakınlarında yer alan Auschwitz, Yahudi soykırımının merkez kampı olarak seçildi.
27 Ocak 1945’te Kızıl Ordu kurtardı
Birkenau Kampı’na dört tane büyük gaz odası ve cesetleri yakmak için fırınlar yapıldı. Bu inşaatlarda yine Yahudi tutsaklar çalıştırılıyordu. Birkenau Kampı’nın yakınından geçen demiryolunun Mayıs 1944’te kampın içine, gaz odalarının girişine kadar uzatılmasıyla katliamın hızı da arttı. 27 Ocak 1945 günü Sovyet orduları kampı ele geçirdiğinde sadece 7 bin insan hayatta kalabilmişti. 1940-1945 yılları arasında Polonya’nın Krakov şehri yakınlarındaki Auschwitz ve Birkenau kamplarında Nazi rejiminin en vahşi suçları işlendi. Trenlerle kampa getirilen bir milyondan fazla Yahudi için, rayların bittiği yer, hayatın da bittiği yer oldu. Bu korkunç yıllar 27 Ocak 1945’te Sovyet ordularının gelişiyle sona erdi. Fakat sadece yedi bin insan hayatta kalabilmişti. Yaşlılar, çocuklar ve ağır işlerde çalışamayacağı düşünülen kurbanlar duş alacakları söylenerek gaz odalarına gönderildiler ancak duşlardan su yerine gaz verildiğini anladıklarında yaşayacakları yirmi dakikaları kalmıştı. On binlerce insan bu odada Zyklon B gazı verilerek öldürüldü. Katledilenlerin ezici çoğunluğu Yahudi’ydi. Kamp komutanı Karl Fritzsch, bir gün yeni tutsakları karşılamasında şöyle demişti: „Burası bir sanatoryum değil, Alman toplama kampıdır. Buradan sadece bir tek çıkış var o da krematoryumun bacası.“ Güzel bir doğa ve uçsuz bucaksız topraklar, elektrik verilmiş dikenli tellerle bir anda dünyanın en vahşi ölüm kamplarına dönüşmüştü.
Naziler tüm faaliyetlerini ve suçlarını belgelediler. Kampa getirilen insanların büyük çoğunluğu, fotoğrafları çekildikten sonra sol el bileklerine tutuklu numaraları yazılarak kaydedildi.
Auschwitz’de bir milyon kişi katledildi
Auschwitz’te Nazilere bağlı SS güçleri tarafından yaklaşık 1 milyon 100 bin kişi öldürüldü. Suçlular Kızıl Ordu yaklaşırken ölüm izlerini yok etmek için gaz odalarını 1944 yılının sonunda havaya uçururken, tutuklular da kamptan tahliye edildi ve batıya doğru tehcire zorlandı. Aşağı Saksonya Eyaleti’ne getirilen Charlotte Grunov ve Anita Lasker, 1945 Nisanı’nda İngilizler tarafından kurtarıldı. Auschwitz’te kalanlar ise Sovyet birliklerinin attığı bombaları duyabiliyordu. SS güçlerinin tüm engellemelerine rağmen kamp kurtarıldı. Auschwitz’ten kaçanlar gece gündüz özgürlüğüne kavuşmak için yürüdü, geride kalanlar ise öldürülüyordu. ‚Ölüm yürüyüşü‘ ile yola çıkan 56 bin kişiden 15 bini yolun sonunu göremedi.
Holocoust olarak adlandırılan Yahudi soykırımı toplamda ise 6 milyon kişinin canına mal oldu. En az yaklaşık 5 milyon 600 bin Yahudi, yarım milyon da Sinti ve Roman öldürüldü. Federal Almanya Cumhuriyeti, 1996 yılından beri 27 Ocak’ta Nazi kurbanlarını anıyor.
SEMRA ÇELİK