Written by 14:59 uncategorized

Yaşamak İçin Yola Düşen Ölüm Yolcuları

01siginma3

Geri bıraktırılmış, yeraltı-yerüstü kaynakları ve tüm değerleri emperyalistlerce talan edilen vede orta ölçekte savaşların devam ettiği ülkelerden (Suriye, Pakistan, Afganistan, Afrika, Filistin, Irak…) insanların yaşam için yollara düşmesi uzun denecek bir zamandan bu yana kamuoyunun gündeminde.

Elde ne varsa yok pahasına tefecilere satıp yollara düşen binlerce insan, ölümün her an kapıda olduğunu bilmezler mi! Çaresizlik girdabına kapılmış insanlar bunun (ölümle burun buruna olmanın) farkındalar.. Ancak, umut! Binde bir de olsa biraz daha güzel bir yaşam özlemi tüm engelleri ve tehlikeleri yok sayıyor. Umut fakirin, çaresizin ekmeği olunca göz görmüyor, yürek korkmuyor.. Böylesine cesaretli bir davranışa, yola çıkışa saygı duymamak elde değil.

Birleşmiş Milletler resmi açıklamalarına bakılırsa bu yıl 2 bin 400 kişi, geçtiğimiz yıl ise 3 bin 279 kişi Akdeniz’in derin sularına gömüldüler. Tek başına bu bir katliam, soykırım değilse nedir! İnsanın; nefes almasını zoruyla katletmeler yetmezmiş gibi AB ülkelerinin hepsi sınır boylarına kat be kat tedbirler almaktalar. İşte geçtiğimiz günlerde Avusturya da bir tır içinde ölüme terk edilen 71 kişinin hazin sonu. Öyle görünüyor ki daha çok ölüm haberleri ile sarsılacak insanlık.

Utanmazlık ve aymazlık bataklığındaki sömürücü egemen sınıfların sözcüleri gelen her ölüm haberinin ardında yaptıkları; alınan tedbirlerin yetersiz olduğu türündeki açıklamalar, onların ölen her çocuktan, kadından, gençten.. birinci dereceden sorumlu olduklarından başka bir anlam ifade etmiyor.

Artan Irkçı Saldırılar

Her fırsatta ekonomik olarak zorda olduklarını ileri sürenler; İnsana ve yaşama değer vermeyen kapitalistler kendi menfaatleri doğrultusundaki alanlara, savaşlara ve silahlanmaya milyarlarca dolar ayırmaktalar. İçeride ise işçi ve emekçileri en düşük ücretle çalışmaya zorlamaları bunun için her yola başvurdukları artık üstü örtülemeyen bir gerçeklik.

Almanya, Avusturya, Fransa, İsviçre…; İltica (sığınma) talebinde bulunanların sayısının çokluğunu bahene ederek bu ‘yükü’ kaldıramayacaklarını açıklamaktalar. Burjuva politikacılar ile medya zaman zaman bu yönlü şişirme haberleri öne çıkarak milliyetçi duyguları geliştirip ırkçılığın gelişmesine katkı sunmakta. Kendi halinde, kendi işinde gücünde olanların en geri bilincine seslenilmekte. Böylelikle toplumsal sorunların doğru biçimde ele alınıp tartışılması engellenilip; hükümetlerin, soyguncuların, savaş çıkartanların suçluluk paylarının üstü örtülmekte.

Hasbelkader iltica/sığınma talebinde bulunanlar en alt düzeyde, yarı aç-yarı tok bir yaşam içinde içinde oldukları halde bir çok yerde saldırılara maruz kalmaktalar. ‘Güvenlikli’ kamplarda kalanlara, henüz tamir aşamasındaki evlere, yer yer bazı camilere gündüz-gece fark etmeksizin açıktan saldırılar, ateşe vermeleri medyadan irkilerek öğreniyoruz. Üstelik ırkçıların can güvenliği adına anti-faşistlere saldıran polis ne yazık ki söz konusu sığınmacı aileler ve evleri olunca bir anda yetmez olabiliyor.

Dayanışma ve Paylaşma Eylemleri

Almanya da sığınma hakkı noktasında olup bitenler yalnızca ırkçı saldırılar, yürüyüşler ve hükümetin ırkçıları cesaretlendirici ve tehlikeyi hafife alan açıklamalarından ibaret değil. AK-ASYL, Af Örgütü, sendikalar, demokratik örgütlenmeler, bazı kiliseler ve gönüllülerin oluşturdukları dayanışma-paylaşma çalışmaları hiç de az değil. Duyarlı insanlar oluşturdukları ağlarla zorda olanın yardımına koşmaktalar.

Irkçı saldırılara karşı düzenlenen eylemlere katılanların sayısının önemi bir yana, ne güzel ki ezici çoğunluğu Alman emekçilerden oluşuyor. Federasyonumuz DIDF’in Türkiyeli emekçilerin, gençlerin bu türden eylemlere katma çabası başlı başına bir olumluluk, ancak yetersiz. Bu günlerde Almanya’nın onlarca yerinde ırkçılığa karşı eylemler düzenlenmekte. Yalnız kendimizi değil en geniş katılımı sağlamayı hedefleyerek çalışmalara daha aktif katılınmalı.

Türkiye‘de ırkçılığın betonu manasındaki MHP’nin buradaki uzantıları zaman zaman ırkçılarla aynı yerde olabilmekteler. Geçtiğimiz günlerde ırkçılara karşı düzenlenen bir eylemde gözlerimizle tanık olduğumuz; Karlsruhe de Pegidacıların saflarında olmaktan gururlanan MHP’li sadece bir örnek. Herkes kendi bayrağı altında ve siyasal düşüncesine uygun saf tutmakta…

Dağıtılan el ilanlarında, gerçekleşen konferanslar ve yürüyüşlerin dikkat çeken talepleri bizlere umut vermeye devam etmekte. İşte onlardan bazıları; Nazilere yer yok hiç bir yerde, yaşasın uluslararası dayanışma, sığınma hakkı-insanlık hakkıdır, sınırlar insanlara mezar olmasın, savaşlara son, sığınmacılara insani yaşam alanları açılsın..

Sığınmacılar Hoş Geldiniz…

Dünyada bir yanda; büyük bir varsıllık ile paranın içinde yüzenler ki bunların sayısı toplumun çok az kesimi, diğer yanda yoksulluk içinde kıt-kanaat geçinen büyük çoğunluk. Bu çelişki devam ettikçe dünyanın dört bir tarafından yer değiştirmeler, oradan oraya gitmeler olacaktır. Taa ki yeryüzünde tüm sınırlar ortadan kaldırılıncaya kadar. İnsanlığın yolu bu yönlü ağır aksak ilerlemekte. Bir çok eylemde hepimizin tanık olduğu bir güzellikle yazımızı noktalayalım. Kadınların, henüz altı-yedi yaşındaki çocukların büyük bir övünçle taşıdıkları ‚”Sığınmacılar Hoş Geldiniz” dövizleri ve çığlıklarını güçlerimizi birleştirerek çoğaltmalıyız. İnsanlık için.. Yeni faciaların tekerrür etmemesi için…

Close