Written by 15:25 uncategorized

Yoksullar sandık başına gitmiyor

Bertelsmann Vakfı tarafından yaptırılan bir araştırmaya göre 22 Eylül’de Almanya’da sandık başına gitmeyen 17 milyon seçmenin önemli bir bölümünün yoksul kesimden olduğu tespit edildi. Yoksul semtlerle zengin semtlerde seçimlere katılım oranları arasındaki fark ise, yüzde 46 ile en keskin şekilde kendisini Köln’de gösterdi.

 

Almanya’da 22 Eylül’de yapılan genel seçimlerde yoksulların zenginlere göre daha az sandık başına gittiği saptandı. Bertelsmann Vakfı tarafından yapılan bir araştırmaya göre, genel seçilerde sandık başına gitmeyen 17 milyon seçmenin önemli bir bölümünün düşük ücretli işlerde çalışan, işsiz ve eğitim düzeyi  düşük olan alt gelir gruplarından insanlar olduğu belirtildi. Vakıf Başkanı Jörg Dräger sonuçları, “İşsizlik, eğitim durumu ve alım gücü gibi faktörler seçime gitme konusunda büyük bir rol oynuyor” dedi.

28 büyük kentte 640 seçim bölgesi üzerinden Bertelsmann Vakfı’nın yanı sıra Max-Planck Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’nden Dr. Armin Schäfer ve kamuoyu araştırma kuruluşu infratest-dimap tarafından birlikte yapılan araştırmada, sosyal gelirin düşük olduğu seçim bölgelerinde sandık başına gidenlerin azaldığı, dolayısıyla seçimlerde oy kullanmama oranın arttığı ifade edildi.

Buna göre bazı kentlerde yoksulların yoğun yaşadığı seçim bölgelerinde seçimlere katılım oranı ile zenginlerin yaşadığı bölgelerdeki seçimlere katılım oranı arasında yüzde 46’ya varan oranda farklılıklar tespit edildi. Buna en çarpıcı örneklerden biri olarak da Köln’de yoksullar ve göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı Chorweiler (yüzde 42.5) ile zenginlerin yaşadığı Hahnwald (yüzde 88.7) gösterildi. Chorweiler’de işsizlik oranı yüzde 19, Hahnwald’de ise yüzde 1.

 

BERLİN VE DİĞER KENTLERDE DURUM

Araştırma kapmasında mercek altına alınan bir diğer önemli kent ise Berlin oldu. Genel seçimlere katılım oranı yüzde 72.5 ile ülke ortalamasının üzerine çıktığı Berlin’de yoksullarla zenginlerin yaşadığı semtler arasında sandık başına gidenler arasında oransal olarak yüzde 15 fark ortya çıktı.

Hamburg’da ise Rothenburgsot ile Lamsahl-Mehlingsetd arasındaki seçimlere katılım oranı yüzde 30’dan fazla.

İşsizliğin en yüksek olduğu kentler arasında yer alan Bremen’de ise zengin semtler ile yoksul semtlerdeki seçmenler arasında seçimlere katılım oranı yüzde 36 kadar fark ediyor. Bremen’in genelinde seçimlere katılım oranı yüzde 69.9 olarak gerçekleşmişti.

Benzer bir durum Doğu ve Batı Almanya arasındaki fark açısından da geçerli. Chemnitz’de seçim bölgeleri arasındaki fark 4-5 kat değişebiliyor. Kentte seçimlere katılım oranı yüzde 53’te kalmıştı.

Dräger, araştırma sonuçlarıyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Seçimlere katılım oranıyla sosyal statü arasındaki ilişki endişe verici düzeyde. Özellikle son iki genel seçimlere kadar bu fark bu denli kendisini ortaya koymamıştı.” dedi.

1998’de SPD ve Yeşiller’in koalisyon ortaklığı kurduğu seçimlerde seçim bölgeleri arasındaki en yüksek fark yüzde 19.1 olarak saptamıştı. 2013’deki seçimlerde ise bu fark yüzde 29.5 olarak tespit edildi.

Ülke tarihinde seçimlere katılım konusunda en düşük oran 2009 yılında gerçekleşmiş, son seçimlerde ise biraz aretış göstermiş ancak büyük bir değişim yaşanmamıştı.

 

SEÇİME KATILIM ORANINDAKİ DÜŞÜKLÜK NE ANLAMA GELİYOR?

Hem araştırmacı kurumlar hem de basın, yoksulların seçimlere katılmamasının başlıca nedenini, sosyal konumları ve eğitim durumlarıyla açıkladı. Ancak, yoksulların düzen partilerine güven kaybında ciddi büyüme olduğu, sorun ve isteklerine yanıt veren partiler bulamadıkları ise konu edilmiyor. Eğer, bugün gerekçe olarak gösterilen “eğitim durumu” sandık başına gitmemenin önemli bir gerekçesi olmuş olsa idi, bu önceki seçimler için de geçerli olurdu. Bu nedenle sorunu getirip “eğitim durumundaki geriliğe” bağlamakla durumu açıklamak mümkün görünmüyor.

Son seçimlerin heyecansız geçtiği, hükümet kurma ihtimali olan partilerin birbirinden farklı vaatlerde bulunmadığını fark eden yoksullar, kısmen bu partilerden farklı talepler savunan Sol Parti’ye de oy vermeyerek, seçimleri adeta protesto ettiler. Bunlara sağcı AfD’ye verilen oyları da dahil etmek gerekiyor. Zira, seçimlere ilk olarak katılan bu partinin 2 milyondan fazla oy alması, aynı zamanda diğer partilere karşı hoşnutsuzluğun da bir sonucu.

Mevcut partiler ve izledikleri politikalar göz önüne alındığında, sandığa gitmeyen ve çoğunluğu yoksullardan oluşan 17 milyonluk kitlede, düzen partilerine karşı yaşanan güvensizlik önümüzdeki dönemde de devam edecek görülüyor. (YH)

Close