Written by 18:01 uncategorized

Yurtdışı oyları: Ankara’daki hesap Avrupa’ya uymadı

oy

10 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi ve sonrasında en dikkat çekici tartışmalardan birisi de Türkiye dışında yaşayan ve “Yurtdışı seçmenleri” olarak adlandırılan Türkiye kökenli göçmenlerin oyları hakkındaydı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez, TC yurttaşı olan göçmenlerin sadece gümrük kapılarında değil aynı zamanda yaşadıkları ülkelerde de oy kullanma imkanına sahip olması nedeniyle, bu “yeni seçmen grubunun” ne kadar ve kimden yana oy kullanacağı merakla bekleniyordu.

Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) açıkladığı kesin olmayan sonuçlara göre, başta cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ankara’da yapılan hesapların büyük ölçüde tutmadığı görülüyor.

YSK’nın açıkladığı sonuçlara göre, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışında yaşayan toplam 2 milyon 780 bin seçmenin sadece 530 bin 116’sı sandık başına gitti ve bunların 526 bin 541’i geçerli oy kullandı. Yani, yurtdışındaki seçmenlerin sadece yüzde 19’u sandık başına gitmiş, yaklaşın 5 kişiden dördü oy kulanmamıştır.

Göçmenlerin 232 bin 852’si yaşadıkları ülkelerde kurulan sandıklarda, 297 bin 263’ü de gümrük kapılarında oy kullandı. Böylece, bir ilk olarak hayata geçirilen, yaşanılan ülkelerde oy verme uygulaması beklenen sonucu vermedi.

Ülkelerde seçimlere katılım oranı genellikle yüzde 10’nun altında kaldı. 1 milyon 383 bin 40 seçmenin olduğu Almanya’da 7 kentte kurulan seçim sandıklarına 111 bin 819 kişi giderek oy kullandı. Bu da Almanya’daki toplam seçmenlerin yüzde 8.1’ine tekabül ediyor. Ancak gümrük kapılarında kullanılan oylar arasında Almanya’daki seçmenlerin çoğunluğu oluşturduğu biliniyor. Gümrüklerde kullanılan oyların yarısının Almanya seçmenleri olduğundan hareket edildiği takdirde, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin oy sayısının yaklaşık 250 bin olduğu söylenebilir.

Yurtdışı oyları adaylara göre dağıldığında, Erdoğan yüzde 62.53’ünü, Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 29.19’unu, Selahattin Demirtaş ise yüzde 8.27’sini aldı. Bu tabloda, Erdoğan’ın yurtdışında aldığı oy ortalamasının, genel ortalamadan yüzde 10 daha fazla olduğu görülüyor. Bu da Erdoğan’ın taraftarlarını daha çok sandık başına götürdüğünü gösteriyor.

GÖÇMENLER NEDEN BU KADAR AZ SANDIK BAŞINA GİTTİ?

Büyük bir bölümü Almanya ve Avrupa’nın değişik ülkelerinde yaşayan “yurtdışı seçmenleri”nin bu denli önem atfedilen cumhurbaşkanlığı seçimlerine beklentinin çok altında ilgi göstermesinin farklı nedenleri bulunuyor. Bunları şu şekilde sıralamak mümkün:

Bürokratik engeller: Her şeyden önce yaşanılan ülkelerde oy kullanmaya dair YSK tarafından yapılan düzenlemeler, aşırı karmaşık ve bürokratik olduğu için oy kullanma adeta “uzmanlık işi” haline dönüştürüldü. İnternet üzerinden randevu alınması, bu randevuya göre sandık başına gidilmesi, buna uymayanlara oy kullandırılmaması katılım oranını önemli oranda düşürdü. Seçim için belirlenen 31 Temmuz – 3 Ağustos tarihleri arasında randevu almayan ya da YSK tarafından verilen randevulara uymayanlara oy kullandırılmadı. Hiç bir ülkede uygulanmayan “randevu yöntemi” böylece YSK’nin bir icadı olarak girmiş oldu.

Sandık yerleri: Oy kullanmadaki düşüklüğün bir diğer önemli nedeni de seçmenlerin kolay bir şekilde ulaşabilecekleri yerler ve kentlere sandıkların kurulmaması. Örneğin seçmen sayısının en çok olduğu Almanya’da seçim sandıklarının bulunduğu kentler, daha çok fuar merkezlerinin olduğu kentler olarak tercih edilmiş. Bu nedenle 300-400 km yol gidip oy kullanmak pek çok seçmen için tercih edilebilir bir durum olmadı. Örneğin, Berlin’den sonra en çok Türkiye kökenlinin yaşadığı kent olan Köln’de sandık kurulmazken, komşu kent Düsseldorf’a kuruldu. Sandık başına gidenlerin çoğu adayları destekleyen dernek ve cemaatlerin organizasyonuyla belirlenen yerlere ulaşabilmiştir. Bu nedenle, kullanılan oyların önemli bir kesiminin örgütlü kesimlere ait olduğu, sıradan vatandaşların ise oy kullanmak için harekete geçmediği anlaşılıyor.

YSK’nın pek çok engeli içeren düzenlemesiyle ilk kez uygulanan yurtdışında sandık başına gitme, 10 Ağustos seçimlerinde adeta bir deneme olmuş; ancak beklenen gerçekleşmemiştir. Bu yüzden elde edilen sonuçlara bağlı olarak önümüzdeki dönem yeni düzenlemelere gidilecek gibi görünüyor.

Türkiye politikasına ilgisizlik: Türkiye’de önceki seçimlere oranla katılımda rekor bir düşüşün olması aynı zamanda sonucu belli bir seçime katılmaya ilgisizliğinden kaynaklanıyor. Sandığa gitmeyenlerin önemli bir bölümünün “çatı adayı” İhsanoğlu’nu desteklemeyen CHP seçmenlerinin olduğu biliniyor. Benzer bir eğilimin yurtdışında da olduğunu tahmin etmek zor değil. Ancak, başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli göçmenlerin önemli bir bölümünün, özellikle gençlerin, Türkiye’deki seçimlere ve politikaya ilgisinin sınırlı düzeyde olması ve seçim ortamın Avrupa’ya taşınmasından duyulan rahatsızlıklar yurtdışındaki katılım oranını etkileyen önemli faktörlerdi.

Yaşadığı ülkede değil de yaşamadığı ülkede elde edilen seçme hakkının kendi hayatında önemli bir değişikliğe yol açmayacağını, dahası sandık başına gitmenin kendisi için bir şey değiştirmeyeceğini düşünen göçmenler sandık başına gitmeye gerek görmemiş ve bu nedenle katılımın daha da düşük olmasına vesile olmuştur. Bu eğilimin önümüzdeki dönem açısından da kalıcı bir eğilim olduğunu söyleyebiliriz. Elbette seçimlerin tatil dönemine denk gelmesi de hem katılım hem de seçim çalışmalarını önemli oranda etkilemiştir. Yazın ortasına gelen seçimler her ne kadar gümrüklerde kullanılan oyları artırsa da ülkelerdeki katılımı beklendiği gibi sağlamamıştır.

ŞİMDİDEN 2015’E HAZIRLIK

10 Ağustos’tan hemen sonra yapılan açıklamalara bakılırsa, Türkiye yönetenleri “yurtdışı oyları”ndan vazgeçme yerine, ilgi ve katılımı arttırma çabasında olacak görünüyor. Örneğin önümüzdeki yıl haziran ayında yapılması öngörülen genel seçimlerde oyların bütün konsolosluklarda randevusuz kullanılması sözkonusu. Kullanma süresini de YSK belirleyecek. Bu nedenle 10 Ağustos’ta başlayan Türkiye’deki seçim kampanyalarını Avrupa’ya taşıma süreci önümüzdeki yıl da artarak devam edecek gibi görünüyor. Dahası önümüzdeki genel seçimlerde, yurtdışından ilgiyi artırmak için “yurtdışı milletvekilliği” kontenjanın açılabileceği de ifade ediliyor.

Bu nedenle, Türkiye’deki emek ve demokrasi güçleriyle güçlü bir dayanışma örgütleme, sistem partilerinin Türkiye kökenli göçmenler üzerindeki etkisini kırma ve onları yaşadıkları ülkelerdeki sosyal, siyasal sorunlarla daha ilgili kılma yönünde çaba göstermek daha büyük bir önem kazanmış bulunuyor.

YÜCEL ÖZDEMİR

Son 12 yılda gümrükteki oyların tablosu

Yurtdışında yaşayan Türkiye kökenli göçmenler yıllardan beri gümrük kapılarında sandık başına giderek Türkiye’deki seçimler için oy kullanıyorlar. Ancak 10 Ağustos’ta yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullananların sayısı önceki yıllara göre fazla oldu.

12 Haziran 2011’de yapılan genel seçimlerde gümrük kapılarında 121 bin 989 oy kullanılırken, bu seçimlerde 297 bin 263 kişi oy kullandı.

2007’deki genel seçimlerin yaz tatili dönemine denk gelmesi nedeniyle oy kullananların sayısı 228 bine ulaşmıştı.

2002 seçimlerinde oy kullananların 114 bin 35 olduğu göz önünde bulundurulduğunda, tatil dışındaki normal dönemlerde gümrük kapılarında oy kullananların sayısı 100 binin biraz üzerine ulaşırken, tatil döneminde bu sayı 200 binin üzerine çıkabiliyor.

2011’deki genel seçimlerde AKP, gümrük kapılarında da birinci parti olmuştu. Geçerli oyların yüzde 61’ini AKP alırken, CHP yüzde 26, MHP yüzde 8 almıştı. AKP 2007′de yapılan seçimlerde gümrük kapılarındaki oyların yüzde 56,75’ini, 2002’de yüzde 32,9’unu almıştı.

Üç seçimde alınan oy oranlarını alt alta koyduğumuzda, AKP’nin yurtdışında yaşayan Türkiye kökenli göçmenler arasında kazandığı desteğin 9 yıl içinde iki katına çıktığı görülüyor.

2002 seçimleri dışında, 2007 ve 2011’de alınan oy oranları Türkiye’de alınan oylardan yüzde 10 daha fazla.

Close