Written by 13:00 ÇALIŞMA YAŞAMI

Alman sermayesi yeni hükümetten talepleri ilan etti

Alman sermayesinin önde gelenleri, CDU/CSU ve SPD’ye “zaman kaybetmeden hükümet kurmaları” için baskı yapıyor. Büyük koalisyondan yana olduklarını açıktan ifade eden sermaye temsilcileri, uluslararası alanda rekabete yanıt verebilmek ülke içinde birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini söylüyorlar.

SERDAR DERVENTLİ

Sermaye temsilcileri, genel seçimlerin ardından “hızlı bir şekilde hükümet kurulması ve rotanın değiştirilmesi” çağrısında bulunuyor. Alman Sanayicileri Birliği (BDI) Başkanı Peter Leibinger seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra yaptığı açıklamada “Alman ekonomisinin, demokratik merkezde istikrarlı bir çoğunluğa sahip ve çok hızlı hareket edebilecek yeni bir hükümete ihtiyacı var” dedi. “Bürokrasinin azaltılması, devlet yatırımları, enerji arzı ve güvenlik politikası gibi ekonomi için varoluşsal birçok konuda birikmiş karar ve icraat adımlarının acilen çözüme kavuşturulması gerekiyor. Belirsizlik ne kadar uzun sürerse, şirketler ve tüketiciler yatırım ve satın alma konusunda o kadar tereddüt eder, ekonomi durgunlaşır ve ülke zayıflar” dedi.

“BÜTÜN PARTİLER BİR ŞEY YAPABİLİR”

BDI Genel Müdürü Tanja Gönner, “WirtschaftsWoche” dergisine verdiği demeçte şunları söyledi: “Uzun bir süre beklememiz gerekecek. Ancak bu sonuç haftalardır söylediklerimizi değiştirmiyor. İstikrarlı bir hükümete ihtiyacımız var. Ekonomi için netliğe ihtiyacımız var çünkü etrafımızdaki dünya uyumuyor. Şimdi partilerden nispeten hızlı bir şekilde işe koyulmalarını bekliyoruz. Bütün partiler istikrara nasıl katkıda bulunacaklarını düşünsünler, bu hepsi için geçerli. Umarım merkezdeki partiler de görevlerinin ne olduğunu bilirler.” Gönner, partilerin verebileceği en iyi sinyalin “koalisyon anlaşmasının gerçekten hızlı bir şekilde sonuçlanması” olacağını söyledi.

BDI daha önce yeni kurulacak hükümete yönelik taleplerini ilan etmişti. Almanya’nın en önemli sermaye örgütlerinden biri olan BDI, önümüzdeki günlerde taleplerini netleştirip hükümete ileteceğini açıkladı.

Alman İşverenleri Birliği (BDA) Genel Müdürü Steffen Kampeter ise pazar akşamı “WirtschaftsWoche” dergisine verdiği demeçte “eğer hükümet şirketlere hızlı bir şekilde sinyal göndermezse işlerin Almanya’dan kayıp gitmesinden korkuyorum” dedi. Yeni kurulacak hükümetin ilk olarak sinyal verme adına, Tedarik Zinciri Yasası’nı kaldırmasını ve yürürlükteki raporlama yükümlülüklerinin yarıya indirmesini talep eden Kampeter, “Bunlar hiçbir maliyet getirmeyecek ve Federal Konsey’in onayı olmadan yapılabilecek işler ve bu nedenle özellikle hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilir” dedi.

Kendilerinin kısa süre içinde Alman Sendikalar Birliği DGB ile görüşüp, sosyal partnerlik temelinde Almanya’nın ihtiyaç duyduğu reformlar konusunda adımlar atacaklarını söyleyen Kampeter, “Berlin’deki siyasetçiler ülkenin geleceği söz konusu olduğunda sosyal partnerlerin birlikteliğini örnek alabilirler” dedi.

“ULUSAL ÇABA”

Alman Toptancılar ve Dış Ticaretçiler Birliği (BGA), “Alman ekonomisini yeniden rayına oturtmak için ulusal bir çaba içine girilmesi” çağrısında bulundu. BGA Başkanı Dirk Jandura, “Alman KOBİ’leri de dahil olmak üzere hepimiz bir katkıda bulunmalıyız. Uluslararası durum göz önüne alındığında, harekete geçebilen ve bu konuda şevkli bir federal hükümete ihtiyaç var” dedi. “ABD’den gelen rüzgar daha da güçlendi – buna yanıt vermeliyiz. ABD ve Çin ile yaşanan ticaret çatışmasında galip gelebilmek için birlik olmalı ve net bir sesle konuşmalıyız. Yeni hükümetin açık ticaret yolları ve yeni serbest ticaret anlaşmaları lehine net bir duruşu gerekli” diye konuşan Jandura, “Tereddütle yitirecek zamanımız yok, çünkü dışarıdaki dünya bizi beklemiyor” dedi.

Ülke ekonomisinin çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ileri süren “Aile İşletmeleri Birliği” Başkanı

Alman Orta Ölçekli işletmeler Birliği (Deutscher Mittelstands-Bund-DMB) Genel Müdürü Marc Tenbieg, “Büyük olasılıkla CDU/CSU tarafından yönetilecek bir federal hükümete yönelik beklentiler yüksek” dedi. Alman ekonomisini “tarihinin en kötü krizlerinden birinde” olduğun söyleyen Tenbieg, “ülkeyi krizden çıkarmak için her şeyden önce istikrarlı bir koalisyona ihtiyaç var. Üretim merkezi olarak Almanya, iktidar partileri arasında yeni bir çatışmayı kaldıramaz. Bu da ancak merkez partiler arasında pragmatik bir ittifakla sağlanabilir. Demokrat partiler arasındaki koalisyon müzakereleri sempatiyle değil, üretim merkezi için en iyi çözümü bulmakla ve tercihen hızlı bir şekilde yapılmalıdır” dedi.

“ORTAK YOL BULMANIN ZAMANI GELDİ”

Alman Sanayi ve Ticaret Odası (DIHK) Başkanı Peter Adrian, “genel seçimlerden sonra geçmişte yaşanan tıkanıklıkların aşılması ve ekonomik krizden çıkış için ortak bir yol bulunmasının zamanının geldiğine inanıyorum” dedi. Adrian, “Şirketler, hükümetin mümkün olan en kısa sürede kurulacağına güveniyorlar ve sürdürülebilir büyüme, inovasyonların önünün açılması, rekabet gücünün yükseltilmesi için daha fazla yatırım ve daha iyi çerçeve koşulları için bir reform rotası bekliyor” dedi.

Alman Zanaatkârlar Konfederasyonu ZDH Başkanı Jörg Dittrich ise yaptığı açıklamada, “seçim sonuçları CDU/CSU’ya hükümeti kurma konusunda açık bir yetki verdiği gibi zamanda zorlu bir görevi üstlenmeleri anlamına geliyor. Bugün sorumluluk üstlenmek taktik yapmanın zamanı değil iş yapmanın zamanı anlamına geliyor. Hükümet kurmayı düşünen partiler derhal seçim kampanyası modundan, siyasi farklılıkları vurgulamaktan çıkıp uygulanabilir uzlaşmalar bulmaya doğru, hükümet kurma moduna geçmelidir” dedi.


Lobiciler: “Avrupa’da öncü rol oynamalıyız”

Tekelci sermayenin lobi örgütü olarak çalışan ekonomi araştırma enstitüleri ve “uzmanlar konseyi” (SVR), genel seçimlerden sonra büyük koalisyon lehine açıklamalar yaparken, hükümet kurulduktan sonra nelerin acilen yapılması gerekenleri sıralıyorlar. Emekçilere acı ilacı reva gören “uzmanlar”, bütün devlet kaynaklarının sermayeye aktarılmasını talep ediyorlar.

Federal hükümete danışmanlık yapan “Alman Ekonomi Uzmanları Konseyi” (SVR) Başkanı Monika Schnitzer, pazar günü Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada, “Avrupa’da öncü bir rol üstlenebilmek için en önemli öncelik hızla bir hükümet kurmak olmalıdır” dedi. “ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance tarafından yapılan açıklamalar, Almanya ve Avrupa’nın artık askeri bir acil durumda ABD’nin desteğine güvenemeyeceğini açıkça ortaya koymuştu” diye konuşan Schnitzer, “Güvenlik ve ekonomi politikalarında karşılaşılan güçlükler göz önünde bulundurulduğunda, ülkeyi ileriye taşıyacak bir koalisyon anlaşmasına hızlı ve yapıcı bir şekilde varılabileceğini umuyoruz” dedi.

“SAVUNMA HARCAMALARI KALICI OLARAK ARTMALI”

“Yeni federal hükümetin ilk görevi, Avrupa’daki komşularıyla koordinasyon içinde savunma kapasitesini büyük ölçüde güçlendirmek olmalıdır. Bunu başarmak için savunma harcamaları hızla, önemli ve kalıcı bir şekilde arttırılmalıdır” diye konuşan Schnitzer, “Yeni hükümetin gerekli üçte iki çoğunluğu sağlayabilirse, bu amaçla başka bir özel savunma fonu kurmasını bekliyorum. Ancak bu kalıcı bir çözüm değil. Uzun vadede geleceğe yönelik harcama gereksinimlerini güvence altına almak için borç frenini istikrar odaklı bir şekilde yeniden düzenlemek ve savunma, altyapı ve eğitim harcamalarını bağlayıcı hale getirmek daha iyi olacaktır” dedi.

Yeni borçlanmayla yapılacak harcamalar için bağlayıcı taahhüt verilmesinin çok önemli olduğunu söyleyen Schnitzer, “Böyle bir taahhüt verilmediği takdirde genel emeklilik maaşını yüzde 48’de sabitlemek, annelik emeklilik maaşını arttırmak, yiyecek ve içecekte KDV’yi düşürmek gibi seçim hediyeleri için kullanılabilecek bir hareket alanı yaratacaktır. Ama bunların hiçbiri büyüme yaratmayacak ve (gelir) dağılım politikaları açısından tartışmalı önlemlerdir” dedi.

Sermayenin uzun ve kısa vadeli ihtiyaçlarını sağlamak için bütün devlet kaynaklarının harekete geçirilmesini talep eden Schnitzer, “Diğer yandan, sosyal güvenlik sisteminde acilen emeklilik, uzun süreli bakım ve sağlık sigortası reformlarına ihtiyaç var” dedi. Schnitzer, “Aksi takdirde sosyal güvenlik sisteminin maliyetleri çok yakında tamamen kontrolden çıkacak ve bizi sosyal güvenlik katkı paylarını daha da arttırmaya ya da bunları devlet bütçesinden sübvanse etmeye zorlayacak. Artık bunu karşılayamayız.”

“SPD KENDİNİ AŞMALI”

Tekellerin finanse ettiği Alman Ekonomi Enstitüsü IW’nin Direktörü Michael Hüther, Linkedin platformunda kaleme aldığı yazısında, genel seçimlerin ardından partilerin hızlı bir şekilde istikrar sağlamaları gerektiğini belirtiyor. “İki partili bir koalisyon mümkün” diye yazan Hüther, “Böylece CDU/CSU ve diğer iki parti arasındaki bir ittifakın beklenen zorlukları önlenebilir. Tabii herkes uyumlu davranırsa: Özellikle de seçimin kaybedeni SPD’nin gölgesinin üzerinden atlaması gerekecek” görüşünü savunuyor.

“Almanya’nın hızlı hareket edebilen ve gerekli reformları uygulamaya hazır bir federal hükümete ihtiyacı var. Alman sanayisi yapısal nedenlerden ötürü sekizinci durgunluk yılını yaşıyor. Devlet artık asli görevlerini yerine getirmediği için, iyi yıllarda elde edilen vergi gelirleri sorunlarla mücadele etmek yerine çarçur edildiği için ülkenin temeli çürüyor” dedi.

“CESARETLİ BİR HÜKÜMETE İHTİYACIMIZ VAR”

Alman Ekonomi Enstitüsü (DIW) Başkanı Marcel Fratzscher, kurumun internet sayfasında kaleme aldığı yazısında seçim sonuçlarını şöyle yorumladı: ‘Bu federal seçim bir dönüm noktasıdır. SPD en büyük kaybeden oldu ve seçimin galibi CDU/CSU da oldukça kötü bir performans sergiledi; dolayısıyla potansiyel koalisyon ortakları siyah-kırmızı, aralarındaki anlaşmazlıkları bir an önce çözmeli ve koalisyon anlaşması üzerinde çalışmaya başlamalıdır. Krizlerin tırmandığı bir dünyada Almanya nihayet siyasi ve ekonomik felçten çıkmalıdır.

Yeni federal hükümet üç önemli öncelik belirlemelidir. İlk olarak, kaybedilen güveni yeniden kazanmalı ve vatandaşlara ve şirketlere gelecek için net bir perspektif sunmalıdır. Yeni federal hükümetin cesarete ihtiyacı var çünkü önümüzdeki dört yıl Almanya için son 75 yılın en zor yılları olacak. Özellikle sanayi sektöründeki şirketler ve aynı zamanda vatandaşlar, fedakarlıklara ve dayatmalara uyum sağlamak zorunda kalacak. Ekonominin ve toplumun dönüşümünde kaçınılmaz olarak kaybedenler olacaktır. İkinci olarak, yeni federal hükümet, öncelikle altyapı, inovasyon ve eğitime ve savunmaya yönelik bir yatırım atağına yüksek öncelik vermelidir. Dogmatik tartışmalardan kaçınmalı ve yatırımları özel fonlar aracılığıyla pragmatik bir şekilde finanse etmelidir, zira borç freninde anlamlı bir reform yapılması muhtemelen mümkün olmayacaktır.

Üçüncü öncelik olarak yeni federal hükümet Avrupa politikasında radikal bir rota değişikliğine gitmelidir. Almanya kendi çıkarlarını ancak güçlü ve birleşik bir Avrupa’nın parçası olarak koruyabilir – dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmenin tek yolu budur.

Close