Written by 11:30 uncategorized

Yunanistan’da AB ve IMF karşıtları kazandı

Yunanistan’da 6 Mayıs günü yapılan erken genel seçimlerde sosyal demokrat PASOK hezimete uğrarken, AB ve IMF politikalarına karşı çıkan sol güçler büyük bir başarı kazandı.

 

Seyit Aldoğan

 

Yunanistan’da 1980’den beri devam eden PASOK ve Yeni Demokrasi Partisi (YDP) dönemini bitirme noktasına getiren seçimler aynı zamanda halkın izlenen politikalara karşı duyduğu tepki ve muhalefetin boyutlarını da ortaya çıkarmış oldu. Yıllardır ülke genelinde yüzde 80 ile 85 arası oy potansiyeline sahip olan iki büyük partinin toplam oyları 6 Mayıs seçimlerinde yüzde 32.1’de kaldı.

Mevcut anayasanın belirlediği, oyların eşitliğini teyit eden maddeye rağmen uygulanan seçim yasası nedeniyle birinci parti, yüzde 18,9 oy oranıyla fazladan 50 milletvekili çıkarmış oldu. Bu partiyi takip eden Radikal Sol Koalisyon’un (SYRIZA) oyları ise yüzde16,8 ve 52 sandalye kazandı. Koalisyon hükümetlerine yol açmamak için yasallaştırılan antidemokratik yasaya rağmen YDP ve PASOK tek başlarına hükümet kuramıyorlar. “AB ve IMF’ye evet ama, anlaşmalarda iyileştirmelere gidilsin” diyen partileri yedeklemek dışında bir alternatifi olmayan YDP Başkanı Antonis Samaras seçim gecesi yaptığı konuşmada ülkeyi hükümetsiz bırakmayacaklarını vurgulasa da uzun süreli ve istikrarlı bir hükümetin kurulması mümkün görünmüyor. PASOK Başkanı Evangelos Venizelos da bu yönde açıklamalar yaptı.

 

AZINLIK HÜKÜMETİ GÜNDEMDE

Ancak adı geniş tabanlı koalisyon olsa da azınlık hükümeti kurulması gündemde. Çünkü IMF ve AB politikaları karşıtlığıyla ortaya çıkan partilerin oy oranı yüzde 65’e ulaşmış bulunuyor. Dolayısıyla AB ve IMF politikalarının devam edeceğine dair taahhütlerde bulunarak seçim sonrası sürece ilişkin anlaşmalara imza atmış olan her iki parti kan kaybetmeye devam edecek, kopuşlara engel olamayacaklardır. Kısacası ortaya çıkan tablo istikrarlı koalisyon hükümetlerine de olanak vermiyor. Kısa bir süre içinde yeni bir seçim kararı alınması olasılığı ise oldukça düşük çünkü, YDP ve PASOK bu şartlar altında yeni bir erken seçimi göze alamazlar.

Sermaye partilerinin AB ve IMF sözcüleri olarak halka yönelik tehditleri ve fedakarlık yapıp ülkeyi kurtarma demagojileri, ters yönde bir süreç başlatmış bulunuyor.

 

GERÇEK ALTERNATİF YARATILAMADI

Muhalefet partilerinin AB ve IMF karşıtı söylemlere daha da ağırlık verecekleri ortadayken “sol” söylemlerle ortaya çıkan partilerin de yakın bir süreçte alternatif olacak bir yönelim içine girmeleri beklenmiyor. Özellikle borçların dondurulması ve ‘troyka’nın dayattığı politikaların reddedilmesini ön plana çıkararak buna uygun bir ittifak taktiği izleyen ve bu doğrultuda “şeytanla bile ittifak ederiz” vurgusuyla halkta heyecan ve umut beklentileri yaratarak oylarını yüzde 4’ten 16.8’e çıkaran Radikal Sol Koalisyon, Yunanistan Komünist Partisi’nin (KKE) desteğini kazanmadan ciddi bir IMF ve AB karşıtı platform oluşturamayacaktır.

SYRIZA seçimlerden önce KKE’ye ve “sol” olarak gördüğü tüm güçlere ittifak çağrısı yaparak sol bir hükümet kurmanın şartlarının oluştuğunu ve bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğinin altını çizmişti. Bu yöndeki tutumun olumlu olarak sandığa yansıdığını belirtmek gerekir.

KKE ise hiç bir şart altında böyle bir ittifaka girmeyeceğini ve kurulacak tüm hükümetlerin AB ve IMF politikalarını yürütmek zorunda kalacağını, dolayısıyla ancak halk iktidarı seçeneğinin alternatif olacağını savunuyor. Bu doğrultuda sürdürülen seçim çalışmaları ve “seçimden sonra ne olacak”, “AB ve IMF karşıtı bir güç odağı nasıl yaratılacak” gibi sorular, sistem partilerinden kopuşun bu partiye yönelmesinin önündeki en ciddi engel olarak gündeme geldi. KKE, bir önceki seçimde yüzde 8 olan oy oranını yüzde 8,5’a çıkardı. Kısa süre önce kurulan ve sermaye partileri ya da dayanakları olarak gündeme gelen partiler ciddi oy oranları elde derken saldırılara karşı işçi, emekçi ve genel olarak halk hareketi olarak günlük mücadelenin önünde yer alan KKE’nin oylarında ciddi bir artış olmadı.

Son iki yıldan bu yana gündeme gelen işçi, emekçi ve genel olarak halk muhalefeti AB ve IMF politikaları karşıtı bir ittifak ve güç birliği taleplerini gündeme getiriyordu. Ancak KKE’nin ittifaklar politikası ve bakış açısından kaynaklanan tavrı, sendikalar ve geniş kitleler tarafından hareketi birleştiren ve saldırılara karşı duracak bir platformu doğurmaktan uzak olarak değerlendiriliyordu. KKE geniş kesimleri etkilemesine rağmen buna denk düşen bir politika izlemedi. KKE dışındaki tüm partilerin sistem partisi olduğu yönündeki politikalar ve bu doğrultudaki ittifak anlayışı, var olan konjonktürel durumun halk kitlelerinde yarattığı ve yaratacağı seçeneklerin ciddiyetinin ve çeşitliliğinin varabileceği sonuçlar açısından önümüzdeki süreçte Yunan solunda yeni tartışmaların açılmasına neden olacak gibi görünüyor.

Antikapitalist İşbirliği ve Toplumsal değişim (ANDARSIA) adı altında seçime giren sol blok ise oylarını yüzde 0,5’ten 1,5’e çıkardı.

 

FAŞİSTLER DE MECLİSE GİRDİ

AB ve IMF politikalarına destek veren gerici LAOS ve Dışişleri eski Bakanı Dora Bakoyannis’in partisi meclise giremezken sistem partilerine tepki ve öfkenin bir sonucu olarak Neonazi bir örgütlenme olan ‘Atın Şafak’yüzde 7 oranıyla meclise 21 milletvekili göndermeyi başardı. Örgütleri bilinmeyen, politikası ve programı olmayan bu hareket, sistem partilerinin ve politikacılarının cezalandırılması, yabancı düşmanlığı, ulus, aile ve dinin kurtarılması gibi Göbelsçi söylemleri kullanıyor. Seçime ilk kez giren ‘Bağımsız Yunanlılar’ ise 820 binin üzerinde oy alarak dördüncü parti oldu. Kriz ve kriz politikalarının gericiliği tetikleyebileceği ve dolgu malzemesi olarak kullanılabileceği bir kez daha açığa çıkmış oldu. (YH/ATİNA)

Close