Ali Çarman/Hanau
19 Şubat 2020’de işlenen Hanau katliamının üzerinde 6 ay geçti. Son bir haftadır Almanya’nın onlarca şehrinde ırkçı katliamı protesto ve hayatını kaybeden Said Nasser El Hashemi (Afganistanlı), Vili Viorel Pun (Romanyalı), Kaloyan Velkov (Bulgaristanlı), Mercedes Kierpacz (Polonyalı), Hamza Kurtovi (Bosnalı) ile Ferhat Ünvar, Gökhan Gültekin, Fatih Saraçoğlu, Sedat Gürbüz (Türkiyeli) için anma etkinlikleri gerçekleştirildi.
Her yer Hanau’da yaşanan katliamın acılarını bir nebzede olsa yaşadı. Katliamın altı ayı dolayısıya yapılmak istenen büyük anma etkinliği son anda yasaklandı. Gerekçe olarak da korona virüs vaka sayısının artması gösterildi. Sadece 249 kişinin katılacağı bir anmaya izin vermesi de bir siyasi oyun olarak değerlendirildi.
Anma töreninin yapılacağı özgürlük meydanında kurulan sahnenin yanı sıra görevliler bir buçuk metre aralıklarla 249 kırmızı nokta yere işaretlediler. Polisler bariyerleriyle alanın etrafı kapatıldı.
Miting alanına çok yakın olan DGB sendika binasına yukardan aşağı boydan boya isimlerin yazılı olduğu kocaman sarı bir pankart asıldı.
Saat 15.00’e yaklaştığında göğüslerinde taşıdıkları resimlerle yan yana yürüyen aileler alana geldi. Gazeteciler o yana koşarak resimler çektiler. Peş peşe acılar içindeki ailelere sorular sorulmaya başlanıyor. Gözleri kan çanağına dönmüş olanlar var. Acıları henüz taze… Lakin, hepsi de metanet içinde. Demokratik örgütlerin pankart ve bayrakları miting alanının çevresine alınıyorlar. Alanda sadece dokuz canın resimlerinin görülmesi isteniyor.
19 Şubat İnisiyatifi sözcülerinden Newroz Duman anma programının sunuculuğunu yaparken, yüzlerce kişi sahneden tek tek okunan isimler sonrası alkışlar tutuyor.
Anne, baba, kız kardeş, abi ve yakınları zaman zaman zorlansalar da büyük bir cesaretle birer birer konuşuyor. İnsanı derinden yaralayan bu türden olayların bir kez daha yaşanmaması, Hanau’nun son olması, adalet-eşitlik-barış haykırışları göğe savruluyor. Ve her cümlenin bitişine alkışlar eşlik ediyor.
“Benim konuşmaya yüreğim dayanmaz” diyerek sahnede öylesine sessizce duran Sedat Gürbüz’ün annesinin mesajı okundu.‘‘Oğlum 30 yaşında idi. Hayalleri vardı. İnsanları çok seviyordu. Ben 50 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Mezarlık artık benim evim oldu. Her gün mezarlığa gidip toprağı kazımak istiyorum. Oğlumu geri istiyorum.”
Alandaki gençler, ırkçılığa ve faşizme olan öfkelerini zor bastırıyorlar. Lanet okuyanlar, “Allah belasını versin” ve “Bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız” diyenler…
“Hangi ulustun olursa olsun, siyah-beyaz-sarı hepimiz insanız, Irkçılığa karşı birlik olmalıyız” sözleri geleceğin güzel olacağına ilişkin umudumuzu büyütüyor. Konuşan her kişi sorular sorarak cevaplar aradı.
Son konuşmacı Gökhan Gültekin’nin işçi abisi oldu. “Kardeşim iyi bir işçiydi. Hayalleri vardı. Öğrendiklerini gençlere aktarmak istiyordu. Polisin ihmali yok diyen içişleri bakanı istifa etmeli. Irkçılık bütün insanlığı tehdit eden bir silahtır. Hep birlik olursak ırkçılığı yenebiliriz.” diye sözlerini bitirdi.
Hanau; oğullarını, kardeşlerini kaybedenlerin tarif edilemez acısı ve bu acıyı her gün yaşayacaklar. Katliamın unutulmaması ve hayatını kaybedenlerin sonsuza dek gönüllerde yaşaması için üzerimize düşeni yapacağız diyenlere alkışlar.
Alkış bütün acılarını yüreklerine gömüp, davanın takipçisi olan ailelere. Alkışlar başka insanlar ölmesin, başka çocukların geleceği karartılmasın diyenlere.
Hanau bugün her yerdeydi. Merkezi gösterinin yasaklanması nedeniyle başta Frankfurt, Köln, Dortmund olmak üzere bir çok kentte gençler spontan şekilde anma etkinlikleri düzenlediler.