Written by 10:26 AVRUPA

AB’nin Katalonya ikiyüzlülüğü

Yücel ÖZDEMİR

İspanya’ya bağlı Katalonya Özerk Bölgesi’nde yapılan bağımsızlık referandumu konusunda takınılan tutum, Avrupa Birliği’nin (AB) resmi temsilcilerinden başlayarak tek tek ülkelere kadar, Avrupa’nın “demokrasi” konusundaki iki yüzlüğünü bir kez daha ortaya koydu.
AB Komisyonu’nun bir sözcüsünün yaptığı açıklamada, referandum ‘yasa dışı’ sayılırken, normal koşullarda bir referandumun yapılması durumunda Katalonya halkının AB dışında kalan bağımsız bir ülke için oy kullanmayacağı iddiasında bulunması da dikkat çekti. Daha sonra AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker, “Konu İspanya’nın iç sorunudur. Referandum yasalara göre yasa dışıdır. Taraflar en kısa zamanda bir araya gelip sorunu diyalog yoluyla çözmeli” açıklaması yaptı.

AB ÜYELİĞİ SANTAJ OLARAK KULLANILIYOR
Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere pek çok kurum şimdiden sorunun diyalog yoluyla çözülebilmesi için AB’nin arabulucu olarak devreye girmesini öneriyor. Parlamentonun bugün bu yönde bir karar alması bekleniyor.
Ancak açıktan İspanya hükümetinin tarafını tutan bir arabulucunun sorunun çözümüne yardımcı olmayacağı ortada. AB bununla kalmayacak, üyelik konusunu Katalan halkı üzerinde bir tehdit olarak kullanmaya devam edecek.
Sık sık İspanya’dan ayrılması durumunda AB üyeliğinin kolay olmayacağından söz ediliyor. Daha çok da İspanya ve benzer sorunu olan ülkelerin veto hakkını kullanacağı, bu teze gerekçe gösteriliyor. Bu nedenle normal koşullarda bir referandumun yapılması durumunda halkın bağımsızlık karşıtı karar vereceği ileri sürülüyor. Buna samimi şekilde inananların gerçekten eşit koşullarda, baskı ve şiddetin olmadığı yeni bir referandum için çağrı yapması gerekiyor. Ancak bu yapılmadığı gibi İspanya gericiliğine tam destek veriliyor.

KOSOVA’YA DESTEK UNUTULDU
Katalonya ve Irak Kürdistan Bölgesi referandumlarına karşı çıkarak, ulusların bağımsızlık talebi yerine sömürgeci devletlere destek veren AB ve üye ülkeleri, bugüne kadar pek çok kez siyasi çıkarları söz konusu olduğunda tam aksi yönde hareket ettiler.
2008 yılında Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılması için yaptığı bağımsızlık referandumu, adeta daha sandıklar açılmadan AB ve Almanya tarafından tanınmıştı.
Irak Kürdistanı ve Katalonya referandumlarını ‘yok hükmünde’ sayan bugünkü Türkiye yönetimi de, o zaman ise Kosova’nın bağımsızlığını jet hızıyla tanıyan ülkelerin başında yer almıştı.

HALKIN KARARI DEĞİL, SİYASİ ÇIKARLAR 
Halkların gönüllü olarak bir arada yaşamasının sembolü olarak gösterilen Avrupa Birliği, siyasi çıkarlar sözkonusu olduğu koşullarda referandumları ‘demokrasinin nimeti’ olarak görürken, tersi durumlarda ‘yasa dışı’ ilan ediyor. Bu açıdan bakıldığında AB tam anlamıyla çifte standartların olduğu, ikiyüzlü bir birlik olabiliyor.
Halbuki, bir bölgede ya da ülkede yaşayan halkın kendi kaderini, geleceğini belirlemesi açısından referandum en önemli demokratik yollardan biri. Beğenilse de beğenilmese de halkın verdiği karara saygı duymak, varsa nedenleri üzerinde düşünmek en doğru olanıdır.
Ancak, halkların değil, üye olan sömürgeci ulus devletlerin çıkarlarının söz konusu olduğu AB’de, ezilen halkların ulusal sorunlar konusunda çözümler beklemek aldatıcıdır.
Ama 1 Ekim Katalonya referandumu, Alman Tagesspiegel gazetesinin de ifade ettiği gibi, “Yaraya parmak basmıştır.” Yaranın hızlı şekilde iyileşmesinin yolu ise Katalan halkının en kısa zamanda kendi kaderini belirlemesinden geçiyor.
Yaşananlardan dünyanın bütün sömürgeci devletlerinin çıkaracağı sonuç ise elbette, baskı altında tutulan tutulan ezilen halkların er ya da geç kendi kaderlerini ellerine alacağı olmalıdır.

İSKOÇYA’NIN BAĞIMSIZLIĞINA TAM DESTEK
Benzer bir durum geçen yıl İngiltere’de yapılan AB referandumu sonrasında da yaşanmıştı. Büyük Britanya’nın parçası olan İskoçya’da halkın büyük bir bölümü AB’de kalma yönünde oy kullandıktan sonra, AB yetkilileri bu kez İskoçya’nın yeniden bağımsızlık referandumu yapabileceğini ifade etmişti. Bu durumda İngiltere’den ayrılma kararı verecek olan İskoçya’nın sorunsuz şekilde AB üyesi olabileceğinden söz ediliyordu.
Bir bakıma Büyük Britanya’yı bölme anlamına gelen bu plan halen de gündemde. Gelecekte bu yönde bir adımın atılması durumunda AB’nin İskoçya’nın bağımsızlık referandumunu destekleyeceği sır değil.
Aynı Avrupa ülkeleri, Kırım’da Rusya’ya katılmak için yapılan referandumu ise kesin bir dille mahkum etmişti. Denilebilir ki, Kırım halkının Rusya ile birleşme kararı, bugün AB-Rusya ilişkilerindeki gerilimin en somut konularından birini oluşturuyor.

Close