Written by 12:12 AVRUPA

AB silahlanma için kesenin ağzını açtı

20 Mart Perşembe günü Brüksel’de yapılan Avrupa Birliği (AB) Olağan Zirvesinde askeri harcamaların rekor düzeyde arttırılmasına karar verildi. Daha önce AB Komisyonu tarafından önerilen 2030 yılına kadar askeri harcamalar için 800 milyar avroluk bütçenin ayrılmasına hükümet ve devlet başkanları da onayladı. Söz konusu 800 milyar avronun 150 milyar avrosu doğrudan AB tarafından kredilerle karşılanacak. Bu da dört yıl içinde Avrupa’daki silah tekellerinin rekor kârlar yapacağı anlamına geliyor.

Alman basınında yer alan haberlere göre silahlanma için asıl olarak Avrupalı silah tekellerine siparişler verilecek. ABD’nin büyük silah tekelleri ise mümkün olduğunda dışarıda tutulacak. Bu kapsamda AB’nin savunma sanayine yönelik belirlenen şartlar yeniden düzenlenecek.

Rusya’nın Ukrayna’ya olduğu gibi bir AB ülkesine de saldırabileceğini ve ABD Başkanı Trump’ın Avrupa’nın güvenliği için daha fazla harcama yapmayacaklarını açıklamasını gerekçe gösteren AB devletlerinin hedefi, 2030 yılına kadar Avrupa’nın güvenliğini ABD’den bağımsız sağlama. Bunun ne kadar hayata geçireceği ise belirsiz. Zira, Rusya ile yakın sınırı olmayan ve Rusya’yı kendileri için tehdit görmeyen Güney Avrupa ülkeleri, silahlanmaya onay verseler de hızlı bir şekilde belirlenen şartlara uyup uymayacakları ise belirsiz. Bu hafta askeri harcamalarda üst sınırı kaldıran Almanya ise AB’nin kararından memnun. Yine, Rusya’ya daha yakın, hatta sınırı olan Baltık ülkeleri daha fazla silahlanma talep ediyor.

Kararda ayrıca Ukrayna’nın güçlü bir ordu kurması, bu nedenle silahlanmasına de destek vermesi yer aldı. AB’nin silahlanma harcamalarını artırmasına destek veren Macaristan, Ukrayna’ya yardım edilmesine ise karşı çıktı.

AB tarafından hafta içinde yayınlanan “Beyaz Kitap”ta, Rusya’nın Avrupa için büyük bir tehdit oluşturduğu ileri sürülerek, “Tarih bizi gerekli önlemleri almadığımız takdirde affetmeyecektir” deniliyor. Gerekli önlemlerden sözü edilen ise her açıdan daha fazla silahlanma. Avrupa’nın güvenlik mimarisini yeniden inşa etme hedefiyle kaleme alınan „Beyaz Kitap”, milyarca avroluk silah alımı ve ortak savunma projeleriyle, ABD’ye olan bağımlılığı azaltmayı ve Rusya tehdidine karşı kıtanın güvenliğini garanti altına almayı hedefliyor.

AB Zirvesi sonrasında yayınlanan sonuç bildirisinde, askeri harcamaların artırılmasının NATO’ya alternatif bir hamle olmadığı da ifade edilerek, “Avrupa Konseyi, güvenlik ve savunma alanında daha güçlü ve yetenekli bir AB’nin, küresel ve transatlantik güvenliğe olumlu katkıda bulunacağını ve NATO’nun, üyesi olan devletler için kolektif savunmalarının temeli olmaya devam edeceğini” belirtildi. AB’nin 23 ülkesi aynı zamanda NATO üyesi. Avusturya, İrlanda, Kıbrıs ve Malta NATO üyesi değil.

UKRAYNA’DA TAM DESTEK

Zirvede Ukrayna’ya askeri ve mali yönde desteğe devam edilmesi mesajı verildi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de zirveye bağlanarak destek çağrısında bulundu. Macaristan dışındaki 26 AB üye ülkesi Ukrayna’da her türlü desteğin verilmesi konusunda 6 Mart’ta anlaşmaya varmıştı. Zirvede bu karar onaylandı.

SURİYE’DEKİ GELİŞMELER DİKKATLE İZLENİYOR

AB Zirvesinde Suriye’deki gelişmeler de kapsamlı bir şekilde ele alındı. 6 madde ile sıralanan gelişmeler SDG ile HTŞ arasındaki anlaşma selamlanırken, Lazkiye ve diğer kentlerde Alevilere yönelik katlamlar eleştirildi. Sonuç bildirgesinde konuyla ilgili olarak, “Avrupa Konseyi, Suriye’nin kıyı bölgesinde sivillere yönelik yaygın şiddeti sert şekilde kınıyor ve geçiş hükümetinin, uluslararası norm ve standartlara uygun olarak tüm sivillerin korunmasını ve şiddet faillerinin hesap vermesini sağlamaya çağırıyor. Avrupa Konseyi, özellikle kapsamlı bir geçiş dönemi adaletin uzlaşma yolunda önemli olduğunu belirtiyor.”

TÜRKİYE’DEKİ GELİŞMELERE YER VERİLMEDİ

AB Zirvesinin sonuç bildirsinde, İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, ardından gözaltına alınması ise yer almadı. Zirve öncesinde AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen başta olmak üzere bir çok AB yetkilisi gelişmeleri endişeye ile izlediklerini açıklamışlardı. Keza Almanya başta olmak üzere bir çok ülkenin başbakanı da muhalefete yönelik sindirme opresyonlarını kınayan açıklamalarda bulunmuştu. Buna rağmen, AB’nin ortak bir tutum belirlemesi anlamına gelen suç bildirisinde hiçbir şekilde gelişmelerden söz edilmemesi dikkat çekti.

Keza, Türkiye-AB ilişkilerinin ilerletilmesi, Türkiye’nin AB’nin güvenlik mimarisine dahil edilmesi yönünde kamuoyunda devam eden tartışmalar da sonuç bildirisinde yer almadı. (YH)

Close