Başbakan Scholz, DGB’nin 75. yıl dönümünü kutladı. Cumhurbaşkanı Steinmeier sendikalar birliğinden “gerçekçi yaklaşımlar” talep etti. DGB Başkanı Fahimi ise sanayiye destek çağrısında bulundu.
Susanne Knütter/Junge Welt
Cumhurbaşkanının konuşması muhtemelen bir kez daha yoruma en geniş alanı sundu. Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) 13 Ekim Pazar günü Berlin’de düzenlenen 75. kuruluş yıldönümü töreninde Walter Steinmeier: “Ülkenin iklim açısından nötr bir ülkeye nasıl dönüşeceğine dair gerçekçi yollar gösteren bir DGB’ye ihtiyacımız var, dijital ekonomi sosyal açıdan adil bir şekilde tasarlanabilir.” dedi. Orada bulunan sendikacılara „bu değişim zamanında sosyal adalet için mücadele etmeleri“ ve „aynı zamanda güvenin sesi olmaları“ çağrısında bulundu. “Değişim mutlaka tehdit ve kayıp anlamına gelmez” diye devam etti.
Kapsamlı işgücü piyasası reformlarına yönelik artan talep göz önüne alındığında, bu tür uzlaşmacı tonlar dikkat çekici. En son 10 Ekim Perşembe günü, İşverenler Birliği (BDA) Başkanı Steffen Kampeter, aşırı işgücü maliyetlerinden şikayetçi oldu ve federal hükümete işgücü piyasasında temel reformlar yapması çağrısında bulundu. Bir gün sonra Handelsblatt, ülkenin en büyük üç yönetim danışmanlığı tarafından tasarlanan “Almanya için gelecek planını” sundu. Bu “Ajanda 2035”, Gerhard Schröder (SPD) hükümetinin “sosyal politika reform projesi”ne dayanmakta.
“Ajanda 2010”, 2003 yılında iki yıl üst üste yaşanan ekonomik durgunluğa tepki olarak ortaya çıktı. Şimdi bu durgunluk dönemine yeniden ulaşıldı. Şansölye Olaf Scholz (SPD) video mesajla “Doğum Günün Kutlu Olsun” mesajı göndererek, mücadele eden sendikacıların başarılarını vurguladı. Ücretli izin, iş güvenliği ve işten çıkarılmaya karşı koruma, şirketlerde ortak karar alma ve ayrıca “uygun toplu sözleşmeler ve ücretlerin artırılması” DGB’deki “sayısız kadın ve erkeğin taahhüdü olmadan” var olamazdı. Gelecekte de sendikalara ihtiyaç duyulacak, özellikle de böyle zamanlarda.
Scholz; “Dijitalleşme, yapay zeka, sektörümüzün modernizasyonu; bunların hepsi gelecekte çalışma şeklimizi değiştiriyor. Sendikalarımız herkesin bu tür değişikliklere dahil olmasını sağlamaya kararlıdır.” dedi.
DGB başkanının açıklamaları ise büyük ölçüde bir üretim merkezi olarak Almanya’ya ilişkindi. Yasmin Fahimi (SPD), „Şu anda sektörümüzün özünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız“ dedi. Alman endüstrisini korumak için sosyal ortaklığa yeni bir yaklaşım ve daha fazla ortak eylem çağrısında bulundu. „Enerji fiyatları için güvenilir ve planlı bir koridor, altyapımızın daha da hızlandırılmış bir şekilde genişletilmesi kadar önemlidir.“ diye devam eden DGB şefi, başarılı bir değişim ve sektörü kurtarmak için bir „dönüşüm fonu“ çağrısında bulundu. “Aksi takdirde ekonomimizin ve nihayetinde demokrasinin iklime zarar vermeyen ve dijital dönüşümüne yönelik kabulümüzü kaybedeceğiz” uyarısında bulundu. Alman otomobil sanayiindeki kriz aynı zamanda şirket yöneticilerinin yanlış kararlarının bir sonucuydu. Ancak pazar payı için küresel bir mücadele de söz konusuydu. Fahimi, elektrikli otomobillerin ve şarj edilebilir hibritlerin özel alımlarının teşvik edilmesi çağrısında bulunarak, “Yalnızca bu nedenle, politikacıların Alman ve Avrupa pazarını güçlendirmede çıkarları sözkonusu” dedi.
Kuruluşundan 75 yıl sonra DGB, sendikaların misyonunu teknolojik değişimin neden olduğu „toplumsal belirsizliği“ kontrol altına almak olarak görüyor. Sendika federasyonu doğum gününde, „Değişimi şekillendirmek, demokrasiyi savunmak ve çalkantılı zamanlarda insanlara güvenli bir şekilde eşlik etmek bugün hala misyonumuzdur“ görüşünde. DGB için mesele hâlâ “daha fazla toplumsal katılım”la ilgili.
En azından kurulduğunda, sendikalar birliği yalnızca ortak karar alma değil, aynı zamanda kilit endüstrilerin kamulaştırılması ve merkezi ekonomik planlama için de açık çağrıda bulunmuştu. Bu tür ekonomik hedefler bugün DGB’den çok uzakta. Ve 1949’da da bunlar daha çok sendikal hareketin sınıf mücadelesinden yana kısmına verilen tavizler gibiydi. Bugün „birlik“ DGB’nin gurur duyduğu “siyasi tarafsızlık”, “en kara gericiliğin yeniden dirilişi” karşısında komünistler ve solcu sendikacılar tarafından sürdürüldü.
Sendikalar birliği 13 Ekim 1949’da Münih’te kuruldu. 1970’lerin başında DGB sendikalarının yaklaşık yedi milyon üyesi vardı. Her ne kadar DGB sendikaları 1990’da doğuya doğru genişlemiş olsa da (ve FDGB’nin neredeyse dokuz milyon üyesini blok halinde devralmaktan bilinçli olarak kaçınmış olsalar da), 2010 yılında hâlâ altı milyondan fazla üye vardı. Bugün yaklaşık 5,7 milyon üye var. Geçen yıl, uzun bir aradan sonra ilk defa, bir sendikaya katılanların sayısı ayrılanlardan daha fazlaydı. Ayrılanları çıkarırsanız, üye sayısı 21.885 artarak 437.000 yeni üye belirlendi.
(Çeviren: Semra Çelik)