Written by 16:25 uncategorized

Tiyatroya gönül verenler

Almanya’da büyük kentlerin çoğunda mutlaka Türkiye kökenli göçmenlerce kurulmuş bir ya da daha fazl…

Denge Tiyatrosu 2

Türkiye kökenli sanatçılar tarafından kurulan tiyatro gruplarının en göze çarptığı kentlerden biri de Hamburg. Hamburg’da 8 yıldır çalışmalarını sürdüren “Denge Tiyatrosu”na konuk olduk ve oyuncularla hem yeni oyunları, hem grupları hem de amatör tiyatrocuların dünyası üzerine sohbet ettik.

Denge Tiyatrosu ne zaman ve nasıl kuruldu?
Esat Toraman: Hiçbirimizin tiyatro eğitimi yok, bir kısmımız bazı derneklerde skeç oynayarak başladık. Daha sonra bu uğraş içinde olan arkadaşlar olarak bir araya geldik ve 2002 yılında Denge Tiyatrosu’nu kurduk. Bugüne kadar hemen hemen hiç bir kurumdan yardım almadık. Hatta kostümlerimizi kendi cep harçlıklarımızla aldık. Ve sonunda kendi sahnemizi kurduk. Bugüne kadar 5 oyun sahneledik. Şu anda da Dario Fo’nun “Ödenmeyecek ödemiyoruz” adlı oyunu sergiliyoruz. Oyunumuzun rejisörlüğünü Özkan arkadaş yapıyor.
Denge Tiyatrosu ile nasıl buluştunuz? Neden “Ödenmeyecek ödemiyoruz” oyununu seçtiniz?
Özkan Şimşek (Öğrenci, yazar ve tiyatrocu):
Denge Tiyatrosu ile uzun süreden beri tanışıyoruz. Daha sonra birlikte çalışma fırsatı doğdu. Şubat ayında bu öneri geldi. Benim açımdan zorluklarına rağmen çok zevkli bir çalışma oldu. Bu oyunu seçmemiz biraz tesadüf oldu. Oyun İtalya’nın küçük bir kasabasında geçiyor ve ekonomik krizin insanları nasıl etkilediğini anlatıyor. Ne yapalım ne edelim ne oynayalım derken elimize bu oyun geçti. ‘Tarih tekerrürden ibarettir’ özdeyişinden yola çıkarak bu oyunu sahnelemeye karar verdik. Bunun günümüzde yaşanan ekonomik krizle örtüştüğünü düşündük. Şu an borsaların, bankaların ipleri elinde tuttuğu, yalan dolanla yeni yasaların çıkarıldığı, işçinin, emekçinin yeniden kaybetmeye başladığı bir dönemi yaşıyoruz. Oyunun yazarı Dario Fo’nun bir klasik olması ve siyasi kişiliğinden dolayı da seçici davrandığımızı söyleyebilirim. Oyunu, ‘yazıldığı 60’lardaki gibi mi yoksa bazı yönleri ile güncelleştirerek mı oynamalıyız’ diye düşündük. O şartlarda yaşandığı gibi oynamaya karar verdik.
Leyla Baskın (İşçi):
Ben de kuruluşundan itibaren Denge Tiyatrosu içinde yer aldım. Bir dönem kısa bir ara verdim. Daha sonra tekrar katılarak devam ettim.
Devrim Varol (Öğrenci):
2002 yılından beri Denge Tiyatrosu’nun bir üyesiyim. Hemen hemen bütün oyunlarda oynadım. Benim açımdan güzel bir çalışma oldu. Oyunu hazırlarken bazı sıkıntılarımız oldu. Ancak el ele vererek aştık.

Amatör bir tiyatro grubu olarak ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz?
Nurcan Erden (Öğrenci)
Benim tiyatroya katılışım biraz tesadüf oldu. Çok fazla tiyatro izleme şansım olmadı. Televizyonlarda gösterilen tiyatro oyunlarını ilgiyle izliyordum. 2002 yılından beri de oyuncu olarak yer alıyorum. Tiyatrodan çok keyif alıyorum. Tiyatronun dışında öğrenciyim, yarım gün de çalışıyorum. Okul, iş artı tiyatro biraz zor oluyor ama bunu severek yapıyorum. Bir uğraşınız varsa monoton bir yaşamdan çıkıyorsunuz çünkü.
Bu arada Hamburg’da yaklaşık 80 bin Türkiye kökenli insan yaşıyor. Her oyunumuzu 6-7 defa sahneledik. Her oyunu 1000-1200 kişi izledi. İnsanların yeteri kadar ilgi göstermediğini söylemek istiyorum.
Devrim Varol:
Biz ekmeğimizi tiyatrodan kazanmıyoruz. Çoğumuz öğrenci ya da işçiyiz. Sevdiğimiz için bu zorluklara rağmen tiyatro çalışmalarına katılıyor, oyunlara hazırlanıyor ve sergiliyoruz.
Leyla Baskın:
Ben daha önce ara verdiğimi söylemiştim. İki çocuğum oldu. Çocuklarım biraz büyüdükten sonra tekrar tiyatro yapmaya karar verdim. Sadece bir ev kadını olmayı istemedim. Ayrıca bir radyo televizyon kurumunda çalışıyorum. Editör yardımcısıyım. Tiyatro oynamak çok zevk veriyor. İş, tiyatro ve çocuk benim hayatım.
Özkan Şimşek:
Ben tiyatroya Türkiye’de başladım. Lisede öğretmenimizin hazırladığı küçük bir skeçte rol almıştım. O günden sonra sahneye, ışıklara ayrı bir ilgim oldu. Türkiye’de konservatuara gideyim diye çok düşündüm ancak büyüklerime laf anlatamadım. Üniversiteyi kazanıp 2001 yılında Almanya’ya geldikten sonra da arayışım devam etti. Üniversitede bir grup oluşturduk, bir oyun hazırladık ve sahneledikten sonra güvenim daha da arttı. Medya dalında okuyorum yakında öğrencilik bitecek. Hepimiz bu işi gönüllü yapıyoruz, tek kazancımız yalnızca alkıştır. Çalışacak yer sıkıntısı çekiyoruz. Arkadaşlarımızın söylediği gibi her şeyi kendi imkanlarımızla karşılıyoruz.

Hamburg’da baþka tiyatro gruplarýyla özellikle de Alman tiyatro gruplarý ile iliþkileriniz var mý?
Esat Toraman:
Bizden başka Hamburg’da Türkiye kökenli tiyatrocuların oluşturduğu üç grup daha var. Tüm grupların birbirleriyle ilişkisi var ve birbirimizin oyunlarında da rol alıyoruz. Bence bu tür gruplar daha da çoğalmalı. Alman tiyatro gruplarıyla ise pek bir ilişkim olmadı. Bunun sebebi sonradan Almanya’ya geldiğim için cesaret edemeyişimdi. Almanlardan gelip oyunlarımızı izleyenler var ama genelde iş ve okul arkadaşlarımız.

Devrim Varol
Alman devletinin izlediği yabancılar politikasını sorgulamak lazım diye düşünüyorum. 60’larda buraya getirilen insan gettolara yerleştirildiler. Sonuçta kendi içimize kapalı kaldık. Ama şimdi esas üzerinde durmamız gereken yeni yetişen kuşaklar bence. ‘O kitleye nasıl ulaşırız’ diye kafa yormamız gerekiyor. Hamburg’daki Göçmen ve Türkiye kökenli tiyatro grupları ile ilişkilerimiz var. Birbirimizle dayanışma içindeyiz.
Özkan Şimşek
‘Bu kadar Türkiye kökenli insan burada yaşıyor neden bunlar tiyatroya ilgisiz’ diyorsak, bunda bizim sanatımızın da yarım yamalak oluşunun rolü var. Alman tiyatrolar bizi muhatap almıyorlar. Bizim yaptığımız iş, pek iş olarak görülmüyor. Yaptığımızı kitlelere ulaştırmak içinse destek bulamıyoruz. Bunu aşmamız gerek.
Sinan Özbolat

Close