Written by 12:01 HABERLER

Ukrayna bardağı taşıran son damla

01hunko

Kısa bir süre önce, Doğu Ukrayna’da çatışmaların yaşandığı Donezk bölgesine giden Almanya Sol Parti Federal Parlamento Milletvekili Andrej Hunko, bölgedeki halkın durumu, ateşkes ve Ukrayna’nın geleceği konusunda gazetemizin sorularını yanıtladı.

 

Sayın Hunko, kısa bir süre önce Donezk’e gidip, gelişmeleri yerinde izlediniz. Halkın durumu nasıl, çatışmalar hangi düzeyde?

Birkaç gün önce Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıklar tarafından kontrol altında tutulan Donezk’e gittik. Bu ziyareti milletvekili arkadaşım Wolfgang Gercke’yle birlikte düzenlemiş olduğumuz bir yardım kampanyası kapsamında düzenledik. Almanya’da ilaç temini için bir maddi bağış kampanyası açtık ve 7 ton ilacı dört kamyonla Donezk, Kolofka ve Lugansk’a götürdük.

Bölgede durum gerçekten de çok kötü. İçler acısı bir tabloyla karşılaştık. Örneğin Donezk’te bir mahalle içinde arabayla dolaştık, bütün binalar neredeyse tahrip olmuş, yıkılmış, yerle bir olmuştu. Binalar büyük ihtimalle Ukrayna Ordusu ya da gönüllü askeri birlikler tarafından gerçekleştirilen füze atışları sonucu tahrip olmuş. Gittiğimiz istikamet üzerindeki bütün okullar ve hastaneler de patlamalar sonucu oluşan tahribatlar gördük. Benzin istasyonları da, hedefli bir şekilde bombalanmış. İnsani yardım açısından da çok vahim bir durum söz konusu. Dünya Sağlık Örgütü de zaten son günlerde bölgede sağlık yardım sisteminin tamamen çöktüğü ve tahrip edildiği konusunda açıklamalar yaptı. Donbas bölgesine acilen insani yardım yapılması gerekiyor.

Bölgeye Rusya üzerinden mi ulaştınız?

Evet. İlk başta Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier’e mektup yazdık ve Ukrayna üzerinden bölgeye ulaşma konusunda yanımıza koruma güçleri verilmesinin olanaklı olup olmadığını sorduk. Ancak savaş halinde bu olanaklı değil ve direk çatışmaların yaşandığı cepheden geçmek zorunda kalacaktık. Bu sebeple Rusya yolunu seçtik. Önce sınırda, 1 milyonun üzerinde nüfusu olan Rus şehri Rostov am Don’a gittik. İlaçları satın aldık, kamyonlara yükledik ve sınırı geçip Donezk’e ulaştık.

Ziyaretiniz sırasında ayrılıkçıların lideri Alexander Zahaçenko ile de bir araya geldiniz ve bu Alman basınında eleştiri konusu oldu.

Çok kısa bir görüşmeydi, yaklaşık olarak 15 dakika sürdü. Kendisine bu son Minsk Anlaşması’na uyup uymayacaklarını sorduk. Çünkü bu en önemli meseleydi. Bizim Donezk’e gitmemizden iki gün önce Minsk Anlaşması’na göre ateşkes ilan edilmişti. Bize ateşkese uyacaklarını söyledi. Donezk’teki insanların çoğunluğu, Nisan 2014’te Ukrayna’nın parçası olarak kalmak istiyordu. O dönem gerçekleştirilen kamuoyu yoklamalarında oran yüzde 69 idi. Ukrayna’da federal bir sistemin hayata geçirilmesi talep ediliyordu. Daha fazla yetki ve hak sahibi olmak istiyorlardı. Nitekim, Ukrayna da Türkiye gibi merkeziyetçi bir yapı sözkonusu, valilerin belirleyici yetkileri var. Kanımca, eğer Ukrayna’nın birlik ve bütünlüğü korunmak isteniyorsa, federal bir sistemin hayata geçirilmesi tek şart ve olanaktır. Ama Kiev yönetimi bunu kesin bir şekilde reddetmekte.

Batı basınında Rusya’nın bölgeye asker gönderdiği, askeri yardım yaptığı ileri sürülüyor. Sizin bunu doğrulayacak gözlemleriniz oldu mu?

Putin belli ölçülerde Donbas’taki ayrılıkçılara ya da isyancılara askeri destek veriyor. Bu tabi askeri müdahale eşiğinin altında bir durum. Rus Ordusu bölgede görünür değil. Biz rastlamadık. Rus üniformalı askerler de yoktu. Ancak silah veriliyor. Bunun hangi ölçüde olduğu konusunda elbette tartışma yapılabilir. Ama biz Rus panzerleri görmedik. Donezk Havaalanı’nda çok eski Ukrayna panzerleri gördük. Ama bölgede Rusya’dan savaşmak üzere gelmiş gönüllüler var. Kremlin tarafından gönüllülerin Ukrayna’ya gelerek savaşması konusunda verilen bir destek ya da en azından göz yumma var. Daha önce Rusya’da edindiğim izlenimde, halk “Neden Putin Donbas’ta kardeşlerimizin Ukrayna Ordusu tarafından katledilmesine izin veriyor?” diye soruyordu. Bir çok insan Rusya’nın askeri olarak bölgeye daha güçlü müdahale etmesinden yanaydı. Eğer Rus Ordusu oraya girse, 48 saatte herşey askeri olarak belirlenmiş olur.

Ukrayna’nın batısında halkın durumu nasıl? Yazdığınız bir yazıda Ukrayna’da demokratik hakların yok edildiğine dikkat çekiyorsunuz. Rejim totaliter bir sisteme mi dönüştü bu süre içerisinde?

Ukrayna daha önce de bildiğimiz gibi sosyal ve ekonomik açıdan çok kötü gösteriliyordu. Avrupa’nın hiç bir ülkesinde, buna Rusya’yı da dahil ederek söylüyorum, servetle iktidar hiç bir yerde Ukrayna’da olduğu kadar yoğun, bir biçimde iç içe geçmemiştir. Politikayı oligarklar belirliyor. Poroşenko’nun kendisi de böyle biri. Devrilen Yanukoviç de oligarktı, küçük çaplıydı, büyüdü ve diğerlerini rahatsız etti. Bu onun neden gittiğini de açıklıyor. Poroşenko ise büyük bir oligark; çikolata fabrikaları, silah fabrikaları var. Diğer oligarkların da politika üzerinde büyük bir etkisi var. Öyle ki, bazılarının kendisine ait askeri birlikleri dahi var. Şu anda da Ukrayna Ordusu’nun kontrolü dışında savaşıyorlar. Bunlardan birisi olan Ihror Kolomoyski’nin bir çok askeri birliği var örneğin ve kendi çıkarlarının peşinde… Bunların hepsi Ukrayna’da büyük bir sorun.

Sol güçlerin durumu oldukça zor görünüyor. Daha önce bir Komünist Parti de vardı. Şimdi durumu nasıl?

Komünist Parti, 2012’de, yüzde 13 oyla parlamentoda yer alıyordu. Son gelişmelerden epey etkilendi. Genel merkezi faşistler tarafından işgal edildi, kısmen de ateşe verildi. Parlamento seçimleri sırasında seçim kampanyasında pek çok zorlukla karşı karşıya kaldı, saldırıya uğradılar. En önemlisi Ekim ayında yapılan genel seçimler sırasında, özellikle Doğu Ukrayna ve Kırım’da 5 milyon seçmen oy kullanamadı. Geleneksel olarak bu bölgeler Komünist Parti’nin güçlü olduğu yerlerdi. Son seçimlerde bu nedenle yaklaşık yüzde 4 oy alabildiler ve artık parlamentoda temsil edilmiyorlar. Ayrıca seçim kampanyası sırasında Ukrayna Hükümeti tarafından Komünist Parti’ye karşı yasaklama davası açıldı. Bu daha devam ediyor. Yasaklama ihtimali de oldukça yüksek. Onun dışında pek çok küçük sol grup da var. Bunların bir kısmı Maidan gösterilerini ülke için bir umut olarak görmekteydi. Bu nedenle o dönem gösterilere katılmış, sol muhalefet olarak sosyal konuları gündeme getirmişlerdi. Ancak etkili olamadılar. Başka bir sol grup da Borotba (Mücadele). Bunlar Maidan gösterilerine karşı çalışmalar yaptılar. Şu anda da bütün yönetimi sürgünde, çünkü darbeden sonra Ukrayna’da hemen tutuklanacaklarını biliyorlardı.

Büyük bir protesto, barış harekete olması gerektiği açık…

Şu andaki mevcut tehlike karşısında protestolar çok cılız. Bir çok insan eleştirel yaklaştığı, Rusya ile yeni bir Soğuk Savaş’ı istemediği halde harekete geçmiyor. Örneğin Almanların yüzde 81’i Ukrayna’ya silah verilmesine karşı. Buradan hareketle, protesto ve direnişi örgütlemek için bir şeyler yapmak gerekiyor. ABD’de de her şey çok net değil. Orada da iktidara karşı pek çok eleştirel ses var, çatışmayı daha fazla tırmandırmanın bir şey getirmeyeceğini söylüyorlar. Bu sesleri güçlendirmek, agresif güçleri geriletmek gerekiyor.

 

YÜCEL ÖZDEMİR

ÖZGÜR METİN DEMİREL

Close