Written by 14:20 HABERLER

Filistin, İsrail, Almanya üçgeninde savaş, barış, demokrasi…

HIDIR GÜYİLDAR / ESSEN

27 Nisan Cumartesi günü Essen DİDF tarafından “Gazze Savaşı ve Almanya’nın Rolü” başlığıyla düzendeki toplantıya Gazeteci Hanno Haunstein, Orta Doğu’da Adil Barış İçin Yahudilerin Sesi Derneği’nden İris Hefets, Filistinli Aktivist Jules El-Katip konuşmacı olarak katıldı.
Ezgi Güyildar’ın moderatörlüğünü yaptığı toplantıda ilk konuşmayı yapan Hefets, önce İsrail neden terk ettiğini anlattı. Almanya’ya gelmeden önce İsrail ordusunda görevli olduğunu belirten Hefets, İsrail’de artan gericileşme, aşırı sağa kayma, kamuoyunda açıktan Filistin düşmanlığı, ırkçılığın yaygınlaştırılması, antidemokrat uygulamaların artması, kendisi ve ailesi için dayanılmaz bir duruma geldiğini belirtti. Bu nedenlerden dolayı, 2000’li yılların başında İsrail’den Almanya’ya göç etmeye karar verdiklerini söyledi. Demokratik ortamın özlemiyle geldikleri Almanya’da da son yıllarda üyesi olduğu Jüdische Stimme (Yahudilerin Sesi) derneğinin üzerinde giderek artan baskıdan bahseden Hefets, bunun İsrail devletinin politikasını eleştirdikleri ve Filistin halkıyla birlikte adil barış istemelerinden kaynaklandığına dikkat çekti. Hefets, “Derneğin banka hesaplarının gereksiz gerekçelerle kapatılması, kiraladıkları yerlere çıkış verilmesi, kamuoyunda kendilerinin sürekli antisemit olarak karalanmaları, kamu yararına dernek olma statüsünün kaldırılması için yapılanlar bu baskılara sadece birkaç  somut örnek” dedi.

Alman medyası güvenirliğini yitiriyor
Ardından Berlin’de ve Tel-Aviv’de eğitim görmüş, Berliner Zeitung ve daha bir çok gazete ve dergide Ortadoğu, İsrail ve Filistin ağırlıklı makaleler yazan Hanno Hauenstein yaptığı konuşmada, öncelikle böyle bir toplantının organize edilmesinin günümüzde çok kolay olmadığını ve gerçekleştirildiği için teşekkür ederek sözlerine başladı. Son haftalarda bulunduğu Batı-Şeria’da ve İsrail’deki izlenimlerini anlattı. Doğal olarak dikkatlerin yaşanan savaştan dolayı, eşi görülmemiş bir yıkımın, ölümlerin gerçekleştiği Gazze’da olduğunu ama Batı-Şeria’da  da yaşananların giderek daha fazla hissedildiğini ve bunun İran’ın gerçekleştirdiği hava saldırısından sonra çok daha fazla arttığından belirtti.
“Gördüğüm, Almanya ve başka Batılı ülkelerinde, pek rastlanmayan bir tartışma sürdürmekte. Bu durum, uluslararası arenada Alman medyasının güvenilirliğini ciddi bir boyutta yitirmesine yol açmıştır. Örnek olması açısından; İsrail’de ve Filistin’de, yazılı basında tartışmalar çok daha farklılık içermektedir ve özellikle Almanya’daki televizyon yayınlarında ve basılı yayında Filistinliler hemen hemen hiç yer alamamaktadır. Ya da bir gazetecinin İsrailli ya da Filistinli sol görüşlü veya muhalif kurum ve organizasyonlarla ilişkiye girmesi onun ‘tarafsız’ olmadığını göstermektedir ve bu gazetecinin görüşleri veya izlenimleri önemsizdir. Böyle gazeteciler seslerini duyurmamalıdır, herhangi bir tartışma platformuna çağrılmazlar.” dedi.

Filistin’le dayanışma baskı altında
Filistinli ve Yahudi kökenli muhaliflerin üzerinde baskıların çok arttığını dile getiren Filistinli aktivist Jules El-Khatib de kendisine ve diğer aktivistlere hiç tahmin etmediği çevrelerden sosyal medya üzerinden tehdit, aşağılama ve hakaretlere varan mesajlar geldiğini belirtti. Bu kişisel saldırılardan daha kötüsünün genel olarak estirilen baskı, yasaklama, çeşitli sebepler gösterilerek işten atma çabaları, Gazze’deki savaşın ve İsrail ordusunun yaptıklarına karşı açıktan çıkan Yahudi kökenli ya da Filistinli/Arap kökenli akademisyenlerin vs. davetiyelerinin geri alınması, Berlin’de yapılması planlanan ‘Filistin Kongresi’nin dağıtılması ve her türlü yöntemle en ufak bir eleştiriye bile izin verilmemesinin muhalif kesim üzerinde etkili olduğunu belirtti. “Brandenburg’ta yapılan ve açığa çıkan AfD’nin göçmenleri topluca geri gönderme (Remigration) konulu toplantısına katılan bir öğretim üyesinin üniversitede ders vermesi hala normal karşılanırken; İsrail’in politikalarını eleştiren Yahudi kökenli bir profesörün üniversiteye davetiyesi geri alınmaktadır” diyen El-Khatib, artık kim hangi konuyu tartışabilir, kim nerede ne söyleyebilir noktasına gelindiğini, bunun da demokratik haklar bağlamında çok düşündürücü olduğunu belirtti.
Gerek uluslararası arenada, gerekse Almanya’da yavaş da olsa giderek daha fazla kesimin Gazze’de yaşanan Uluslararası Hukuk İhlallerinin son bulması ve Almanya’nın İsrail’e silah göndermemesini talep ettiğini söyleyen konuşmacılar, kalıcı bir barış için İsrail ordusunun Gazze’den hemen geri çekilmesinin ve uluslararası güvenlik tedbirleri ortamında bölgenin yeniden inşası ve Filistin’in devlet olarak kabul edilmesinin gerektiğinin altını çizdi. Toplantının ikinci bölümünde Hefets; İsrail’in Gazze’de yaptığı vahşetten dolayı, Nazi Almanya’sı döneminde milyonlarca Yahudi’nin katledildiği Holokost trajedisinin ‘sihirini’ yitirdiğini ve bunun da yahudi halkı açısından üzücü olduğunu söyledi. Dinleyicilerin barış hareketindeki görüş ayrılıkları, sendikaların, kiliselerin sessizliği, Alman tekellerinin İsrail ile ilişkileri, İsrail’de anayasal devlet meselesi, antisemitizm teriminin ne içerdiği gibi sorularına yanıtlar verildi.
Bu tip toplantıların mutlaka daha fazla yapılması, Almanya kamuoyunda eleştirel görüşlerin daha fazla görünür ve duyulur olması gerektiği herkes tarafından dile getirildi.
Ara verilmeksizin yaklaşık 3 saat süren toplantı, dikkatle izlendi. Toplantıya 60 civarında insan katıldı.

Close