Her yıl gençlerin ilgi, eğilim ve toplumsal konulara ilişkin görüşlerini konu alan Shell Gençlik Araştırması’nın bu yılki sonuçları da artan sosyal, politik ve ekonomik problemlerin gençlik üzerinde de ciddi etkiler yarattığını ortaya koyuyor. Birçok ilginç veri de sunan araştırma konusunda DİDF Gençlik yönetim Kurulu üyesi Roylan Tolay gazetemiz için değerlendirdi.
Roylan Tolay
Shell Gençlik Araştırması 2024, Almanya’daki gençler arasında gelecek korkusunun ne kadar arttığını etkileyici bir şekilde gösteriyor. Özellikle çarpıcı olan, ankete katılan gençlerin yüzde 81’inin Avrupa’da bir savaş çıkacağından korkuyor olması. Bu endişe verici rakam, yalnızca mevcut jeopolitik gerilimleri vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda genç nesilde güvensizliğin ne kadar derinlere kök saldığını da gösteriyor. Savaş korkusunun yanı sıra yoksulluk (%67) ve çevre kirliliği (%64) endişeleri de hakim. Rakamlar, giderek artan umut yokluğu ve toplumsal bölünmeyle karşı karşıya kalan bir gençliğin ifadesi.
Araştırma aynı zamanda geleceğe ve kişinin kendi hayatını olumlu yönde şekillendirme olanaklarına olan güvenin de azaldığını gösteriyor. Gençler önümüzdeki yıllara, krizlerin, savaşların ve toplumsal eşitsizliğin hüküm sürdüğü bir dünyaya büyük bir belirsizlikle bakıyor. Artan savaş korkusu özellikle ciddi çünkü gençlerin siyasi ve sosyal tutumları üzerinde doğrudan etkisi var.
GÜVENSİZLİK VE UMUT EKSİKLİĞİ
Geleceğe dair korkular yeni bir olgu değil ancak 2024 yılında yapılan araştırma bu korkuların yoğunluğunun endişe verici boyutlara ulaştığını açıkça ortaya koyuyor. Küresel kriz ve belirsizlik döneminden geçen gençler kendilerini giderek daha güçsüz hissediyorlar. Savaş korkusu temel kaygılardan biri ama daha geniş toplumsal belirsizlik bağlamında duruyor. İklim değişikliği ve çevresel felaket tehdidi, artan sosyal eşitsizlik, işsizlik ve yoksulluk korkusu genç neslin büyük endişe duyduğu konular.
Gençler önlerinde kendilerine ihtiyaç duydukları güvenlik ve istikrarı sağlayamayan bir dünya görüyor. Birçoğu siyasetin onları hayal kırıklığına uğrattığını düşünüyor ve önemli kararların kendilerinin üstünden alındığına inanıyor. Bu durum, araştırmanın endişe verici rakamlarına da yansıyan bir güçsüzlük ve çaresizlik duygusuna yol açıyor.
GENÇ ERKEKLER ARASINDA SAĞ EĞİLİMLERDE ARTIŞ
Araştırmanın endişe verici bir diğer yönü ise politik olarak sağda olan genç erkeklerin oranının artması. Bu sayının 2019’dan bu yana artması, güvensizliğin ve umut eksikliğinin bazı gençleri radikal hareketlerin kollarına sürüklediğini gösteriyor. Bu gelişme endişe verici çünkü kendini güçsüz ve toplumdan kopuk hisseden insanların sağ grupların vaatlerine ne kadar kolay inanabileceğini gösteriyor.
Sağcı hareketler, günah keçileri yaratarak karmaşık sorunlara görünüşte basit çözümler sunuyor. Ancak bu bölücü taktiklerin bizi kandırmasına izin vermek yerine, sorunların gerçek nedenleriyle yüzleşmeliyiz. Sorunlarımız savaş tehdidi, toplumsal eşitsizlik ve geleceğe dair umut eksikliği.
GERÇEK PERSPEKTİVE İHTİYACIMIZ VAR
Shell gençlik araştırmasında ortaya çıkan bir diğer önemli nokta ise mesleki geleceğe ilişkin kaygılar. Birçok genç kariyer fırsatlarını yeterince değerlendiremiyor ve iş piyasası konusunda kötümser. İşsizlik ve iş güvensizliği korkusu yaygın ve koronavirüs salgını bu güvensizlikleri daha da artırdı.
Gençlerin talepleri açık: Eğitime ve güvenli ve adil bir gelecek sunan işlere gerçek yatırımlara ihtiyaç var. Büyüyen toplumsal eşitsizliklere karşı koymanın ve genç nesle kendilerini gerçekleştirmeleri için ihtiyaç duydukları perspektifleri vermenin tek yolu bu.
Gençler geleceklerinin belirsiz olduğu ve krizlerle dolu olduğu hissine kapılmamalı. Politikacılar, özellikle gençlerin gelecek beklentilerini geliştirecek şekilde harekete geçmeli ve programlar oluşturmalı. Adil ve sürdürülebilir bir toplum inşa etmek istiyorsak, eğitim ve meslek olanakları siyasi tartışmanın merkezinde olmalı.
GELECEĞİMİZİ KENDİ ELİMİZE ALALIM
Shell Gençlik Araştırması 2024’ün sonuçları açık bir uyarıdır. Pasif kalıp korkuların ve güvensizliklerin hayatlarımızı yönetmesine izin veremeyiz. Gençler gelecekleri için ayağa kalkmaya hazır ve bu enerjiyi kullanmak ve siyasi eyleme kanalize etmek hepimize düşüyor.
Daha adil ve barışçıl bir gelecek yaratmak için gerekli değişiklikleri hep birlikte başarabiliriz. Umutların yokluğuna ve artan savaş korkusuna karşı mücadele etmek için güçlerimizi birleştirelim. Harekete geçmenin, sesimizi yükseltmenin ve geleceği kendi ellerimize almanın zamanı geldi!
ARTIK DEĞİŞİM ZAMANI
Araştırma şunu da açıkça ortaya koyuyor: Harekete geçme zamanı! Korkuların ve güvensizliklerin bizi bunaltmasına izin vermek yerine örgütlenmeli ve ihtiyacımız olan değişime sahip çıkmalıyız. Daha fazla politik ve sosyal yaşama katılım çağrısı yüksek sesle yapılıyor ve gençlerin çoğunluğu politik olarak aktif olmak ve geleceklerini etkileyecek kararlarda daha fazla söz sahibi olmak istiyor.
Okullarımızda, işletmelerimizde ve üniversitelerimizde biraraya gelmeli ve güçlü, ortak bir ses geliştirmeliyiz. Geleceğimizin sorumluluğunu başkalarına devretmemeliyiz; gerçek değişimi başarmak için siyasete ve topluma baskı yapmak bizim elimizde.
SİLAHLANMA YERİNE BARIŞ
Avrupa’da hakim olan savaş korkusu, yeniden silahlanmaya ve askerileşmeye karşı kararlı bir duruş sergilememiz gerektiğini bize açıkça gösteriyor. Savaşların uluslararası çatışmalara çözüm olabileceği fikri birçok genç tarafından reddediliyor. Olası savaşlara hazırlanan askerileşmiş bir toplumun parçası olmak istemiyorlar, bunun yerine barış ve diplomatik çözümler talep ediyorlar.
Odağı askeri stratejilerden barışçıl, diplomatik yaklaşımlara kaydırmaya acil bir ihtiyaç var. Gençler çatışmaları çözmek yerine daha da şiddetlendiren politikalardan bıktı. Barış talebi açık: Yeniden silahlanmaya hayır, silahsızlanma ve sosyal sistemlerimize yatırım!