Hıdır Güyildar / Essen
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 87 kişi ile gözaltına alınması, Essen’de yapılan bir gösteri ile protesto edildi. Cuma günü saat 16:00’da Kennedyplatz’da yapılan eyleme; Türkiyeli kökenli parti ve örgütlerin yanında, SPD’de bayrakları ile eylemde yerini aldı. SPD Eyalet Milletvekili Frank Müller, Yeşiller Partisi Eyalet Milletvekili Gönül Eğlence de eylemde birer konuşma yaparak, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını, kayyumları ve muhalefete yapılan saldırıları protesto ettiler. Ayrıca Die Linke/Essen adına Wolgang Freye de bir konuşma yaparak, oluşturulmak istenen dikta rejimini kınadı.
NRW CHP adına konuşan Hülya Coşkun; “Tarih geride bıraktığımız üç günü hukuk ve demokrasi adına utanç sayfaları olarak yazacak. Hukuk ve devlet gücünü tek adam iktidarını sürekli kılmak için oyuncak haline getirenler, İstanbul’da yaptıkları sivil darbe ile sadece 106 kişiyi tutuklanmadılar, 86 milyonun geleceğe ve adalete inancını da esir aldılar” dedi. Ardından TİP Avrupa adına Nuray Uçar, Duisburg Fikir Atölyesi adına Orhan Göktan konuştu.
DİDF adına konuşan Ezgi Güyildar Newroz’u kutlayarak sözlerine başladı. Ardından; “Türkiye’deki son olaylarla ilgili derin endişemizi ve öfkemizi ifade etmek için bugün bir araya geldik. İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı İmamoğlu, 87 kişiyle birlikte gözaltına alındı. Bu tutuklama dalgası, Türkiye’deki muhalefet güçlerine karşı artan baskının endişe verici bir işaretidir. Seçilmiş belediye başkanları, gazeteciler, sanatçılar ve sendikacılar keyfi olarak tutuklanıyor, kınanıyor veya susturuluyor. Birkaç seçilmiş belediye başkanı zaten görevden alındı ve belediyeler zorunlu yönetim altına alındı.” dedi.
Tutuklama dalgasının ardından İstanbul valisinin adeta sıkıyönetim ilan ederek, toplantı ve gösteri hakkını 4 gün yasaklaması, internetin kısıtlaması, sokakların ve metro istasyonlarının kapatılmasına rağmen onbinlerin protesto hakkını kullanarak sokağa çıktığını belirten Güyildar; “Peki neden muhaliflere ve muhalefete yönelik bu kadar büyük baskı? Türkiye’deki insan hakları ihlalleri yeni değil. Uzun yıllardır AKP’yi eleştiren politikacılar, gazeteciler ve diğer aktivistler zulüm görüyor ve kriminalize edildi. Basın ve ifade özgürlüğü sıralamasında, Türkiye düzenli olarak en uzak yerlere iniyor. Tanınmış bir çok politikacı gibi HDP Eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da yıllardır cezaevinde. Peki Alman Hükümet bu politikaya nasıl tepki veriyor? Tekrar tekrar, Federal Dışişleri Bakanları ve Federal Şansölyeler, artık Baerbock, Scholz, Merkel veya Maas olarak adlandırılıp adlandırılmadıklarına bakılmaksızın, Türkiye’deki durum hakkında kendilerini “endişeli” ifade ediyorlar. Ancak bunun hiçbir zaman sonuçları olmaz. Daha yakın zamanda Olaf Scholz Türkiye’deydi ve Erdoğan’a silah teslimatı ve yardım sözü verdi. Çünkü Türkiye’nin ve ittifak ortaklığının rolü sadece Karadeniz’deki konumu ve Orta Doğu’ya açılan bir kapı nedeniyle değil, aynı zamanda mülteci sorununda da belirleyicidir. Türkiye yıllardır mültecilerin Avrupa’ya girmelerini ve maddi ve askeri yardım almalarını alıkoyuyor. Eleştiri, düşünce ve basın özgürlüğü, bağımsız bir yargı sistemi ve gerçekten özgür seçimlerin mümkün olmaması, AB ve her şeyden önce Almanya için çok az ilgi çekicidir. Federal hükümet, kendi çıkarları için AKP’nin suçlarını defalarca gözden kaçırıyor. Ama onlardan bakmalarını istemeliyiz!
Bu gelişmeler göz önüne alındığında, federal hükümeti AKP hükümeti ile işbirliğini sona erdirmeye çağırıyoruz. Aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi hareketine destek ve dayanışma gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz. Türk hükümetinin herhangi bir muhalefet sesine karşı saldırgan ve baskıcı eylemlerini kınıyoruz. Dayanışmamız Türkiye’deki demokrasi hareketine gider.”
Eyleme CHP, Sol Parti, SPD, TİP, Alevi Dernekleri, DİDF, Duisburg ADD gibi bir çok parti ve örgüt katıldı. Eyleme 500 yakın insan katıldı.
