Written by 17:00 HABERLER

22 Ekim’de 6 büyük kentte gösteriler yapılacak: SICAK SONBAHAR BAŞLADI

Almanya’da 22 Ekim’de artan hayat pahalılığı ve enflasyona karşı 6 büyük kentte büyük gösteriler düzenleniyor. Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) ve Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW), ATTAC, BUND, Campact, Greenpaece, Der Paritätische, Volkssolidarität ve Finanz Wende tarafından çağrısı yapılan eylemlere DİDF de destek veriyor. DİDF, Türkiye kökenli göçmen emekçileri 22 Ekim’de yapılacak gösterilere güçlü katılmaya çağırdı.

Önce pandemi sonra Ukrayna savaşıyla birlikte Almanya’da hızla artan hayat pahalılığı ve enflasyon karşında ücretlerin erimesine yönelik demeçler ve basın açıklamalarla tepki göstermeyle yetinen sendikalardan ikisi nihayet sokağa çıkamaya hazırlanıyor. Alman Sendikalar Birliği (DGB), taleplerini “Gerçekten adil – Kriz boyunca dayanışma” başlığı altında internet sitesine sıralamakla yetinirken, üye sendikalar Birleşik Hizmet Sendikası (Ver.di) ve Bilim ve Eğitim Sendikası (GEW), ATTAC, BUND, Campact, Greenpaece, Der Paritätische, Volkssolidarität ve Finanz Wende gibi örgütlerle birlikte birlikte Almanya’nın 6 büyük kentinde mitingler yapma kararı aldı.

“Dayanışmacı Sonbahar” (Solidarischer Herbst) başlığı altında 22 Ekim cumartesi günü saat 12.00’de düzenlenecek gösteriler Berlin, Düsseldorf, Dresden, Frankfurt, Hannover ve Stuttgart’ta gerçekleştirilecek. Dresden Doğu Almanya’daki protestoların merkezi olarak belirlenirken, Baden-Württemberg, Saarland ve Bavyera’dan katılımların merkezinin ise Stuttgart olacağı ifade ediliyor.

EYLEMLERİN BAŞLICA TALEPLERİ

6 kentte “Dayanışmacı Sonbahar” sloganıyla yapılacak mitinglerinin başlıca talepleri arasında özellikle enflasyon, enerji fiyatları, yüksek kiralar ve hayat pahalılığı karşısında hükümetten en fazla etkilenen kesimlerin desteklenmesi talep ediliyor. Genel olarak Ukrayna ile dayanışma içinde olunduklarını ifade eden çağrıcı örgütler benzer bir dayanışmanın ülke içinde de sergilenmesini istiyorlar. Bu temelde şu üç önemli talep öne çıkarılıyor:

1- Acil olarak desteğe ihtiyaç duyan kesimlere hedefli olarak destek verilmeli, kira zamları durdurulmalı, çocuk parası artırılmalı, çalışanlara acil yardım çerçevesine brüt 500 euroluk ödeme yapılmalı, 9 euro biletin devamı olarak ucuz bilet uygulaması hayata geçirilmeli ve belediyelerden okul, hastane ve sosyal kurumlara enerji yardımı sağlanmalı.

2- Sürdürülebilir, karşılanabilir bir temel hizmet için genel bir strateji belirlenerek, enerji, ulaşım, beslenme ve barınmanın yanı sıra sosyal ve kültürel katılım herkes için ödenebilir olmalı.

3- Gelecekteki büyük krizlere karşı yatırımlar yapılmalı; yenilenebilir enerjilerin çevre dostu olarak genişletilmesi, kalıcı enerji tasarrufu ve bina yenileme, yerel toplu taşıma gibi iklim dostu altyapının büyük ölçekli genişletilmesi ve yeşil tarımın teşviki desteklenmeli.

Açıklamada ayrıca pandemi ve kriz döneminde aşırı kâr eden tekellerden fazla vergi alınması da talep ediliyor. Taleplerin genel içeriğe bakıldığında sendikalardan çok çevre örgütlerinin fikri olarak etkili olduğu anlaşılıyor. Enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında ücretlerin arttırılmasının gündeme alınmaması, silahlanma harcamalardan vazgeçirilerek ayrılan bütçenin sosyal alanlara ayrılması gibi taleplerin çağrıda olmaması da bunun bir yansıması olarak görülüyor. Keza hükümetin izlediği Ukrayna politikasının eleştirilmemesi, hatta desteklenmesi de bunun başka bir boyutu.

BÜTÜN EKSİKLİKLERİNE RAĞMEN SOKAKTA MÜCADELE ÖNEMLİ

Açıklamanın içeriği ve taleplerdeki zayıflık ve sınırlılığa rağmen, içinde bulunduğumuz dönem ve koşullarda geniş kitlelerin sokağa çıkarak, kendi taleplerini, çağrıcıların belirlediği çerçeveyi aşarak dile getirmesi büyük bir önem taşıyor. Bu nedenle yazılı çağrı ve alanlarda yapılacak aynı çerçevedeki konuşmalardan çok, alanlardan yansıyacak talepler, görüntüler ve verilecek mesajlar büyük bir önem taşıyor. Özellikle aşırı sağcı, milliyetçi, faşist çevrelerin hayat pahalılığını gerekçe göstererek bazı kentlerde düzenlemesine karşı da sendikaların içinde olduğu eylemlerin yapılması anlamlı.

DİĞER SENDİKALARIN TABANINI EYLEMLERE KATMAK ÖNEMLİ

DGB internet sitesinde “Gerçekten adil – Kriz boyunca dayanışma!” (Echt gerecht – solidarisch durch die Krise!) başlığıyla yayınladığı talepler listesinde bir çok olumlu talebe yer vermekle birlikte sokağa çıkma çağrısı yapmamaya özen gösterdi. Bu nedenle Ver.di ve GEW’nin DGB’ye rağmen sokağa çıkma çağrısında bulunması önemli. DGB yönetimi tarafından sıralanan taleplerin altında her ne kadar “DGB ve üye sendikaları bu zor dönemde sorumluluk almaya hazır” deniliyorsa da emekçilerden yana bir sorumluluk bugüne kadar gösterilmedi. Ancak, sermayeye ve hükümet ile uyumlu davranmanın “sorumluluğu” gösterilerek Uyumlu Eylem Planı zirveleri düzendi. Üstelik 22 Ekim eylemlerinin çağrıcıları tarafından sıralanan ilk maddede yer alanlar asıl olarak DGB’nin talepleri olmasına rağmen…

Ver.di ve GEW dışındaki üye sendikaların DGB’nin çizgisinden çıkmaya yanaşmadığı, ileriye doğru bir adım atmadığı bu dönemde, bütün sendikaların tabanındaki işçi ve emekçileri, sendikalarının bayrakları ve flamalarıyla bu eylemlere katılmasını sağlamak önemli. Yönetime rağmen tabanın katıldığı eylemlerin etkisi elbette sendikaların merkezinde gösterecek. Bu nedenle, 22 Ekim eylemlerinin bütün sendikaların taban örgütlerinin katılımıyla beklenenden de güçlü geçmesi büyük önem taşıyor. Bugüne kadar artan enerji fiyatlarına, zamlara ve savaşa karşı çıkmada tereddüt edenlere de bir moral sağlayabilir. Bunlar olduğu takdirde Almanya’da tabandan bir sosyal hareketin güç kazanmasının olanakları da genişleyecek. (YH)


DİDF: Eylemlere güçlü bir şekilde katılalım

Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) yaptığı açıklamada, Türkiye kökenli göçmen emekçileri 22 Ekim’de yapılacak gösterilere katılmaya çağırdı. Yapılan açıklamada şöyle denildi: “Temel gıda, gaz ve elektrik fiyatları cep yakıyor. Hükümetin bir kerelik ödemeleri içeren üç yardım paketinin hepsi de ‘devede kulak’. Bizlere önerileri de adeta alay eder gibi; ‘duş yapmayın silinin, kaloriferleri açmayın kazakla oturun’ diyorlar. Peki hayat pahalılığı altında ezilmeye mahkum muyuz, bunu önlemenin bir yolu yok mu? Gücümüzü birleştirebilirsek bu gidişe ‚dur‘ diyebiliriz.

Emekçi halkın ihtiyaçlarını değil sermayenin çıkarlarını esas alan bu politikalara karşı tek yol haklarımızı ve taleplerimiz için birlikte mücadele etmekten geçiyor. 22 Ekim’de Almanya’nın 6 kentinde bu amaçla gösteriler düzenlenecek. Hayat pahalılığı, zamlar ve sermaye yanlısı politikaların altında daha fazla ezilmemek için, Türkiye kökenli göçmenler olarak ailemiz ve arkadaşlarımızla, komşularımızla, iş arkadaşlarımız ve sendikalarımızla en yakın kentteki yürüyüşlere katılalım. Yüzbinler, milyonlar olursak hükümet sesimize kulak, taleplerimize cevap vermek zorunda. Bunun için öncelikle taleplerimizle sokağa çıkmamız gerekiyor. DİDF olarak bu nedenle herkesi 22 Ekim’de alanlara çıkmaya çağırıyoruz. “

Close