Her fırsatta “Vatandaş Parasını” kesme planlarını ilan eden politikacıların yoksulluğun boyutundan haberleri bile yok. “Paritätischer Wohlfahrtsverband” tarafından yapılan bir araştırmada, yoksulluk içinde yaşayanların oranı yüzde 14,4 değil yüzde 21,2 olduğu tespit edildi! Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda konut giderleri ciddi olarak hesaba katılmıyordu. Yeni hesaplamalara göre Almanya’daki nüfusun beşte biri 17,5 milyon insan yoksulluk içinde yaşıyor.
Kasım ayında çöken SPD/Yeşiller/FDP koalisyon hükümeti kurulurken en çok tartıştığı konu sosyal yardım olarak ödenen “Vatandaş Parası” (“Bürgergeld”) idi. SPD ve Yeşiller partileri ödemenin adını değiştirip üzerine 50 euro ekleyerek “büyük bir reform yaptık” havasına girerken FDP ise, “sınırımız zorlandı” diye yakınmıştı.
Ana muhalefet partileri CDU/CSU ise hükümetin tembelliği finanse ettiğini ileri sürerek, “Hükümet olduğumuzda yapacağımız ilk iş Vatandaş Parası reformunu geri almak” olacak” diyorlardı.
Basında ise “en çok göçmenlerin sosyal yardım için başvurduğu” ve “Bürgergeld varken neden çalışayım” diyenlerin ne kadar çok olduğunu kanıtlamak için yapılan sözde haberlerle dolup taşıyordu. Söz konusu paranın düzeyi 2023 öncesi aylık 449 euro iken 2023 başından itibaren 502 euroya 2024 başından itibaren ise 563 euroya çıkmıştı.
GERÇEK YOKSULLUK ÇOK DAHA YÜKSEK!
Sermaye yanlısı partiler yoksullara ödenen sosyal yardımı nasıl kesecekleri, her türlü işte çalışmaya nasıl zorlayacakları üzerine planlar yaparlarken ülkedeki gerçek yoksulluktan bir habere oldukları ortaya çıktı.
Şimdiye kadar medyan gelirin* yüzde 60’ından daha azına sahip olan herkes yoksul veya “yoksulluk riski altında” kabul edilmekteydi.
2023 yılında on iki milyondan biraz fazla kişi ya da nüfusun yüzde 14,4’ü bu kategoriye girmekteydi. Bu, böylesine zengin bir ülke için kendi başına bir skandaldır, ancak gerçeğin üçte ikisini bile yansıtmamaktadır.
Almanya’da sadece yoksulluk riski altında olan değil, sadece yoksul olan çok daha fazla sayıda insan yaşamaktadır. Ancak bunların önemli bir kısmı istatistiklerde görünmemektedir. Bu, resmi olarak geçinmeye yetecek kadar geliri olan, ancak kira düşüldükten sonra yoksulluk sınırının altına düşen tüm kişi ve haneleri ifade etmektedir. Paritätischer Wohlfahrtsverband’ın araştırma merkezi bir hesaplama yaptı. Buna göre bilinenden 5.413.000 kişi daha fazla yoksulluk içinde yaşıyor ve böylece Almanya’da yoksulluğa düşenlerin sayısı 17,5 milyonu aşıyor. Derneğin Genel Müdürü Joachim Rock, araştırma sonuçların sunumunda, “Barınma giderek yoksulluğun itici gücü haline geliyor. Artan konut maliyetleri nedeniyle uçurum genişliyor” dedi.
“ÇIĞIR AÇAN” HESAPLAMA
Raporun yazarları tarafından haklı olarak “çığır açan hesaplama” olarak nitelendirilen 28 sayfalık kısa uzman raporu, “Barınma yoksullaştırıyor” (“Wohnen macht arm”) başlığını taşıyor. Rapordaki veriler Federal İstatistik Dairesi tarafından yapılan özel bir analize dayanmaktadır. İlk kez gelirler konut maliyetlerine (sıcak kira ve elektrik) göre ayarlanarak bir konut yoksulluk sınırı belirlenmiştir. Bu tutar 2023 yılı için aylık 1.016 eurodur.
Araştırmacılar çeşitli örnekler üzerinden barınma giderlerinin nasıl yoksullaştırdığını gösteriyorlar: Berlin’de yaşayan iki emeklinin her ikisi de 1.770 euro emekli aylığı almaktadır. Bayan Müller’in 450 euro sıcak kirası olan uzun vadeli bir konut sözleşmesi var, bu da 1.016 euroluk eşiğin üzerinde kaldığı ve yoksul sayılmadığı anlamına geliyor. Bayan Schmidt, fiziksel engeli nedeniyle 900 euroya mal olan bariyersiz bir daireye taşınmak zorunda. Bu da onu konut yoksulluk sınırının 146 euro altında bırakıyor ve konut yardımı alsa bile yine de 100 avro altında kalacak. Bir de Leipzig’de aylık geliri 1.350 euro olan bir öğrenci var. Bu da onu geleneksel yoksulluk sınırı olan 1.314 Euro’nun hemen üzerine çıkarıyor. Başlangıçta bir arkadaşının yanında ücretsiz olarak kalıyor, ancak taşındıktan sonra 400 euro karşılığında öğrenci yurdundaki bir odaya taşınmak zorunda kalıyor. Bu da onu eşiğin altına ve yoksulluğa iter.
GELİRİN ÖNEMLİ BİR BÖLÜMÜ KİRAYA GİDİYOR
Son yıllarda konut maliyetlerindeki korkunç artış iki vahim gelişmeyi tetikledi. Araştırmaya göre artık pek çok hane kira ödemek için gelirinin üçte birinden fazlasını, hatta bazıları yarısından fazlasını gözden çıkarmak zorunda. Sonuç olarak, yaşamak için ayrılan bütçe, insanların “görünmeyen” yoksulluğa kaydığı noktaya kadar önemli ölçüde azalıyor. Bu, tekrarlanan kira artışlarının bir sonucu olarak kademeli olarak ya da evinizi taşımak zorunda kaldığınızda aniden gerçekleşebilir.
Yazarlar, neredeyse evrensel konut sıkıntısı ve “büyük ölçüde düzenlenmemiş bir kira piyasası” göz önüne alındığında, “mali zorlanma olmadan yeni bir ev bulmak nadirdir” diye yazıyor. Ve şöyle devam ediyorlar: “Yaşam standardı artık yalnızca gelir düzeyine göre belirlenmiyor; bir kişinin konut için ne kadar para harcaması gerektiği ve geriye ne kadar para kaldığı soruları giderek daha önemli hale geliyor.”
Yeni bulgular ışığında, refah devletinin aşırıya kaçtığına dair süregelen tartışmalar da edepsiz olmaktan başka bir şey değil gibi görünüyor.
PARİTÄTİSCHE’NİN ÖNERİLERİ
Paritätische’nin bu sefalete karşı bir dizi önerisi var. Genel Başkan Rock, “Almanya’da yoksulluğu önlemeye yönelik hedefli bir politika için iyi ücretlere, daha iyi sosyal güvenceye ve kiraların ödenebilir olmasını sağlayan bir konut politikasına ihtiyaç var” dedi.
Rakamlar, iddialı bir konut politikasına ve konut maliyetlerini sınırlandıracak tedbirlere duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. Bunlar arasında kira üst sınırı, konut kaybına karşı daha fazla koruma, yasal olarak güvence altına alınmış ve sübvanse edilmiş belediye konutları, “sosyal taahhütler üzerindeki zaman sınırlamalarının kaldırılması”, “sosyal konutların satılmasında belediyelere ilk satın alma hakkı” ve “genel olarak daha fazla toplu sosyal konut inşaatı” yer alıyor. Son olarak, “kiralardan elde edilen karlara bir sınırlama” getirilmesi gerekmektedir. (YH)
* Medyan, bir veri setinde ortada yer alan noktadır; bu, veri noktalarının yarısı medyandan küçük, diğer yarısının da medyandan büyük olması anlamına gelir. “Medyan gelir”, “ortalama gelir” değil, “ortadaki gelir” anlamına gelir.